TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Uygulamalarımız appstore googleplay
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Gazze Doğalgazı

Yazının Giriş Tarihi:
Yazının Güncellenme Tarihi: 13.10.2024 05:07

Gazze operasyonlarının arka planında gasp edilmek istenen filistin halkının gaz hakkı var!

İsrail’in yıllardan beridir Gazze'ye hava saldırıları düzenlemesinin ana nedenlerinden birisi de Gazze açıklarındaki henüz çıkarılmamış milyarlarca metreküplük doğalgaz kaynaklarını kontrol etmek!

Buna mukabil Filistin Devleti de Gazze açıklarındaki bu zengin doğalgaz kaynaklarından yararlanmak için 1999 yılından beridir mücadele veriyor. Zira Münhasır Ekonomik Bölge hakkından dolayı bu gaz Filistin halkının.

Bugüne kadar bu gazın çıkarılmasına yönelik en ciddi adımı Siyonist Rochild ailesinin küresel sömürü enerji şirketi İngiliz British Gaz atmıştı. BG, burada çalışmalar yaparak, rezervleri tespit etmişti. “BG, Filistin karasularında yer alan Gaza Marine-1 ve 2 sahalarında yaklaşık 4 milyar dolar değerinde gaz rezervi buldu. Bu gazı 2000’li yılların başında keşfetti, 2007’ye kadar İsrail’le müzakereler devam etti. Ancak Hamas iş başına gelince hem British Gaz ve hem de Siyonist İsrail’in hesabı altüst oldu ve bu görüşme tamamen durdu. İsrail, gazdan elde edilecek gelirin terörü finanse etmeye gideceğinden kaygı duyuyordu.

Gazze Marine Doğu Akdeniz havzasında keşfedilen ilk enerji sahalarından biridir. ABD Jeolojik Araştırmalar Merkezi’nin bölgede yaptığı çalışmaya göre Gazze Marine havzasında yaklaşık 1 trilyon kübik feet doğalgaz bulunduğu tahmin edilmektedir. Gazze Marine, konum itibarıyla Tamar ve Leviathan’a kıyasla kıyıya daha yakın ve işletime uygunluk açısından daha sığ olmasına rağmen henüz el değmemiş bir bölgedir. Bölgenin işletim haklarını elinde bulunduran British Gas, Filistin Otoritesi, Birleşik Devletler ve The Office of the Quartet Representative , bölgenin geliştirilmesini desteklemek için gerekli girişimlerde bulunmuştur.

Bir ara Filistin yönetimi Rusya’nın doğalgaz ve Petrol şirketi Gazprom’la da görüşmelerde bulundu. Ancak geçmişten bu yana Rusya ile İsrail arasındaki sarsılmaz bağlar Rusya açısından İsrail’in menfaatleri Filistin’den daha fazla öncelikli geldiği için Gazprom İsrail’in direktifleriyle bu görüşmeden çekildi.

Türkiye’de bu gazın çıkartılması için adımlar attı ve Filistin yetkilileriyle bu konu üzerinde görüşmelerde bulundu. 2014 yılında dönemin Enerji Bakanı Taner Yıldız'ın "Türkiye olarak bu gazı ‘biz de çıkartırız’ dedi. Ancak bu açıklama o tarihte İsrail tarafından sert karşılandı.! Çünkü İsrail hiçbir zaman Gazze açıklarında bulunan bu rezervin Filistin'e ait olduğunu kabul etmedi. Bunun için de sürekli Gazze'yi hem havadan ve hem de karadan bombalıyor.!

İsrail, Gazze'de hem gaspçı konumunda hem de bu gazın İsrail'e ait olduğunu diyecek kadarda küstah ve bir o kadar da pervasız.

Doğu Akdeniz’deki doğalgaz yataklarının en azından bir bölümünün Gazze kıta sahanlığına denk gelmesi, işgalci rejimin Gazze üzerindeki deniz ablukasını da gündeme taşımaktadır. Bugüne kadar Gazze’ye yönelik deniz ablukasını kendisinin güvenlik kaygıları üzerine inşa ettiğini kaydeden İsrail’in, mevcut söyleminden farklı motivasyonlara sahip olduğu anlaşılmaktadır. Milyarlarca metreküplük Gazze doğalgazının İsrail tekeline mahkûm edilmesi, bölgenin sadece hukuki statüsünü değil, aynı zamanda insani durumunu da uluslararası gündemin üst sıralarında tutmaya devam edecektir. Zira kendi sahip olduğu zenginliklerinden yararlanmasına izin verilmeyen Filistin halkı için Filistin meselesi çok daha karmaşık hale gelecektir.

Uluslararası hukuk açısından Doğu Akdeniz’deki doğalgaz yataklarının hangi ülkelere ait olduğu ile ilgili tartışmalar daha uzun süre devam edecek gibi görünmektedir. Bu tartışmalar içinde Türkiye’nin oynayacağı rol, bu enerji kaynaklarını uluslararası pazarlara açmanın ötesinde bölge barışı için kullanılmasını da sağlamak olmalıdır. Özellikle Gazze’ye ait olduğu düşünülen kaynakların çıkarılması ve taşınmasında Türkiye, gazın sahiplerinden biri olan Filistinlilerin de söz sahibi olduğu bir mekanizmayı oluşturma gayreti içerisinde olmalıdır.

