Enver Altaylı, Ümit Özdağ’a yanıt verdi. “Güya kendisine ‘Sokağa dökülün’ demişim. O da bunu devlete iletmiş! Külliyen yalan!” dedi. Şimdi sıra Ümit Özdağ’da.
Ancak Enver Altaylı’yla ilgili iddianamede benzer teklifi FETÖ’nün ABD’deki etkin isimlerine de yaptığına ilişkin kanıtlar yer alıyor. Enver Altaylı, 17 Ağustos 2017 tarihli tutanağa göre FETÖ’nün Amerikan kongresiyle ilişkilerini sağlayan Bilal Ekşili ile ABD’deki görüşmesi sırasında, Türkiye’de tüm muhalif güçlerle birlikte hareket edilerek halkın sokaklara indirilmesini öneriyor. Enver Altaylı ABD’ye Fetullah Gülen’le görüşmek için gittiği sırada yapıyor bu teklifi. Belli ki Gülen’le görüşmeyi başarsa ona da aynı öneride bulunacak.
SERHAT ILICAK KAÇIRMAK İSTEMİŞ
Enver Altaylı’nın açıklamasına ilişkin olarak Ümit Özdağ’ın ne diyeceği önemli. Ümit Özdağ bu iddiayı ortaya atarken, dünyanın sayılı istihbaratçılarından biri olan Enver Altaylı’nın bunu yalanlayacağını hesap etmiş olmalı. O Enver Altaylı ki ünlü CIA ajanı Ruzi Nazar’ın, MİT müsteşarı Fuat Doğu’yla birlikte iki parlak öğrencisinden biri olarak gösterdiği kişi.
Enver Altaylı, MİT’ten ihraç edilen FETÖ’cü Mehmet Barıner’i Türkiye aleyhindeki Halkbank davasında tanık olması için yurtdışına kaçırmak isterken MİT ve Jandarma’nın ortak operasyonuyla yakalanmıştı. Barıner’in yurtdışına kaçırılmasıyla ilgili son aşamaya gelindiğinde, “Kuş kafesten uçuyor” şifresi üzerine MİT’le Jandarma ortak operasyon düzenleyip Altaylı’yı saklandığı yerde yakalamıştı. Askeri ve siyasi casusluk ile FETÖ’den dolayı halen cezaevinde.
Enver Altaylı’nın Mehmet Barıner’i yurtdışına kaçırma operasyonunun üzerine yoğunlaştığımız için iddianamedeki bir bilgiyi atladığımı fark ettim.
MİT’çi Mehmet Barıner yakalanınca, Enver Altaylı’nın yurtdışına kaçırılması planı devreye girmiş.
Planı yapan kim?
Enver Altaylı’nın “Her gün konuşurum” dediği, Almanya’da matbaacılık yapan işadamı Serhat Ilıcak.
İŞTE O İFADE METNİ
Seda Chamatzoglou’nun şüpheli sıfatıyla 14 Eylül 2017 tarihinde verdiği ifadesinden aynen aktarıyorum.
“Serhat Ilıcak beni Ağustos ayı içerisinde telefon ile aradı. Çok değerli bir yazar arkadaşının olduğunu, bu şahsın mutlaka kaçak yollardan yurt dışına çıkarılması gerektiğini söyledi. Bende ‘bakarız abi’ diye geçiştirdim. Onu da kırmak istemedim çünkü benim müşterilerimden olduğu için sadece geçiştirdim. Sonrasında Kos adasında bulunduğu bir gün telefon görüşmesi yaptı bende o sırada yanındaydım. Bir anda suratı değişti, morali bozuldu. Bende kendisine ne olduğunu sorduğumda Enver Altaylı teslim olmuş ya dedi. Bende kendisine Enver kim diye sorduğumda sana geçenlerde söylediğim yazar dedi.”
