2017-2018 Eğitim ve öğretim yılı bugün itibariyle girmiş bulunuyoruz. Eğitim hayatına ilk kez adım atan yavrularımızın yanı sıra, hayallerine ulaşmaya ramak kalmış öğrenciler ve eğitimin son yılında mesleki kariyerini elde edecek talebeler için start verildi. Yalnız şunu biliyoruz ki eğitim uzun soluklu ve sabır isteyen bir yol…
Bu yol da en büyük görev de kıymetli öğretmenlerimize düşüyor.
Öğretmen deyice de aklımıza ilk idealist öğretmenler geliyor.
Peki, idealist öğretmen nasıl olmalı?
Öğretmen olmak en başta kalbe dokunmaktır.
Öğretmen bilgiyi aktarandır. Daha da önemlisi emek verendir. Çocuğun eğitiminde büyük görev öğretmenindir.
Biliyorum kıymetli öğretmenlerimiz, görevleriniz ağır ve yorucu...
Ama şunu da bilmenizi istiyorum ki sizler, eğitim ordusunun bireyleri ve neferlerisiniz.
İlim ve bilim cehaletin karanlığından kurtulmamız için vardır.
Bu sebeple eğitim kadroları olarak sizler, cehaletle mücadele ederken tüm zorluklara göğüs germek zorundasınız.
Öğrencilerinize, iyi bir insan nasıl olmalı? Küçükler büyüklere nasıl davranmalı? Çevremizi nasıl korumalı? Okula gelip giderken ve okuldayken nelere dikkat edilmeli? Okul kurallarına ve kılık kıyafet düzenine uymaları? Kendilerini ve sağlıklarına nasıl koruyacağını? Verilen görevi, ödevi zamanında yapmayı? Düzenli ve disiplinli çalışmayı? Sorumluluklarını yerine getirmeyi? Kendilerinin ve başkalarının hukukuna riayet etmesi gerektiğini? Gelecek nesillerimize öğretmekte siz değerli öğretmenlerimizin görevi…
Bu farkında lığı oluşturabilmek için öncelikle sabır gerekir.
Disiplin eğitimde önemlidir. Yalnız sabırdan yoksun bir disiplin anlayışı, menzile varmayan ok gibidir.
Disiplin teorik olarak kızgınlık sertlik ve şiddet içermez.
Disiplin kararlılık, düzen ve belirlenmiş kuralları işaret eder.
Kişiyi kontrol etmeye çalışmak yerine, yapabilecekleri konusunda yol göstermektir.
Disiplin çocuğu yetişkinliği hazırlamaktır.
Doğru ile yanlışı, iyi ile kötüyü ayırmak, kendini kontrol edebilme, insan ilişkilerinde sınır koyabilme, iyi ve yardımsever olabilmek gibi temel duygularımızı güçlendirmektir.
Bu minval üzere,
Kıymetli Öğretmenlerim şunu bilmenizi isterim ki bu kutsal görevi icra ederken akademik başarınız, tecrübeniz hatta hitabetinizin güçlü ve etkileyici olması yetmez. Ortaya Yüreğinizi de koymamız gerekir. Emek, alın teri, fedakârlık, hoşgörü en önemlisi sabırlı olmanız gerekir.
Bizzat bunlar da kendiniz örnek olunuz ki, öğrencileriniz de sizi rol ve model alabilsinler.
Öğrenciye ilminizi aktarırken, Öğrenciyi ahlaki boyutta tedavi etmeniz de gerekir.
Düşünün ki;
Halkımızın varsa cehaleti, kötü ahlaklı oluşu, bunların hepsi bizim utancımız ve suçumuzdur.
Bu yüzden görev şuuru ve görev bilinci şarttır.
Şunu da belirtmek istiyorum ki, her meslekte olduğu gibi öğretmenlik mesleğinde de mesleklerine yabancı öğretmenlerimiz vardır.
Modaya uygun elbise-gömlek giymek, derse girip çıkmak ve öğrenciden saygı görmek olarak algılanırsa, bu düşüncede olan öğretmenlerimiz insanları eğitmek olan, asli görevlerinden uzaklaşmış olacaktır.
Bu da sadece bir neslin, bir milletin değil, bir medeniyetin de yıkımı demektir. Nitekim tarihimiz de bir avuç aydın geçinen insanlar, koca medeniyetimizin yıkımına sebep olmuştur. Ülke ve millet olarak bu hazin sonlara maruz kalmamak için,
Sizler bu milletin aydınları olarak, bu kutsal görevin bilincinde olmanızı arzu ediyorum.
