2003 yılı Müslüman İslamcı düşünce adamları, İrşat ehli ve Anadolu'nun saf ve mütedeyyin insanları arasında "Dindar parti algısı ile ve Dindar Nesil yetiştireceğiz " söylemi üzerinden iktidar olan ve bu kesimi büyük sevince sevk ederken öte yandan da ülkenin diğer bir kesimi olan ve kendilerini laik,Kemalist, çağdaş ve Atatürk ilke ve İnkılaplarına bağlı ve aynı zamanda da Batı normları doğrultusunda hareket eden ve Ülkenin Batı'dan Doğu'ya yani sözüm ona İlericilikten,gericiliğe itileceğini sanan diğer güruhu ise üzüntü ve korkuya sevk etmişti.Neden üzüntü ve korkuya çünkü AKPARTİ'nin ülkeyi şeriatla yöneteceğini ve Türkiye'nin yıllarca küçümsedikleri ve alay ettikleri Afganistan,Pakistan ve İran gibi olacağını düşünmüşlerdi.Bu cihetle ilk yıllarda zamanın Görsel ve yazılı basını AKPARTİ'yi karalama kampanyasına girmişlerdi.Bugün gelinen süreçte ise tam tersi istikamet deki uygulamaları ile dindar kesimden çok bu kesimi yani kendilerini çağdaş ve batıcı sayan ve lanse eden bu kesimi mutlu etmiştir.Çünkü AK PARTİ yıllar geçtikçe bazı uygulamaları ile gündemde yer almıştır.
Uygulanan ve hızla hayata geçirilen ve beşeriyetin ve de İslam dininin emrine ters düşen uygulamaları ile adeta kendileri ile çelişir durumuna geldiler. Zinanın suç olmaktan çıkarıldığı ve kendi Bakanının ifadesi ile Zinanın kendi iktidarları döneminde yüzde 225 artış gösterdiği ,Domuz etinin Kasaplık et statüsüne konulduğu,Uyuşturucu yaşının 12 yaş seviyesine kadar indiği ve son bir yılda resmi rakamlara göre 300 gencin” Bonzai “denen illetten can verdiği ve yaklaşık yedi bin kişinin uyuşturucu satmaktan işlem gördüğü ,Kumarın devlet eliyle teşvik edilerek tavan yaptığı ve hatta bir zamanlar bu ülkede İslamcı kesimin önde gelen hocaların çocuklarının daha sonra Milli Piyango ve Spor-Toto Teşkilat Başkanlığına getirildiği şimdi de “Özelleştirme adıyla” özel sektör eliyle daha çok “kumarbaz bir neslin” yetişmesine öncülük edilen bir Türkiye,her gün yüzlerce kadının şiddet gördüğü ve Devletin Resmi rakamları ile sadece 2014’te 249 kadının kocası veya sevgilisi tarafından öldürüldüğü ve 2015 yılında sadece son üç ayda 66 kadının cinayete kurban gittiği, boşanmanın çığ gibi büyüdüğü ve boşanma oranının yüzde 38’e çıktığı bir Türkiye,nüfusunun yüzde 15’inin Psikiyatri tedavisi gördüğü ve 2009 yılında psikolojik rahatsızlıklar yüzünden sağlık kuruluşlarına 3 milyon 21 bin 361 kişinin baş vurduğu, ancak bu rakamın 2013 yılında 9 milyon 163 bin 101’çıktığı ve bu sorunlar yüzünden sağlık kuruluşlarına başvuranların sayısının yüzde 330 oranında artış gösterdiği bir Türkiye,son on yılda cinsel istismara uğrayan çocuk sayısının iki yüz elli bine ulaştığı ve uygulanan sosyal ve ekonomik politikaların sonucu olarak 2002 ‘de 59.429 olan hükümlü ve tutuklu sayısının 2014 yılına gelindiğinde 151.312 bine ulaştığı ve mevcut 361 cezaevine ilaveten 2018 yılına kadar ilave olarak 153 yeni cezaevi ve 12 çocuk cezaevi açılması planlanan bir Türkiye ,TV’lerde dini değerlerine hakaret ve küfredildiği ,buna mukabil kuruluş felsefesinde görevi denetçilik olan adına RTÜK denilen işlevsiz bir kurumun hiçbir şey yapamadığı bir Türkiye, Genliğine “Savaşma seviş “ diyen ve Sex’in sınırsız doyumuna