Belediyelerde 'Halka Hizmet Hakka Hizmet' Anlayışı Esas Alınmalı
Yazının Giriş Tarihi:
Yazının Güncellenme Tarihi: 11.10.2024 12:00
İnsan ve şehir ilişkisi birbirinden ayrılmaz kavramlardır. İnsanların bitmez tükenmez hırs ve ihtirasları şehirleri yaşanılmaz hale getiriyor.
Modern dünyanın bunca insan hakları, bunca demokrasi ve bunca özgürlük söylemine rağmen kent hakları ve kent sorunları konusunda da notu oldukça kırık ve bir o kadar da kötü.
Gündelik hayatında ve ibadetlerinde dindar bir görüntü veren kent sakinleri işinde, ticaretinde, siyasetinde, yönetiminde hep seküler yönelimler içinde oldular. Modern kent denilen olgu bir değirmendir. İçine aldığı her şeyi öğütüyor, değiştiriyor, başkalaştırıyor.
İnsanoğlu modern zamanlarda ele geçirdiği konforu muhafaza etmek uğruna etrafına bir çelik kafes örerek kendilerine yeni bir statü kazandırıp insanlardan kopar hale geliyor. Oysa şehir denince akla 'medeniyet' gelir ve bütün medeniyetlerde şehirlerde var olmuştur. Medeniyet aynı zamanda din ile de ilintilidir. Dinin temelinde ve devletin inşasında da medeniyet önem arz eder.
Medeniyet, Müslüman toplumda sokakta işsiz,
Aç ve evsiz adam bırakmamaktır. Hz.Ebubekirin Halife olduğu dönemde toplumda fakirlik içerisinde onca adam var diyerek ikinci bir elbiseyi giymekten imtina ettiği biliniyor.
Şüphesiz ki ülkeyi yönetenler ve özellikle yerel yöneticiler bu durumu yani Hz.Ebubekirin yaşantısını kendilerine örnek almaları gerekir.
Çünkü seçilmek için din ve adalet vurgusunu öne çıkaranlar maalesef daha sonra iktidar olunca tam tersi hareket içerisine girerek söylemleri ile çelişir hale geliyorlar.
Mesele Hz. Ebu Bekir’in davranışı gibi davranabilmek ve Hz. Ömer gibi adil olabilmek!
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın son aylarda Hz. Ömer'den bahsetmesi ve tüm yöneticileri yani adli, idari, siyasi, yerel yönetimlerin yöneticilerini Ömer gibi adil olmaya çağırması önemli ancak çok geç kalınmış bir öğüdü içeriyor. Olsun geç kalınsa da zararın neresinden dönersek kardır.
İşte bu veçhile ister seçilsin veya atansın fark etmez bir kentin belediye başkanının asli görevi çılgın projelerden çok faydalı ve istihdama yönelik akıllı projeler üretmek olmalıdır.
Yine belediye başkanı kentin mevcut yeşil alanlarını korumakla kalmayıp daha çok yeşil alanları da projelendirerek, halkın hizmetine sunarak kent içerisindeki tarım arazilerini imara açmak yerine o bölgelerdeki yerleri koruma alanı ilan ederek tabiata ve tabiatına uygun işler yapmak mecburiyetindir.
Bir başka hassas konu ise bir bölgeyi imara açmadan önce tanıdık, akraba ve yandaş iş adamlarına haber vermek suretiyle davasını rant haline getirmeden plan ve bütçe görüşmelerini halka açarak, gelir ve gideri halka duyurarak şeffaf belediyecilik örneği sergilemektir.
Bir belediye başkanı göreve seçilir seçilmez ve akabinde de görev süresi dolarken de, hem kendisi ve hem de tüm yakınlarının mal beyanını açıklayarak olası spekülasyonlara meydan bırakmamalı ve Belediyelerin en şaibeli konularının başında gelen 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nun 26. maddesi ve 5393 sayılı Belediye Kanunun 70.maddesine göre özel hukuk hükümlerine tabi ticaret şirketleri kurabilme yetkisi çerçevesinde kurdukları ve kısaca adı 'BİT' olan Belediye İktisadi Teşekkülü kapsamında kurdukları şirketlerin başına kendi yakınlarını ve tanıdıklarını getirmemeli ve hülle yoluyla kurdurdukları taşeron şirketlere ihaleleri aktarmamalıdır.