Nitekim aydın kesim halkın beyni konumundadır.
Bizler bu milletin fertleri olarak yozlaşmış, kendine olan güveni kaybetmiş, yılmış, bezmiş, asli misyonundan uzaklaşmış eğitimcileri alanın da üzülerek söylüyorum ki bir birey ve anne olarak görmek istemiyoruz.
Siz Kıymetli öğretmenlerimizin de bu perspektiften bakmanızı ve çalışmalarımızın da, buna yönelik olmasını arzu ediyoruz.
Yine siz Eğitimcilerimizin,
Milli düşünce geliştirmeye,
Milli ruhu uyandırmaya,
Milli iradeyi güçlendirme çabası içinde olmasını bekliyoruz.
Dürüst, doğru ve çalışkan olunuz. Nitekim çalışkanlık sadece kendine verilen görevi yapmak değildir.
İnsanın kendi çalışma kapasitesini tam kullanmasıdır.
İşte sizlerden kabiliyetlerinizi, azim dolu bir çalışma kapasitesiyle desteklemenizi bekliyoruz.
Hangi makamda, hangi mevkide olursak olalım, Nihayet varacağınız yer bir mezar, beklenen sonda adımızın mevta olacağıdır.
Dostoyevski’nin yeraltı notlarında:
“Bugünden ileri değil, Mezarın altından geriye baktım, acaba doğru mu yaptım geriye miras olarak ne bıraktım? ” sözlerinden.
Öğretmenler olarak sizler toplumumuz için; “Nasıl bir gençlik istiyor? Nasıl bir gençlik yetiştiriyor?
Nasıl bir gençliği miras bırakıyorsunuz diye düşünmelisiniz ve yine
Bu mesleği yerine getiren siz değerli öğretmenlerimizden arzu ve isteğimiz, görevlerinizi en iyi şekilde yerine getirmenizdir.
Unutmayın ki bu meslek hakkıyla yapıldığı zaman kutsal bir meslektir.
Saygılarımla…
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
Dilek Çiftçi
Değerli Öğretmenlerimize…
2017-2018 Eğitim ve öğretim yılı bugün itibariyle girmiş bulunuyoruz. Eğitim hayatına ilk kez adım atan yavrularımızın yanı sıra, hayallerine ulaşmaya ramak kalmış öğrenciler ve eğitimin son yılında mesleki kariyerini elde edecek talebeler için start verildi. Yalnız şunu biliyoruz ki eğitim uzun soluklu ve sabır isteyen bir yol…
Bu yol da en büyük görev de kıymetli öğretmenlerimize düşüyor.
Öğretmen deyice de aklımıza ilk idealist öğretmenler geliyor.
Peki, idealist öğretmen nasıl olmalı?
Öğretmen olmak en başta kalbe dokunmaktır.
Öğretmen bilgiyi aktarandır. Daha da önemlisi emek verendir. Çocuğun eğitiminde büyük görev öğretmenindir.
Biliyorum kıymetli öğretmenlerimiz, görevleriniz ağır ve yorucu...
Ama şunu da bilmenizi istiyorum ki sizler, eğitim ordusunun bireyleri ve neferlerisiniz.
İlim ve bilim cehaletin karanlığından kurtulmamız için vardır.
Bu sebeple eğitim kadroları olarak sizler, cehaletle mücadele ederken tüm zorluklara göğüs germek zorundasınız.
Öğrencilerinize, iyi bir insan nasıl olmalı? Küçükler büyüklere nasıl davranmalı? Çevremizi nasıl korumalı? Okula gelip giderken ve okuldayken nelere dikkat edilmeli? Okul kurallarına ve kılık kıyafet düzenine uymaları? Kendilerini ve sağlıklarına nasıl koruyacağını? Verilen görevi, ödevi zamanında yapmayı? Düzenli ve disiplinli çalışmayı? Sorumluluklarını yerine getirmeyi? Kendilerinin ve başkalarının hukukuna riayet etmesi gerektiğini? Gelecek nesillerimize öğretmekte siz değerli öğretmenlerimizin görevi…
Bu farkında lığı oluşturabilmek için öncelikle sabır gerekir.