ulaşın diyerek “Sev-Genç” neslinin yetiştirilmesinde başak görev üstlenen Üniversite rektörlerinin hala iş başında olduğu bir Türkiye, TV ve Sinema sektörlerinde Gençliğine Popçu-Topçu-TV Starı olmasını teşvik eden ve bu konuda öncülük eden ve bununla da kalmayarak Arap ülkelerine ahlaksız ve atasını sapkın gösteren Dizi filmleri ile “ROL MODEL” olmaya çalışan bir Türkiye,Kap-Kaçın ve gaspın hızla çoğaldığı ve arsız ve hırsızların cüretkar ve korkusuz bir biçimde Emniyet mensuplarının bile evlerine kadar girdiği bir Türkiye, 2 milyon 750 bin işsizin ve bitirdiği okul’dan mezun olduktan sonra” acaba iş bulabilir miyim” in kaygısına düşmüş bir gençliğin hızla çoğaldığı Türkiye,”Öğretmenler yeni nesil sizin eseriniz olacaktır” martavalı ile avutulan ve yüzde 80’i borçlu olan öğretmenlerin bulunduğu bir Türkiye,beyinleri amalgama uğramış,düşünmeyen,sorgulamayan, aklını kiraya vermiş ve düşüncesine ipotek koyulmuş mukallid(taklitçi) bir neslin yetiştirildiği bir Türkiye,Reklam ve medya aracılığıyla Gençliğin dejenere edildiği ve nereye savrulduğu belli olmayan bir Türkiye,adına sanat dedikleri ve görevleri toplumu ifsada yönelik hareketler olan bir furyanın gençliği ne hale getirdiği ortada olan bir Türkiye, yıllarca “vergilendirilmiş kazanç kutsaldır” zihniyeti ile uyuşturucu satıcısından,meyhaneci den,kerhaneciden kar mantığı ile vergi toplanan bir Türkiye’de, ve görevi emri-bil maruf-nehyi- anil münker olan İRŞAD EHLİNİN İRŞADA muhtaç olduğu ve Sahabe hayatından dem vurarak ve öte yandan da Kisra’nın saraylarındaki gibi yerlerde oturmak suretiyle kendileri ile çelişen alimlerin oluşturulduğu bir Türkiye,Başörtüsünü önceleri sırf Allahın emri olduğu için örten ancak daha sonrasında ise bir neslin dönüştürülmek sureti ile modaya doğru evirildiği bir gençliğin perişan bir hale getirildiği bir Türkiye,bir zamanlar” bu sistemi değiştireceğiz” deyip daha sonraları ise iktidarın nimetlerinden yararlanarak CHEROOKE JEEP’lere binerek ve bazı Akçeli işlere girerek “İNFAK” kavramının unutturulduğu ve bu sistemin en büyük koruyucusu durumuna getirtilen Müslümanların olduğu bir Türkiye, AB uğruna ve onun müktesebatına uymak adına Milli Eğitim Bakanlığı, Talim-terbiye Başkanlığı müfredatına Hristiyani bir yaşam tarzı ile gelenekçi Müslüman yaşantısını ve onun getirdiği anlayışının harmanlanıp “ Protestan Müslümanlık” anlayışına itilerek yeni bir din anlayışı ile adına “Ilımlı İslam” dedikleri bir Türkiye ,ve Kutsallarına alabildiğince-hoyratça hakaret edildiği ve önderi Muhammed A.S. hakaret edilen ve iğrenç film tezgahı ile toplumları test edilen ve buna karşın hiçbir tepki vermeyen bir neslin yetiştiği bir Türkiye, sizce gittikçe dindarlaşıyor mu ? yoksa Dini,Ahlaki,Siyasi ve Ekonomik bir çöküntünün pençesine ve ağına takılmak sureti ile ve de toplumların bütün katmanlarını kutuplaştırılmak sureti ile Psikolojik bir travmanın eşiğine getirerek kindarlaşmalarına mı yol açtılar.Ez cümle bu gençliğin ve toplumun önce“ Ahlak ve maneviyat” ekseni etrafında buluşmaktan başka çaresi yoktur.Aksi halde ülkemizi kötü günler beklemektedir.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
Şemsettin Kaya
Dindarlaşıyormuyuz ? Yoksa kindarlaşıyormuyuz ?