Bir şehrin belediye başkanı kentleri veya ilçeleri yaşanılır hale getirerek halkı ile iç içe olmalıdır. Ayrıca kendisine oy versin veya vermesin herkesin belediye başkanı olarak gönüllere girmelidir.
Bir şehrin belediye başkanı hizmet Kalitesini ve temel hizmetleri tüm mahallelerde aynı oranda ve aynı zaman diliminde eşit ve adil bir şekilde gerçekleştirmelidir.
Bir şehrin belediye başkanı belediye bütçesinin hizmet ve imkânlarını mahallelerin nüfus yoğunluğuna ve ihtiyaçlarına göre adil bir şekilde dağıtımını sağlamak ve yönetim anlayışında Kamplaşma yerine diyaloğu esas alan ‘’ Barış Ve Huzur ‘’ Siyasetini hâkim kılmak zorundadır.
Bir belediye başkanı yönettiği Kentte/İlçe ‘de yaşayan halkın kültür değerlerini göz önüne alarak yerel Kültürlere saygıyı hâkim kılmak mecburiyetinde olmalıdır.
Türkiye’de ne zaman ki belediye başkanları “Halka hizmet hakka hizmettir” anlayışı ile hareket ederek ve “Rüşvet alan, rüşvet verende melundur” hadisinin ne demek istediğinin bilincine vararak hareket etmesi neticesinde ülke düzelir.
Yine belediye başkanları kentsel dönüşümü rantsal dönüşüme ve ‘yatay mimariyi dikey mimariye çevirerek akçeli işler olarak görmekten vazgeçerse yine Türkiye kazanır.
Ezcümle bir belediye başkanının olmazsa olmazları arasında ‘adalet ve liyakat’ öne çıkarılması gereken ilkeler olmalı ve Kul hakkı, Torpil ve iltimas, İhaleye fesat karıştırma ve rüşvet gibi kötü fiillerden de kaçarak
“Mallarınızı aranızda haksız sebeplerle yemeyin. Kendiniz bilip dururken, insanların mallarından bir kısmını haram yollardan yemeniz için o malları hâkimlere vermeyin.” ayetine hareket etmek zorundadır.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
Şemsettin Kaya
Belediyelerde 'Halka Hizmet Hakka Hizmet' Anlayışı Esas Alınmalı
İnsan ve şehir ilişkisi birbirinden ayrılmaz kavramlardır. İnsanların bitmez tükenmez hırs ve ihtirasları şehirleri yaşanılmaz hale getiriyor.
Modern dünyanın bunca insan hakları, bunca demokrasi ve bunca özgürlük söylemine rağmen kent hakları ve kent sorunları konusunda da notu oldukça kırık ve bir o kadar da kötü.
Gündelik hayatında ve ibadetlerinde dindar bir görüntü veren kent sakinleri işinde, ticaretinde, siyasetinde, yönetiminde hep seküler yönelimler içinde oldular. Modern kent denilen olgu bir değirmendir. İçine aldığı her şeyi öğütüyor, değiştiriyor, başkalaştırıyor.
İnsanoğlu modern zamanlarda ele geçirdiği konforu muhafaza etmek uğruna etrafına bir çelik kafes örerek kendilerine yeni bir statü kazandırıp insanlardan kopar hale geliyor. Oysa şehir denince akla 'medeniyet' gelir ve bütün medeniyetlerde şehirlerde var olmuştur. Medeniyet aynı zamanda din ile de ilintilidir. Dinin temelinde ve devletin inşasında da medeniyet önem arz eder.
Medeniyet, Müslüman toplumda sokakta işsiz,
Aç ve evsiz adam bırakmamaktır. Hz.Ebubekirin Halife olduğu dönemde toplumda fakirlik içerisinde onca adam var diyerek ikinci bir elbiseyi giymekten imtina ettiği biliniyor.
Şüphesiz ki ülkeyi yönetenler ve özellikle yerel yöneticiler bu durumu yani Hz.Ebubekirin yaşantısını kendilerine örnek almaları gerekir.
Çünkü seçilmek için din ve adalet vurgusunu öne çıkaranlar maalesef daha sonra iktidar olunca tam tersi hareket içerisine girerek söylemleri ile çelişir hale geliyorlar.
