Seçimlere az bir zaman kaldı, ülke gündemi varsa yoksa İstanbul seçimleri, sanki Türkiye’de sadece İstanbul’da seçimler varmış gibi herkes İstanbul’u konuşuyor.
Aslında İstanbul üzerinde yapılabilecek pazarlıklar, oluşturulabilecek yeni ittifakların yolu olarak da görülüyor ve bu konuda birçok senaryodan bahsediliyor. Bu senaryo oldukça karmaşık ve spekülatif unsurlar içeriyor ve çeşitli politik hareketlenmeleri içeren bir kurgu niteliği taşıyor. Ancak, senaryonun detaylarını gözden geçirelim:
Erdoğan ve MHP İttifakı: Bu senaryoya göre Erdoğan 15 Temmuz darbe girişiminden sonra devletteki derin yapıları dağıttıktan sonra kendine yakın bir derin yapı oluşturduğunu düşünerek MHP ile ortak hareket etmeye başladı. MHP, Ak partisinin kendilerine muhtaç olduğunu görerek iç işleri bakanı Süleyman Soylu aracılığıyla silahlı kuvvetler, emniyet ve kaymakamlıkları büyük oranda, yargı ve diğer kurumları da kısmen ele geçirdi. MHP’in devlet içerisindeki gücü Ak partiden daha etkili olmaya başladı.
Yeni Derin Yapı İddiası: Yine iddialara göre yeni derin yapı, eski istihbarat şefleri, eski iç işleri bakanları ve bazı eski bürokratlardan oluşmaktaydı ve bu yapı MHP’yi yöneten bir ekipti. Erdoğan işin farkına varıncaya kadar bu ekip devletin birçok kurumunda Ak partiden daha güçlü ve etkin hale gelmişti.
Senaryolara göre Erdoğan bu ekipten kurtulmak istiyordu. Bu ekibi ve MHP’yi Sinan Ateş cinayeti üzerinden tasfiye etmek istiyordu ancak mecliste yeterli sayısal çoğunluğu yoktu. İyi partiyle yeni bir ittifak denedi, İyi parti kendi bütünlüğünü bile sağlayamayacak duruma gelmişti, rota DEM partisine çevrildi.
DEM Partisi ve AK Parti İttifakı: Eylül ayında DEM parti eski meclis başkanıyla bir Ak partili (eski bakan) yetkili bir araya gelerek ön görüşme yaptı. Konu DEM parti yetkili kurullarında ve bazı başka güçlerle görüşüldü. İlk karar Ak partiyle “ortak hareket etme” şeklindeydi. DEM uygun adaylarla ve tüm Türkiye’de seçimlere girecek, kayyum atanmayacak, KCK soruşturmaları hızlandırılacak, içerideki siyasiler serbest bırakılacak, açılan soruşturmalar kapatılacaktı. İstanbul’da yüzde 10-11 oy alan DEM partisi,belediye başkanlığının Ak partiye geçmesini sağlayacaktı, Seçim sonrasında meclis ittifakının yolu açılacaktı.
DEM partisinde üç farklı güç vardır. Birincisi daha demokrat olan “eski damar”, ikincisi “sol-sosyalist” grup, üçüncüsü ise kamuoyunun pek bilmediği, parti içerisinde sayısı az ama etkinliği fazla olan yukarıda yazdığımız “yeni derinciler”. Üçüncü gruptakiler parti içerisinde kendilerini “sol-sosyalist” olarak gösterip “yeni derinciler” ile hareket eden az sayıdaki kişiden oluşmaktadır.
CHP'nin Rolü: Ak parti-DEM parti yakınlaşması “yeni derin yapının” tasfiye sürecinin başlaması anlamına geliyordu.DEM parti seçmeni hem milletvekili dokunulmazlıklarının kaldırılmasına “anayasaya aykırı ama evet” diyen, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Zafer partisiyle gizli antlaşma yapan CHP’den ruhen ayrılmıştı. Bu nedenle de CHP’den uzaklaşan DEM seçmenine Ak partiyle yeni bir çözüm sürecini anlatmak kolaydı, yeni ittifak önünde önemli bir engel yok gibiydi.
Bu ittifakın kendi sonları olacağını bilen “yeni derin yapı” DEM-Ak parti ittifakını bozmak için ilk önce DEM tabanının tepkisini çeken CHP yönetimi değiştirerek işe koyuldu. Son günlere kadar tek adayla gidileceği düşünülen CHP kongresine “derin yapının” CHP içerisindeki adamları tarafından operasyonla kongrede yönetim değiştirildi. Yeni CHP yönetiminin Kürtlere yönelik sıcak mesajları DEM seçmenlerini yeniden CHP’ye sıcak bakmaya yöneltti.