Gazın hukuken Filistin karasularında olmasına rağmen İsrail'in onayı olmadan hiçbir işlem

yapılamıyor. Filistin bu gazın çıkartılması için defalarca ihale açtı ancak bu projenin gerçekleşmesi hiçbir zaman mümkün olamadı. İsrail hükümeti Hamas'ın iktidardan gitmesi için Filistin yönetimine yalan söyleyerek "eğer Hamas işbaşından uzaklaştırılırsa biz sizinle anlaşırız" diyerek Filistin'deki diğer direnişçi gruplarla Hamas arasına fitne sokmaya çalışıyor.!

Son yıllarda bu plan CIA ve MOSSAD'ın ortak elemanı Muhammed DAHLAN'a ihale edilmiş vaziyette ve Hamas ile El-Fetih karşı karşıya getirilmek isteniyor.

İsrail'in 2014 yılındaki Gazze katliamı sırasında  o dönem ABD'nin İsrail Büyükelçisi olan Daniel B.Shapiro'nun "bu operasyon sona erdikten sonra Filistin'deki ılımlı ve İsrail ile işbirliği yapacak örgütlerle görüşüp Hamas'ı iktidardan uzaklaştıracağız" açıklamasının üzerinden 7 yıl geçti ve şimdi bu plan adım adım  yürürlüğe sokuldu.!

 

2020 yılı sonlarında Mısır İstihbarat Teşkilatından bir heyetin akşam saatlerinde Ramallah kentine giderek El-Fetih yetkilileri ve Filistin İstihbarat Başkanı Macid Ferac ile bir araya gelmeleri oldukça manidar olup Hamas’ın tasfiyesini içeren bir planı içeriyor.

Bu görüşmeyi İsrail'in direktifleri ile Muhammed Dahlan organize etmişti.

Filistin, 1999'da British Gas (BG) ve ortağı Atina merkezli Lübnanlı Sabbah ve Kuri ailelerine ait Consolidated Contractors International Company (CCC) ile 25 yıllığına anlaşma imzaladı. Buna göre, offshore sahalarda arama hakkının yüzde 60’ı BG’ye, yüzde 30’CCC’ye ve yüzde 10’u Filistin Kalkınma Fonu’na ait. Anlaşma, saha geliştirmesi ve doğalgaz boru hattı yapımını da içeriyor. Bu anlaşma adeta bir teslimiyetin ve işbirlikçiliğin ne demek olduğunu ortaya koyan bir vesikadır. Doğal Gaz senin ancak imtiyaz hakkı emperyalistlerin.!

BG’nin lisansı tüm Gazze deniz sahasını kapsıyor ve İsrail’in gaz tesislerine bitişik konumda. BG, 2000’de Gaza Marine-1 ve Gaza Marine-2 olmak üzere Gazze Şeridi’ne 30 kilometrelik mesafedeki iki yere sondaj yaptı ve 603 metre derinlikte yaklaşık 38 milyar metreküplük rezerve ulaştığını açıkladı ancak henüz üretime başlanmadı.

O tarihte Filistin yönetiminin projeksiyonuna göre, yaklaşık 2.5 milyar dolarlık gelir getirecek ve İsrail’den elektrik üretimini azaltarak 560 milyon dolarlık tasarruf sağlanacak denilen teslimiye projesinde ‘Aslan Payı’ küresel sömürü şirketler arasında pay ediliyordu.

İsrail 1999’dan itibaren Doğu Akdeniz’de Noa, Mari-B, Dalit, Tamar, Leviathan, Dolfin, Şimson, Tanin ve Kariş adını verdiği rezervleri keşfeden keşfederek  800 milyar metreküplük bir potansiyele ulaştı. Bu miktar Dışarıya İsrail’e 50 yıl yetecek bir miktar. İşte Siyonist İsrail bu rezervlerin bir kısmını Filistin meselesi çözümsüzlük sürecindeyken oldu bittiyle bir an önce dünya pazarlarına pompalamak istiyor.

Siyonist İsrail için bu rezervler dışında Doğu Akdeniz’de bulunan Mısır, Libya, Lübnan ve GKRY ile de Akdeniz Doğalgazı üzerinden imtiyazlı anlaşmalar imzaladı. Bu anlaşma ile aynı zamanda da Türkiye’yi KKTC üzerinden doğan garantörlük ve MEB’den doğan hakkının gaspına yönelik ve tamamen Türkiye’nin by-pass edilmesini içeren bir anlaşmayı içeriyor.!  