Mesele Hz. Ebu Bekir’in davranışı gibi davranabilmek ve Hz. Ömer gibi adil olabilmek!
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın son aylarda Hz. Ömer'den bahsetmesi ve tüm yöneticileri yani adli, idari, siyasi, yerel yönetimlerin yöneticilerini Ömer gibi adil olmaya çağırması önemli ancak çok geç kalınmış bir öğüdü içeriyor. Olsun geç kalınsa da zararın neresinden dönersek kardır.
İşte bu veçhile ister seçilsin veya atansın fark etmez bir kentin belediye başkanının asli görevi çılgın projelerden çok faydalı ve istihdama yönelik akıllı projeler üretmek olmalıdır.
Yine belediye başkanı kentin mevcut yeşil alanlarını korumakla kalmayıp daha çok yeşil alanları da projelendirerek, halkın hizmetine sunarak kent içerisindeki tarım arazilerini imara açmak yerine o bölgelerdeki yerleri koruma alanı ilan ederek tabiata ve tabiatına uygun işler yapmak mecburiyetindir.
Bir başka hassas konu ise bir bölgeyi imara açmadan önce tanıdık, akraba ve yandaş iş adamlarına haber vermek suretiyle davasını rant haline getirmeden plan ve bütçe görüşmelerini halka açarak, gelir ve gideri halka duyurarak şeffaf belediyecilik örneği sergilemektir.
Bir belediye başkanı göreve seçilir seçilmez ve akabinde de görev süresi dolarken de, hem kendisi ve hem de tüm yakınlarının mal beyanını açıklayarak olası spekülasyonlara meydan bırakmamalı ve Belediyelerin en şaibeli konularının başında gelen 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nun 26. maddesi ve 5393 sayılı Belediye Kanunun 70.maddesine göre özel hukuk hükümlerine tabi ticaret şirketleri kurabilme yetkisi çerçevesinde kurdukları ve kısaca adı 'BİT' olan Belediye İktisadi Teşekkülü kapsamında kurdukları şirketlerin başına kendi yakınlarını ve tanıdıklarını getirmemeli ve hülle yoluyla kurdurdukları taşeron şirketlere ihaleleri aktarmamalıdır.
Bir şehrin belediye başkanı kentleri veya ilçeleri yaşanılır hale getirerek halkı ile iç içe olmalıdır. Ayrıca kendisine oy versin veya vermesin herkesin belediye başkanı olarak gönüllere girmelidir.
Bir şehrin belediye başkanı hizmet Kalitesini ve temel hizmetleri tüm mahallelerde aynı oranda ve aynı zaman diliminde eşit ve adil bir şekilde gerçekleştirmelidir.
Bir şehrin belediye başkanı belediye bütçesinin hizmet ve imkânlarını mahallelerin nüfus yoğunluğuna ve ihtiyaçlarına göre adil bir şekilde dağıtımını sağlamak ve yönetim anlayışında Kamplaşma yerine diyaloğu esas alan ‘’ Barış Ve Huzur ‘’ Siyasetini hâkim kılmak zorundadır.
Bir belediye başkanı yönettiği Kentte/İlçe ‘de yaşayan halkın kültür değerlerini göz önüne alarak yerel Kültürlere saygıyı hâkim kılmak mecburiyetinde olmalıdır.
Türkiye’de ne zaman ki belediye başkanları “Halka hizmet hakka hizmettir” anlayışı ile hareket ederek ve “Rüşvet alan, rüşvet verende melundur” hadisinin ne demek istediğinin bilincine vararak hareket etmesi neticesinde ülke düzelir.
Yine belediye başkanları kentsel dönüşümü rantsal dönüşüme ve ‘yatay mimariyi dikey mimariye çevirerek akçeli işler olarak görmekten vazgeçerse yine Türkiye kazanır.
Ezcümle bir belediye başkanının olmazsa olmazları arasında ‘adalet ve liyakat’ öne çıkarılması gereken ilkeler olmalı ve Kul hakkı, Torpil ve iltimas, İhaleye fesat karıştırma ve rüşvet gibi kötü fiillerden de kaçarak
“Mallarınızı aranızda haksız sebeplerle yemeyin. Kendiniz bilip dururken, insanların mallarından bir kısmını haram yollardan yemeniz için o malları hâkimlere vermeyin.” ayetine hareket etmek zorundadır.