2003 yılı Müslüman İslamcı düşünce adamları, İrşat ehli ve Anadolu'nun saf ve mütedeyyin insanları arasında "Dindar parti algısı ile ve Dindar Nesil yetiştireceğiz " söylemi üzerinden iktidar olan ve bu kesimi büyük sevince sevk ederken öte yandan da ülkenin diğer bir kesimi olan ve kendilerini laik,Kemalist, çağdaş ve Atatürk ilke ve İnkılaplarına bağlı ve aynı zamanda da Batı normları doğrultusunda hareket eden ve Ülkenin Batı'dan Doğu'ya yani sözüm ona İlericilikten,gericiliğe itileceğini sanan diğer güruhu ise üzüntü ve korkuya sevk etmişti.Neden üzüntü ve korkuya çünkü AKPARTİ'nin ülkeyi şeriatla yöneteceğini ve Türkiye'nin yıllarca küçümsedikleri ve alay ettikleri Afganistan,Pakistan ve İran gibi olacağını düşünmüşlerdi.Bu cihetle ilk yıllarda zamanın Görsel ve yazılı basını AKPARTİ'yi karalama kampanyasına girmişlerdi.Bugün gelinen süreçte ise tam tersi istikamet deki uygulamaları ile dindar kesimden çok bu kesimi yani kendilerini çağdaş ve batıcı sayan ve lanse eden bu kesimi mutlu etmiştir.Çünkü AK PARTİ yıllar geçtikçe bazı uygulamaları ile gündemde yer almıştır.
Uygulanan ve hızla hayata geçirilen ve beşeriyetin ve de İslam dininin emrine ters düşen uygulamaları ile adeta kendileri ile çelişir durumuna geldiler. Zinanın suç olmaktan çıkarıldığı ve kendi Bakanının ifadesi ile Zinanın kendi iktidarları döneminde yüzde 225 artış gösterdiği ,Domuz etinin Kasaplık et statüsüne konulduğu,Uyuşturucu yaşının 12 yaş seviyesine kadar indiği ve son bir yılda resmi rakamlara göre 300 gencin” Bonzai “denen illetten can verdiği ve yaklaşık yedi bin kişinin uyuşturucu satmaktan işlem gördüğü ,Kumarın devlet eliyle teşvik edilerek tavan yaptığı ve hatta bir zamanlar bu ülkede İslamcı kesimin önde gelen hocaların çocuklarının daha sonra Milli Piyango ve Spor-Toto Teşkilat Başkanlığına getirildiği şimdi de “Özelleştirme adıyla” özel sektör eliyle daha çok “kumarbaz bir neslin” yetişmesine öncülük edilen bir Türkiye,her gün yüzlerce kadının şiddet gördüğü ve Devletin Resmi rakamları ile sadece 2014’te 249 kadının kocası veya sevgilisi tarafından öldürüldüğü ve 2015 yılında sadece son üç ayda 66 kadının cinayete kurban gittiği, boşanmanın çığ gibi büyüdüğü ve boşanma oranının yüzde 38’e çıktığı bir Türkiye,nüfusunun yüzde 15’inin Psikiyatri tedavisi gördüğü ve 2009 yılında psikolojik rahatsızlıklar yüzünden sağlık kuruluşlarına 3 milyon 21 bin 361 kişinin baş vurduğu, ancak bu rakamın 2013 yılında 9 milyon 163 bin 101’çıktığı ve bu sorunlar yüzünden sağlık kuruluşlarına başvuranların sayısının yüzde 330 oranında artış gösterdiği bir Türkiye,son on yılda cinsel istismara uğrayan çocuk sayısının iki yüz elli bine ulaştığı ve uygulanan sosyal ve ekonomik politikaların sonucu olarak 2002 ‘de 59.429 olan hükümlü ve tutuklu sayısının 2014 yılına gelindiğinde 151.312 bine ulaştığı ve mevcut 361 cezaevine ilaveten 2018 yılına kadar ilave olarak 153 yeni cezaevi ve 12 çocuk cezaevi açılması planlanan bir Türkiye ,TV’lerde dini değerlerine hakaret ve küfredildiği ,buna mukabil kuruluş felsefesinde görevi denetçilik olan adına RTÜK denilen işlevsiz bir kurumun hiçbir şey yapamadığı bir