DEM partisi içerisindeki “yeni deri yapının” ekibi aracılığıyla başta Diyarbakır olmak üzere birçok bölgedeki yerel seçim sürecine müdahale ederek ön seçimler kendi adayları seçilinceye kadar iptal edildi. DEM partisinin Diyarbakır büyükşehir belediye başkan adayı ön seçimlerde birinci olan Garip Kandemir “Karanlık odaklar beni hedef aldı” diyerek adaylıktan çekildi. İddialara göre “karanlık odaklar” DEM içerisindeki bu “yeni derin yapı”lardı.
Seçim Sonuçlarının Etkisi ve Parti İçi Dinamikler:DEM İstanbul’da yüzde 11-13 arasındaki oy alabilecek Başak Demirtaş’ın yerine, anketlere göre yüzde 3-4 oy alabilecek Meral Danış’ı aday göstererek bir anlamda Ak partiyle oluşabilecek yeni bir ittifakı, yeni bir çözüm sürecini böylelikle rafa kaldırmış oldu. Dem içerisindeki “eski damarcılar” Leyla Zana, Ahmet Türk, Selahattin Demirtaş’ın açıklamaları İstanbul seçmeni üzerinde ne derece etkili olacağı bilinmez ancak, İstanbul’u almanın ölüm-kalım meselesi haline getiren Ak parti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın vereceği yeni mesajlar, Dem partili seçmende güven yaratırsa İstanbul’u Murat Kurum alabilir, güven yaratmazsa iş zora girer. DEM’in İstanbul’da alacağı yüzde 3-4 oy, Türkiye genelinde alacağı oy oranını etkileyeceği için, seçim sonrasında parti içerisinde bir hesaplaşma, belki de bölünmeye neden olabilir.
Bu senaryo, Türkiye'deki siyasi dinamiklerin karmaşıklığını ve farklı aktörler arasındaki ilişkilerin karmaşıklığını yansıtıyor olabilir. Ancak, senaryonun gerçeklik payı hakkında kesin bir yargıda bulunmak için sonuçları görmek gerekir. Ayrıca, bu tür karmaşık senaryoların genellikle birçok değişkenin etkileşimine dayandığı unutulmamalıdır.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Nevzat Bingöl
Dem Bölünür Mü?
Seçimlere az bir zaman kaldı, ülke gündemi varsa yoksa İstanbul seçimleri, sanki Türkiye’de sadece İstanbul’da seçimler varmış gibi herkes İstanbul’u konuşuyor.
Aslında İstanbul üzerinde yapılabilecek pazarlıklar, oluşturulabilecek yeni ittifakların yolu olarak da görülüyor ve bu konuda birçok senaryodan bahsediliyor. Bu senaryo oldukça karmaşık ve spekülatif unsurlar içeriyor ve çeşitli politik hareketlenmeleri içeren bir kurgu niteliği taşıyor. Ancak, senaryonun detaylarını gözden geçirelim:
Erdoğan ve MHP İttifakı: Bu senaryoya göre Erdoğan 15 Temmuz darbe girişiminden sonra devletteki derin yapıları dağıttıktan sonra kendine yakın bir derin yapı oluşturduğunu düşünerek MHP ile ortak hareket etmeye başladı. MHP, Ak partisinin kendilerine muhtaç olduğunu görerek iç işleri bakanı Süleyman Soylu aracılığıyla silahlı kuvvetler, emniyet ve kaymakamlıkları büyük oranda, yargı ve diğer kurumları da kısmen ele geçirdi. MHP’in devlet içerisindeki gücü Ak partiden daha etkili olmaya başladı.
Yeni Derin Yapı İddiası: Yine iddialara göre yeni derin yapı, eski istihbarat şefleri, eski iç işleri bakanları ve bazı eski bürokratlardan oluşmaktaydı ve bu yapı MHP’yi yöneten bir ekipti. Erdoğan işin farkına varıncaya kadar bu ekip devletin birçok kurumunda Ak partiden daha güçlü ve etkin hale gelmişti.
Senaryolara göre Erdoğan bu ekipten kurtulmak istiyordu. Bu ekibi ve MHP’yi Sinan Ateş cinayeti üzerinden tasfiye etmek istiyordu ancak mecliste yeterli sayısal çoğunluğu yoktu. İyi partiyle yeni bir ittifak denedi, İyi parti kendi bütünlüğünü bile sağlayamayacak duruma gelmişti, rota DEM partisine çevrildi.
