Çok önemsediğim bir anımı size anlatmak istiyorum.
Bir kaç yıl önceydi; Honda firmasının daveti ile Japonya'ya Honda fabrikalarını gezmeye gitmiştik.
Fabrikaları ve önemli turistik yerleri gezdikten sonra bize bir brifing verildi. Rutin prosedürlerden sonra, Honda'nın ortaklarından birisi, başından geçen bir olayı şöyle anlattı, ‘Japon sanayisinin bu düzeye gelmesinde Japon işçisinin çok büyük rolü var.’ Dedi ve ekledi.
-Ben genç bir iş adamıydım gezmeyi ve eğlenmeyi seviyordum.
İşime gereken önemi vermiyordum.
Bir gün fabrikaya uğradığım da işçilerim beni fabrikamın kapısında durdurdu.
‘Bu fabrika senin olabilir ama biz de buranın çalışanları olarak maaşımızı buradan alıyor, çoluk çocuğumuzu buradan aldığımız parayla besliyoruz.
Bu fabrika batarsa biz de işimizi kaybetmiş oluruz.
Biz işimizi kaybetmek istemediğimiz gibi bu fabrikanın daha yükseklere çıkabilmesi için geceli gündüzlü çalışıyoruz.
Gerekirse bedava fazla mesai yapar bu fabrikanın ayakta kalabilmesi için gecemizi gündüzümüze katarız.
Fabrikanın daha iyi bir düzeye gelmesini sağlarız ama idareci olarak seninde görevlerini yerine getirmeni istiyoruz. Aksi taktirde bu fabrikayı size karşı korumak zorunda kalırız...’
Bir de Türkiye'ye bakalım:
İşçi ve işveren iki düşman kardeş...
Bir işçi hasbel kader işten çıkacak olsa hemen avukata koşar.
‘Patron hakkımı vermedi fazla çalıştırdı, mesai ücretimi vermedi, yıllık izinlerimi vermedi, bayramlarda beni çalıştırdı.
Ben patrondan şikâyetçiyim diyerek avukata müracaat eder.’
Patron ne kadar da haklı olursa olsun mahkeme nezdinde haksızdır.
Çünkü yasalarımız buna izin veriyor.
Bu yüzden işverenler iş kurmaktan çekiniyorlar. Çünkü her işveren ortalama 20-25 işçi ile mahkemelik durumdadır.
Bu yasayla hiç bir zaman işçi-işveren arası düzelmez.
Bu yasanın acilen değişmesi lazım. Sigorta primlerinde olduğu gibi kıdem tazminatında da devlet parayı işverenden peşin almalı ve bunu işçi ayrıldığı zaman devlet muhatap olup ödemelidir.
Aksi taktirde bütün işverenler veya para sahipleri arsa alıp arsa satacak kimse işçi çalıştırmayacaktır.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
Selehattin Canbeyli
BİR ANI
Çok önemsediğim bir anımı size anlatmak istiyorum.
Bir kaç yıl önceydi; Honda firmasının daveti ile Japonya'ya Honda fabrikalarını gezmeye gitmiştik.
Fabrikaları ve önemli turistik yerleri gezdikten sonra bize bir brifing verildi. Rutin prosedürlerden sonra, Honda'nın ortaklarından birisi, başından geçen bir olayı şöyle anlattı, ‘Japon sanayisinin bu düzeye gelmesinde Japon işçisinin çok büyük rolü var.’ Dedi ve ekledi.
-Ben genç bir iş adamıydım gezmeyi ve eğlenmeyi seviyordum.
İşime gereken önemi vermiyordum.
Bir gün fabrikaya uğradığım da işçilerim beni fabrikamın kapısında durdurdu.
‘Bu fabrika senin olabilir ama biz de buranın çalışanları olarak maaşımızı buradan alıyor, çoluk çocuğumuzu buradan aldığımız parayla besliyoruz.
Bu fabrika batarsa biz de işimizi kaybetmiş oluruz.
Biz işimizi kaybetmek istemediğimiz gibi bu fabrikanın daha yükseklere çıkabilmesi için geceli gündüzlü çalışıyoruz.
Gerekirse bedava fazla mesai yapar bu fabrikanın ayakta kalabilmesi için gecemizi gündüzümüze katarız.
Fabrikanın daha iyi bir düzeye gelmesini sağlarız ama idareci olarak seninde görevlerini yerine getirmeni istiyoruz. Aksi taktirde bu fabrikayı size karşı korumak zorunda kalırız...’
Bir de Türkiye'ye bakalım:
İşçi ve işveren iki düşman kardeş...
Bir işçi hasbel kader işten çıkacak olsa hemen avukata koşar.
‘Patron hakkımı vermedi fazla çalıştırdı, mesai ücretimi vermedi, yıllık izinlerimi vermedi, bayramlarda beni çalıştırdı.
Ben patrondan şikâyetçiyim diyerek avukata müracaat eder.’
Patron ne kadar da haklı olursa olsun mahkeme nezdinde haksızdır.
Çünkü yasalarımız buna izin veriyor.
Bu yüzden işverenler iş kurmaktan çekiniyorlar. Çünkü her işveren ortalama 20-25 işçi ile mahkemelik durumdadır.
Bu yasayla hiç bir zaman işçi-işveren arası düzelmez.
Bu yasanın acilen değişmesi lazım. Sigorta primlerinde olduğu gibi kıdem tazminatında da devlet parayı işverenden peşin almalı ve bunu işçi ayrıldığı zaman devlet muhatap olup ödemelidir.
Aksi taktirde bütün işverenler veya para sahipleri arsa alıp arsa satacak kimse işçi çalıştırmayacaktır.