2010 yılında ABD Jeolojik Araştırmalar Merkezi (United States Geological Survey/USGS) tarafından yayımlanan raporda, Kıbrıs, Lübnan, Suriye ve Filistin/İsrail arasında kalan ve Levant Havzası olarak isimlendirilen Afrodit bölgesinde 3,45 trilyon metreküp doğalgaz ve 1,7 milyar varil petrol bulunduğunun tahmin edildiği belirtilmektedir.Yine aynı rapora göre Nil Delta Havzası’nda yaklaşık 1,8 milyar varil petrol, 6,3 trilyon metreküp doğalgaz ve 6 milyar varil sıvı doğalgaz rezervi olduğu tahmin edilmektedir. Kıbrıs Adası’nın çevresinde ise 8 milyar varillik bir petrol rezervi olduğu tespit edilmiştir. Girit Adası’nın güneydoğusunda kalan ve Heredot olarak adlandırılan bölge ile Kıbrıs Adası etrafındaki bölgede de toplamda 3,5 trilyon metreküplük doğalgaz olduğu belirlenmiştir

1948’deki sürgün ve gasplar unutulup sadece 1967 sınırları esas alınsa bile bu rezervin bir kısmı Filistin’in münhasır ekonomik bölgelerinde yer alıyor. Bahse konu olan özellikle Gazze açıklarındaki yataklar.

İsrail’in 1999’da Doğu Akdeniz’de ilk el attığı yerin Gazze açıkları olması  her şeyi özetliyor aslında. Oslo Anlaşması’na göre İsrail’in bu tür bir operasyon için Filistin Yönetimi ile işbirliği yapması gerekiyordu. Ancak gaspçı  terör devleti İsrail adeta ne kanun tanıyor ne de Oslo anlaşmasını.!

Filistin cephesinden baktığımızda da durum çok daha vahim. Zira Hamas ülkede tek başına bırakıldı ve diğer gruplar İsrail ile gizli bir ittifakın içerisinde yer alarak Hamas’ı iktidardan uzaklaştırmak istiyorlar.!

Filistin davasında kırılma noktasını 2013 yılında ana tarafı Yahudi olan Abdülfettah Sisi’nin ABD ve İsrail’in yardımıyla  Mısır’da seçimle işbaşına gelen Muhammed Mursi yönetimi ve İhvan’ın darbe ile alaşağı edilmesi oluşturdu. Filistin davası tamamen bitme noktasına geldi ve Mısır İhvanıile aynı damardan beslenen Hamas’ın nefes boruları tıkandı ve Gazze tamamen Siyonist İsrail’in katliam ve operasyonlarına maruz bırakıldı.!!!

Tüm bu olup biten hadiseler karşında Türkiye Gazze’ye uygulanan ambargo ve baskıya dünyaya duyurmak için mücadele verdi. Mavi Marmara sivil inisiyatifi İsrail’in bu hukuksuzluğunu dünyaya ispat etti ancak daha sonra bu eşsiz direniş mücadelesi İsrail ile Türkiye arasında imzalanan sözde tazminat davasıyla birtirildi.!

Son aylarda Gazze’ye ablukalar ve zulümler daha da arttı ve Gazze açıklarındaki milyarlarca dolarlık Filistin gazı adeta İsrail adına tescillenmek üzere. İşte en büyük tehlike budur.  İşin en acı tarafı ise Filistin Devleti kendi hakkı olan ve İsrail tarafından çalınan doğalgazının müşterisi durumuna getirilmesidir.

Filistin  ve Gazze yıllardan beridir elektriksiz ve ülke karanlığa mahkum edilmiş bir durumda. Yakıtı olmadığı için de kendi elektriğini üretemiyor ve üretecek tesisleri İsrail tarafından  imha edilmiş vaziyette.  İsrail’in 2006 ve 2014’te cehenneme çevirdiği Gazze’de ilk hedef alınan yerler elektrik üretme ve su arıtma tesisleri oldu. Bu tesisler yeniden çalışmaya başlasa bile gereken yakıtı temin etmek zor. Haliyle Filistinliler elektriği İsrail’den almak zorunda. İsrail’den temin edilen de ihtiyacın çok altında. Gazze normalde günde 4 saat, geçen aydan beri de 3 saat 15 dakika elektrik alabiliyor. Sadece gıda ve su değil enerji açısından da İsrail’in rehinesidir.

İsrail'in 2014 yılında yerle bir ettiği 2014'teki katliam sonrası Gazze'nin yeniden imarı için 7 milyar dolar para gerekliydi. O tarihte söz veren Arap ülkeleri her zaman olduğu gibi bu kez de sözlerini yerine getirmediler.

Gelinen son durum itibarıyla da  Gazze ve Müslümanların mukaddes beldesi Kudüs de tamamen işgal edilmiş vaziyette ve geçmişte olduğu gibi  akıllarını Siyonizm’e teslim etmiş işbirlikçi sözde Müslüman liderlerin terör devleti  ile  peş peşe imzaladıkları anlaşmalarla Filistin ve onun kutsal direniş (intifada) davası bitirilmek üzere!!!

Artık İsrail’in önünde tek engel kaldı HAMAS’ın iktidardan uzaklaştırılarak onun yerine ILIMLI İSLAM Projesine hizmet edecek satılık Muhammed Dahlan gibi zihniyetleri işbaşına getirmek.

“Allah’ım Ümmetin sessizliğini sana havale ediyorum”

 

 

 

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
google-site-verification=17JdBYTmCkOQ47__lWfiskKil_Sy4SbKNeDzgk4fPXs
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.