DEM Partisi ve AK Parti İttifakı: Eylül ayında DEM parti eski meclis başkanıyla bir Ak partili (eski bakan) yetkili bir araya gelerek ön görüşme yaptı. Konu DEM parti yetkili kurullarında ve bazı başka güçlerle görüşüldü. İlk karar Ak partiyle “ortak hareket etme” şeklindeydi. DEM uygun adaylarla ve tüm Türkiye’de seçimlere girecek, kayyum atanmayacak, KCK soruşturmaları hızlandırılacak, içerideki siyasiler serbest bırakılacak, açılan soruşturmalar kapatılacaktı. İstanbul’da yüzde 10-11 oy alan DEM partisi,belediye başkanlığının Ak partiye geçmesini sağlayacaktı, Seçim sonrasında meclis ittifakının yolu açılacaktı.
DEM partisinde üç farklı güç vardır. Birincisi daha demokrat olan “eski damar”, ikincisi “sol-sosyalist” grup, üçüncüsü ise kamuoyunun pek bilmediği, parti içerisinde sayısı az ama etkinliği fazla olan yukarıda yazdığımız “yeni derinciler”. Üçüncü gruptakiler parti içerisinde kendilerini “sol-sosyalist” olarak gösterip “yeni derinciler” ile hareket eden az sayıdaki kişiden oluşmaktadır.
CHP'nin Rolü: Ak parti-DEM parti yakınlaşması “yeni derin yapının” tasfiye sürecinin başlaması anlamına geliyordu.DEM parti seçmeni hem milletvekili dokunulmazlıklarının kaldırılmasına “anayasaya aykırı ama evet” diyen, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Zafer partisiyle gizli antlaşma yapan CHP’den ruhen ayrılmıştı. Bu nedenle de CHP’den uzaklaşan DEM seçmenine Ak partiyle yeni bir çözüm sürecini anlatmak kolaydı, yeni ittifak önünde önemli bir engel yok gibiydi.
Bu ittifakın kendi sonları olacağını bilen “yeni derin yapı” DEM-Ak parti ittifakını bozmak için ilk önce DEM tabanının tepkisini çeken CHP yönetimi değiştirerek işe koyuldu. Son günlere kadar tek adayla gidileceği düşünülen CHP kongresine “derin yapının” CHP içerisindeki adamları tarafından operasyonla kongrede yönetim değiştirildi. Yeni CHP yönetiminin Kürtlere yönelik sıcak mesajları DEM seçmenlerini yeniden CHP’ye sıcak bakmaya yöneltti.
DEM partisi içerisindeki “yeni deri yapının” ekibi aracılığıyla başta Diyarbakır olmak üzere birçok bölgedeki yerel seçim sürecine müdahale ederek ön seçimler kendi adayları seçilinceye kadar iptal edildi. DEM partisinin Diyarbakır büyükşehir belediye başkan adayı ön seçimlerde birinci olan Garip Kandemir “Karanlık odaklar beni hedef aldı” diyerek adaylıktan çekildi. İddialara göre “karanlık odaklar” DEM içerisindeki bu “yeni derin yapı”lardı.
Seçim Sonuçlarının Etkisi ve Parti İçi Dinamikler:DEM İstanbul’da yüzde 11-13 arasındaki oy alabilecek Başak Demirtaş’ın yerine, anketlere göre yüzde 3-4 oy alabilecek Meral Danış’ı aday göstererek bir anlamda Ak partiyle oluşabilecek yeni bir ittifakı, yeni bir çözüm sürecini böylelikle rafa kaldırmış oldu. Dem içerisindeki “eski damarcılar” Leyla Zana, Ahmet Türk, Selahattin Demirtaş’ın açıklamaları İstanbul seçmeni üzerinde ne derece etkili olacağı bilinmez ancak, İstanbul’u almanın ölüm-kalım meselesi haline getiren Ak parti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın vereceği yeni mesajlar, Dem partili seçmende güven yaratırsa İstanbul’u Murat Kurum alabilir, güven yaratmazsa iş zora girer. DEM’in İstanbul’da alacağı yüzde 3-4 oy, Türkiye genelinde alacağı oy oranını etkileyeceği için, seçim sonrasında parti içerisinde bir hesaplaşma, belki de bölünmeye neden olabilir.
Bu senaryo, Türkiye'deki siyasi dinamiklerin karmaşıklığını ve farklı aktörler arasındaki ilişkilerin karmaşıklığını yansıtıyor olabilir. Ancak, senaryonun gerçeklik payı hakkında kesin bir yargıda bulunmak için sonuçları görmek gerekir. Ayrıca, bu tür karmaşık senaryoların genellikle birçok değişkenin etkileşimine dayandığı unutulmamalıdır.