Demem o ki Enver Altaylı yalanladı diye hemen Ümit Özdağ’ı çarmıha germeyin. Enver Altaylı dediğiniz kişi MİT’ten girip CIA’den, Alman istihbaratından, FETÖ’den çıkan birisi. O nedenle Enver Altaylı yalanlıyorsa o işte mutlaka bir doğruluk payı vardır.
AKŞENER NE YAPACAK?
Tekrar Ümit Özdağ işine dönecek olursak... Dün Akşener açısından kritik bir 24 saate girildiğini yazmıştım. İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener dün Ankara’ya geldi. İYİ Parti Genel Sekreteri Uğur Poyraz, Ümit Özdağ’ın ihracını isteyen talepleri dün Akşener’e sundu. Akşener ayrıca partide sözüne itimat ettiği kişilerle görüşmeler yaptı. Benim tüm bunlardan edindiğim izlenim: Akşener acele edip yanlış bir adım atmaktan çekiniyor. Bu hafta gelişmelerin seyrine bakacak. Eğer Ümit Özdağ çıktığı yayınlarda bu işi tırmandırırsa, ihraç düğmesine basacak. Yok eğer tansiyonu düşürürse, işi zamana yayacak. İşin nereye gideceğini çarşamba günü grup toplantısından sonra yapılması düşünülen başkanlık divanında göreceğiz. Akşener, Ümit Özdağ’la ilgili taşı yerinden oynattığında parti içinde dengelerin sarsılmasından endişe ediyor. Çünkü Ümit Özdağ’la birlikte ya da ayrı hareket etseler de Koray Aydın’dan rahatsız olan bir kitle var. Milletvekilleriyle birlikte sayıları 20’ye ulaşıyor. Akşener, Koray Aydın olduğu sürece partide huzurun sağlanamayacağının da farkında. Ama hepsi bir zaman meselesi. Yanlış bir hamle yapıp bir kesimi küstürmek istemiyor. O nedenle Meral Akşener bu hafta gelişmeleri izleyecek, biz de Meral Akşener’i...
İŞTE DANIŞTAY’IN İKİNCİ AYASOFYA KARARI
GAZETECİLİK, fikri takip mesleği. Hatırlarsanız Ayasofya’yla ilgili bir iddia ortaya atılmıştı. Hatta CHP’li Mehmet Bekaroğlu da bunu gerçek sanıp peşine düşmüş ama daha sonra açıklama yapmıştı. Ayasofya’nın ibadete açılmasından sonra Danıştay’a yapılan bir itirazdan söz ediyorum. UYAP sistemine yüklendiği için bir anda polemik konusu olmuş, Ayasofya’yla ilgili kararı Cumhurbaşkanlığı’nın temyiz ettiği yönünde haberler çıkmıştı. Hatta bunun üzerine Cumhurbaşkanlığı, “Ayasofya’yla ilgili karara itiraz etmedik” diye açıklama yapmıştı. Bir yanda Ayasofya’nın açılışına imza atan Cumhurbaşkanlığı, diğer tarafta Danıştay’ın Ayasofya kararına itiraz eden Cumhurbaşkanlığı. Ahmet Kaya’nın dediği gibi, “Bu ne yaman çelişki anne” durumu olurdu.
O sırada Cumhurbaşkanlığı’nın bir itirazının söz konusu olmadığını ancak bir vatandaşın yaptığı itiraz nedeniyle hukuki bir süreç yaşandığını yazmıştım.
Danıştay 10. Dairesi 14.09.2020 tarihinde toplanarak Fahri Taşdelen tarafından yapılan itirazı görüşüp karara bağlıyor. Danıştay, üçüncü kişinin taraflardan biri olmadığı için Fahri Taşdelen’in davaya katılma talebini reddediyor. Böylece Ayasofya’nın camiye dönüştürülmesiyle ilgili hukuki süreç bütünüyle tamamlanmış oldu. İşte o kararın ilgili kısmı:
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Abdulkadir SELVİ
Enver Altaylı’yı yurtdışına kaçırmak istemişler
Ümit Özdağ, Enver Altaylı’nın “Parti kurmayın, sokağa dökülün” dediğini açıklamıştı.