Disiplin eğitimde önemlidir. Yalnız sabırdan yoksun bir disiplin anlayışı, menzile varmayan ok gibidir.
Disiplin teorik olarak kızgınlık sertlik ve şiddet içermez.
Disiplin kararlılık, düzen ve belirlenmiş kuralları işaret eder.
Kişiyi kontrol etmeye çalışmak yerine, yapabilecekleri konusunda yol göstermektir.
Disiplin çocuğu yetişkinliği hazırlamaktır.
Doğru ile yanlışı, iyi ile kötüyü ayırmak, kendini kontrol edebilme, insan ilişkilerinde sınır koyabilme, iyi ve yardımsever olabilmek gibi temel duygularımızı güçlendirmektir.
Bu minval üzere,
Kıymetli Öğretmenlerim şunu bilmenizi isterim ki bu kutsal görevi icra ederken akademik başarınız, tecrübeniz hatta hitabetinizin güçlü ve etkileyici olması yetmez. Ortaya Yüreğinizi de koymamız gerekir. Emek, alın teri, fedakârlık, hoşgörü en önemlisi sabırlı olmanız gerekir.
Bizzat bunlar da kendiniz örnek olunuz ki, öğrencileriniz de sizi rol ve model alabilsinler.
Öğrenciye ilminizi aktarırken, Öğrenciyi ahlaki boyutta tedavi etmeniz de gerekir.
Düşünün ki;
Halkımızın varsa cehaleti, kötü ahlaklı oluşu, bunların hepsi bizim utancımız ve suçumuzdur.
Bu yüzden görev şuuru ve görev bilinci şarttır.
Şunu da belirtmek istiyorum ki, her meslekte olduğu gibi öğretmenlik mesleğinde de mesleklerine yabancı öğretmenlerimiz vardır.
Modaya uygun elbise-gömlek giymek, derse girip çıkmak ve öğrenciden saygı görmek olarak algılanırsa, bu düşüncede olan öğretmenlerimiz insanları eğitmek olan, asli görevlerinden uzaklaşmış olacaktır.
Bu da sadece bir neslin, bir milletin değil, bir medeniyetin de yıkımı demektir. Nitekim tarihimiz de bir avuç aydın geçinen insanlar, koca medeniyetimizin yıkımına sebep olmuştur. Ülke ve millet olarak bu hazin sonlara maruz kalmamak için,
Sizler bu milletin aydınları olarak, bu kutsal görevin bilincinde olmanızı arzu ediyorum.
Nitekim aydın kesim halkın beyni konumundadır.
Bizler bu milletin fertleri olarak yozlaşmış, kendine olan güveni kaybetmiş, yılmış, bezmiş, asli misyonundan uzaklaşmış eğitimcileri alanın da üzülerek söylüyorum ki bir birey ve anne olarak görmek istemiyoruz.
Siz Kıymetli öğretmenlerimizin de bu perspektiften bakmanızı ve çalışmalarımızın da, buna yönelik olmasını arzu ediyoruz.
Yine siz Eğitimcilerimizin,
Milli düşünce geliştirmeye,
Milli ruhu uyandırmaya,
Milli iradeyi güçlendirme çabası içinde olmasını bekliyoruz.
Dürüst, doğru ve çalışkan olunuz. Nitekim çalışkanlık sadece kendine verilen görevi yapmak değildir.
İnsanın kendi çalışma kapasitesini tam kullanmasıdır.
İşte sizlerden kabiliyetlerinizi, azim dolu bir çalışma kapasitesiyle desteklemenizi bekliyoruz.
Hangi makamda, hangi mevkide olursak olalım, Nihayet varacağınız yer bir mezar, beklenen sonda adımızın mevta olacağıdır.
Dostoyevski’nin yeraltı notlarında:
“Bugünden ileri değil, Mezarın altından geriye baktım, acaba doğru mu yaptım geriye miras olarak ne bıraktım? ” sözlerinden.
Öğretmenler olarak sizler toplumumuz için; “Nasıl bir gençlik istiyor? Nasıl bir gençlik yetiştiriyor?
Nasıl bir gençliği miras bırakıyorsunuz diye düşünmelisiniz ve yine
Bu mesleği yerine getiren siz değerli öğretmenlerimizden arzu ve isteğimiz, görevlerinizi en iyi şekilde yerine getirmenizdir.
Unutmayın ki bu meslek hakkıyla yapıldığı zaman kutsal bir meslektir.
Saygılarımla…