Türkiye, Genliğine “Savaşma seviş “ diyen ve Sex’in sınırsız doyumuna ulaşın diyerek “Sev-Genç” neslinin yetiştirilmesinde başak görev üstlenen Üniversite rektörlerinin hala iş başında olduğu bir Türkiye, TV ve Sinema sektörlerinde Gençliğine Popçu-Topçu-TV Starı olmasını teşvik eden ve bu konuda öncülük eden ve bununla da kalmayarak Arap ülkelerine ahlaksız ve atasını sapkın gösteren Dizi filmleri ile “ROL MODEL” olmaya çalışan bir Türkiye,Kap-Kaçın ve gaspın hızla çoğaldığı ve arsız ve hırsızların cüretkar ve korkusuz bir biçimde Emniyet mensuplarının bile evlerine kadar girdiği bir Türkiye, 2 milyon 750 bin işsizin ve bitirdiği okul’dan mezun olduktan sonra” acaba iş bulabilir miyim” in kaygısına düşmüş bir gençliğin hızla çoğaldığı Türkiye,”Öğretmenler yeni nesil sizin eseriniz olacaktır” martavalı ile avutulan ve yüzde 80’i borçlu olan öğretmenlerin bulunduğu bir Türkiye,beyinleri amalgama uğramış,düşünmeyen,sorgulamayan, aklını kiraya vermiş ve düşüncesine ipotek koyulmuş mukallid(taklitçi) bir neslin yetiştirildiği bir Türkiye,Reklam ve medya aracılığıyla Gençliğin dejenere edildiği ve nereye savrulduğu belli olmayan bir Türkiye,adına sanat dedikleri ve görevleri toplumu ifsada yönelik hareketler olan bir furyanın gençliği ne hale getirdiği ortada olan bir Türkiye, yıllarca “vergilendirilmiş kazanç kutsaldır” zihniyeti ile uyuşturucu satıcısından,meyhaneci den,kerhaneciden kar mantığı ile vergi toplanan bir Türkiye’de, ve görevi emri-bil maruf-nehyi- anil münker olan İRŞAD EHLİNİN İRŞADA muhtaç olduğu ve Sahabe hayatından dem vurarak ve öte yandan da Kisra’nın saraylarındaki gibi yerlerde oturmak suretiyle kendileri ile çelişen alimlerin oluşturulduğu bir Türkiye,Başörtüsünü önceleri sırf Allahın emri olduğu için örten ancak daha sonrasında ise bir neslin dönüştürülmek sureti ile modaya doğru evirildiği bir gençliğin perişan bir hale getirildiği bir Türkiye,bir zamanlar” bu sistemi değiştireceğiz” deyip daha sonraları ise iktidarın nimetlerinden yararlanarak CHEROOKE JEEP’lere binerek ve bazı Akçeli işlere girerek “İNFAK” kavramının unutturulduğu ve bu sistemin en büyük koruyucusu durumuna getirtilen Müslümanların olduğu bir Türkiye, AB uğruna ve onun müktesebatına uymak adına Milli Eğitim Bakanlığı, Talim-terbiye Başkanlığı müfredatına Hristiyani bir yaşam tarzı ile gelenekçi Müslüman yaşantısını ve onun getirdiği anlayışının harmanlanıp “ Protestan Müslümanlık” anlayışına itilerek yeni bir din anlayışı ile adına “Ilımlı İslam” dedikleri bir Türkiye ,ve Kutsallarına alabildiğince-hoyratça hakaret edildiği ve önderi Muhammed A.S. hakaret edilen ve iğrenç film tezgahı ile toplumları test edilen ve buna karşın hiçbir tepki vermeyen bir neslin yetiştiği bir Türkiye, sizce gittikçe dindarlaşıyor mu ? yoksa Dini,Ahlaki,Siyasi ve Ekonomik bir çöküntünün pençesine ve ağına takılmak sureti ile ve de toplumların bütün katmanlarını kutuplaştırılmak sureti ile Psikolojik bir travmanın eşiğine getirerek kindarlaşmalarına mı yol açtılar.Ez cümle bu gençliğin ve toplumun önce“ Ahlak ve maneviyat” ekseni etrafında buluşmaktan başka çaresi yoktur.Aksi halde ülkemizi kötü günler beklemektedir.