Enver Altaylı, Ümit Özdağ’a yanıt verdi. “Güya kendisine ‘Sokağa dökülün’ demişim. O da bunu devlete iletmiş! Külliyen yalan!” dedi. Şimdi sıra Ümit Özdağ’da.
Ancak Enver Altaylı’yla ilgili iddianamede benzer teklifi FETÖ’nün ABD’deki etkin isimlerine de yaptığına ilişkin kanıtlar yer alıyor. Enver Altaylı, 17 Ağustos 2017 tarihli tutanağa göre FETÖ’nün Amerikan kongresiyle ilişkilerini sağlayan Bilal Ekşili ile ABD’deki görüşmesi sırasında, Türkiye’de tüm muhalif güçlerle birlikte hareket edilerek halkın sokaklara indirilmesini öneriyor. Enver Altaylı ABD’ye Fetullah Gülen’le görüşmek için gittiği sırada yapıyor bu teklifi. Belli ki Gülen’le görüşmeyi başarsa ona da aynı öneride bulunacak.
SERHAT ILICAK KAÇIRMAK İSTEMİŞ
Enver Altaylı’nın açıklamasına ilişkin olarak Ümit Özdağ’ın ne diyeceği önemli. Ümit Özdağ bu iddiayı ortaya atarken, dünyanın sayılı istihbaratçılarından biri olan Enver Altaylı’nın bunu yalanlayacağını hesap etmiş olmalı. O Enver Altaylı ki ünlü CIA ajanı Ruzi Nazar’ın, MİT müsteşarı Fuat Doğu’yla birlikte iki parlak öğrencisinden biri olarak gösterdiği kişi.
Enver Altaylı, MİT’ten ihraç edilen FETÖ’cü Mehmet Barıner’i Türkiye aleyhindeki Halkbank davasında tanık olması için yurtdışına kaçırmak isterken MİT ve Jandarma’nın ortak operasyonuyla yakalanmıştı. Barıner’in yurtdışına kaçırılmasıyla ilgili son aşamaya gelindiğinde, “Kuş kafesten uçuyor” şifresi üzerine MİT’le Jandarma ortak operasyon düzenleyip Altaylı’yı saklandığı yerde yakalamıştı. Askeri ve siyasi casusluk ile FETÖ’den dolayı halen cezaevinde.
Enver Altaylı’nın Mehmet Barıner’i yurtdışına kaçırma operasyonunun üzerine yoğunlaştığımız için iddianamedeki bir bilgiyi atladığımı fark ettim.
MİT’çi Mehmet Barıner yakalanınca, Enver Altaylı’nın yurtdışına kaçırılması planı devreye girmiş.
Planı yapan kim?
Enver Altaylı’nın “Her gün konuşurum” dediği, Almanya’da matbaacılık yapan işadamı Serhat Ilıcak.
İŞTE O İFADE METNİ
Seda Chamatzoglou’nun şüpheli sıfatıyla 14 Eylül 2017 tarihinde verdiği ifadesinden aynen aktarıyorum.
“Serhat Ilıcak beni Ağustos ayı içerisinde telefon ile aradı. Çok değerli bir yazar arkadaşının olduğunu, bu şahsın mutlaka kaçak yollardan yurt dışına çıkarılması gerektiğini söyledi. Bende ‘bakarız abi’ diye geçiştirdim. Onu da kırmak istemedim çünkü benim müşterilerimden olduğu için sadece geçiştirdim. Sonrasında Kos adasında bulunduğu bir gün telefon görüşmesi yaptı bende o sırada yanındaydım. Bir anda suratı değişti, morali bozuldu. Bende kendisine ne olduğunu sorduğumda Enver Altaylı teslim olmuş ya dedi. Bende kendisine Enver kim diye sorduğumda sana geçenlerde söylediğim yazar dedi.”
