TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Uygulamalarımız appstore googleplay
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Biz bir ülkeyiz, adımız Türkiye...

Yazının Giriş Tarihi:
Yazının Güncellenme Tarihi: 13.10.2024 05:30

Avrupa, Hollanda krizini çözmek için yeni arayışlara başlayacak... Bu arayışlarından biri geleneksel AB üyeliği koşul dayatması olabilir, dikkat edelim, ne tür koşul olursa olsun Türkiye tarafından kabul edilmemelidir.

2017 yılında dünyada huzurlu bir dönem olmayı beklerken birden Avrupa'nın içinde yaşadığı istikrarsız durumu daha da istikrarsız yapan ırkçı tutumları, başta Türkiye olmak üzere çok sayıda ülkenin ekonomik ve sosyal yaşamını rahatsız etmiştir.

Türkiye AB ilişkileri uzun süredir iyi gitmiyordu. İlişkinin geçmişinde hiç iyi olan bir dönem görülmedi. 1990 yılında ki AB üyelik başvurusu reddedildiği vakit Türkiye bu süreçten uzaklaşarak farklı coğrafyalarda bir ekonomik ve sosyal birlik arayışlarına başlayacaktı, ancak Türkiye AB üyelik talebinin reddedilmesinden sonra bunu yapmadı ve ısrarla AB üyeliği için verilen bir takım ödevleri yaptı.

Bu ödevlerin başında insan hakları ve yargılamanın adil işleyişi yönünde oldu. Oysa bu gün daha net anlıyoruz ki, AB bizzat kendi üyeleri ile insan hakları alanında Türkiye'den ilerde değil, adalet konusunda da Türkiye'de ileri olmadığı görülmektedir.

İnsan hakları ve adaleti açısından eleştirdiği bir ülkenin bakanlarını kendi ülkelerine girmeye izin vermeyecek kadar gayri insani uygulamaları hayata geçiren AB, daha ileri giderek Türkiye'nin demokratik seçimlerinde seçimle iş başına gelen Cumhurbaşkanına açıkça meydan okuyarak bazı AB ülkelerine alınmayacağı yönünde küstahça ve gayri siyasi üslupla yaklaşmaları kadar yeryüzünde izine rastlanmayan bir korkaklık, bir ırkçılık, bir kin ve nefret söylemi içine girilmiştir.

Türkiye bu süreçten sonra çok iyi bir analiz yapmalıdır. Coğrafi konumu ve stratejik durumu itibarı ile önem arz ederken bölgesel politikalarını çok zekice üretmelidir.

AB üyeliği hayalini sonlandırmalıdır. AB ile ekonomik sosyal ilişkileri dondurmadan devam etmelidir. AB coğrafyasında yaşayan milyonlarca vatandaşımızın ekonomik sosyal ve siyasal haklarının korunması amaçlı politikaları takip etmelidir.

Coğrafyamıza yönelik risklerin arkasında direk olmasa da dolaylı olarak tehdit oluşturan her AB üyesi ülke ile mutlaka kesin bir dille karşılık verilmelidir.

Türkiye bir Afrika ülkesi değildir. Türkiye bölgede ve dünyada güçlü bir ülkedir. Bu duruşu ile milyonlarca Suriyeli vatandaşı barındırmaktadır. Bu durum AB'nin not defterinde her zaman taze tutulmaktadır.

AB'nin Türkiye korkuları var, en büyük korkuları 15 Temmuz günü hainlere karşı verilen mücadelede sergilenen birlik ve bütünlük ruhudur, bu ruhun bir benzerinin AB 'da olma ihtimaline karşı alına tedbirler bir çaresizliğin sesinden başka bir şey değildir.

 

Türkiye vatandaşlarının AB verdiği başarılı çalışmalar ve ülkelerine bağlılıkları AB’yi çok tedirgin etmektedir.

AB bazı ülkeleri ile 15 Temmuz darbesine destek verdikleri için başına geleceklerden korkuyorlar. Bu korkuları her geçen gün daha artıyor.

Hollanda bu sonuçlardan biri.

AB coğrafyasından Türkiye'ye yönelik tehditler deşifre olmuştur. Bu durum bazı işbirlikçi ülkeleri tedirgin etmeye devam edecektir.

Demokrasi adına verilen mücadelede bir gece 240 vatandaşın ağır silahlarla şehit edilmesini Adalet Divanı’nda yargılamayı ihmal eden sözde hukukçular ile BM gündemine almaya gerek görmeyen sözde ırkçı parlamenterler, bu gün Türkiye'ye hukuk ve politika aklı vermek istemeleri ne kadar acemice ve ne kadar sıradan bir yaklaşım...

Akıl veren AB ülkeleri kendi akılları varsa eğer kendi coğrafyalarından meydana gelen hukuksuz eylemleri ve ırkçı faşizan tutumları insan hakları ihlallerini durdurmaları gerekiyor...

Biz bu durumda bir nebze olsun Orta çağ karanlığına ger dönüş yapan AB ve ülkelerine inanırız.

Aksi halde, AB dünya tarihinde 21 yüzyılda Orta çağ karanlığına ait uygulamaları ile kısa bir süre sonra kendi vatandaşları tarafından da tepki alacaktır.

Ülkemi yöneten yöneticilerimizin bu yazımda yer alan bazı noktalara hassasiyetle yaklaşmaları bize güç veriyor.

Her zaman bir aydın olarak Orta çağ uygulamalarına karşı çıkarken mutlaka kendimce bir çözüm bulmanın aydınlığını da yaşadım.

Yeni bir Türkiye doğuyor, AB zihniyetine karşı.

Bu Türkiye milleti ile güçlü, birlik ve beraberlik ruhu ile doğuyor.

Yetişen gençlerimiz dünyada meydana gelen gelişmeleri idrak edecek

kadar cesaretli ve kararlıdır.

Bir referandum sürecine, bir demokratik söz hakkı ile kendini ifade etmeye çalışan Türkiye vatandaşlarına zarar vermeye çalışan ırkçıların beklediği sonuçları da kendilerine sunmayacağız...

Bizler bir ülkeyiz, bir ulusuz, adımız Türkiye'dir..

Bu dünya siyasetinde, ekonomisinde, bölgesel kararlarda Türkiye hep söz sahibi olacaktır..

Kimsenin bir kuşkusu olmasın...

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
google-site-verification=17JdBYTmCkOQ47__lWfiskKil_Sy4SbKNeDzgk4fPXs
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.