Demem o ki Enver Altaylı yalanladı diye hemen Ümit Özdağ’ı çarmıha germeyin. Enver Altaylı dediğiniz kişi MİT’ten girip CIA’den, Alman istihbaratından, FETÖ’den çıkan birisi. O nedenle Enver Altaylı yalanlıyorsa o işte mutlaka bir doğruluk payı vardır.
AKŞENER NE YAPACAK?
Tekrar Ümit Özdağ işine dönecek olursak... Dün Akşener açısından kritik bir 24 saate girildiğini yazmıştım. İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener dün Ankara’ya geldi. İYİ Parti Genel Sekreteri Uğur Poyraz, Ümit Özdağ’ın ihracını isteyen talepleri dün Akşener’e sundu. Akşener ayrıca partide sözüne itimat ettiği kişilerle görüşmeler yaptı. Benim tüm bunlardan edindiğim izlenim: Akşener acele edip yanlış bir adım atmaktan çekiniyor. Bu hafta gelişmelerin seyrine bakacak. Eğer Ümit Özdağ çıktığı yayınlarda bu işi tırmandırırsa, ihraç düğmesine basacak. Yok eğer tansiyonu düşürürse, işi zamana yayacak. İşin nereye gideceğini çarşamba günü grup toplantısından sonra yapılması düşünülen başkanlık divanında göreceğiz. Akşener, Ümit Özdağ’la ilgili taşı yerinden oynattığında parti içinde dengelerin sarsılmasından endişe ediyor. Çünkü Ümit Özdağ’la birlikte ya da ayrı hareket etseler de Koray Aydın’dan rahatsız olan bir kitle var. Milletvekilleriyle birlikte sayıları 20’ye ulaşıyor. Akşener, Koray Aydın olduğu sürece partide huzurun sağlanamayacağının da farkında. Ama hepsi bir zaman meselesi. Yanlış bir hamle yapıp bir kesimi küstürmek istemiyor. O nedenle Meral Akşener bu hafta gelişmeleri izleyecek, biz de Meral Akşener’i...
İŞTE DANIŞTAY’IN İKİNCİ AYASOFYA KARARI
GAZETECİLİK, fikri takip mesleği. Hatırlarsanız Ayasofya’yla ilgili bir iddia ortaya atılmıştı. Hatta CHP’li Mehmet Bekaroğlu da bunu gerçek sanıp peşine düşmüş ama daha sonra açıklama yapmıştı. Ayasofya’nın ibadete açılmasından sonra Danıştay’a yapılan bir itirazdan söz ediyorum. UYAP sistemine yüklendiği için bir anda polemik konusu olmuş, Ayasofya’yla ilgili kararı Cumhurbaşkanlığı’nın temyiz ettiği yönünde haberler çıkmıştı. Hatta bunun üzerine Cumhurbaşkanlığı, “Ayasofya’yla ilgili karara itiraz etmedik” diye açıklama yapmıştı. Bir yanda Ayasofya’nın açılışına imza atan Cumhurbaşkanlığı, diğer tarafta Danıştay’ın Ayasofya kararına itiraz eden Cumhurbaşkanlığı. Ahmet Kaya’nın dediği gibi, “Bu ne yaman çelişki anne” durumu olurdu.
O sırada Cumhurbaşkanlığı’nın bir itirazının söz konusu olmadığını ancak bir vatandaşın yaptığı itiraz nedeniyle hukuki bir süreç yaşandığını yazmıştım.
Danıştay 10. Dairesi 14.09.2020 tarihinde toplanarak Fahri Taşdelen tarafından yapılan itirazı görüşüp karara bağlıyor. Danıştay, üçüncü kişinin taraflardan biri olmadığı için Fahri Taşdelen’in davaya katılma talebini reddediyor. Böylece Ayasofya’nın camiye dönüştürülmesiyle ilgili hukuki süreç bütünüyle tamamlanmış oldu. İşte o kararın ilgili kısmı: