“6 yaşındaki kızı evlendirdiler” haberini okuyunca bir an soluk alamadığımı hissettim. İddianameyi okumak istedim. Ama midem kaldırmadı.
Bunun ne insanlığa ne İslam’a sığacak bir yanı yok. Hele hele bunun dini bir kisve taşıyan bir cemaat ya da tarikat tarafından yapılması daha vahim. Çünkü süt leke kaldırır ama bu işler leke kaldırmaz. Bunun üzerinden İslam’a, dindarlara saldırmak isteyenlere gün doğmuş olur.
Herkes sussa da dini cemaatlerin bunun üzerine gitmesi gerekir. Herkes sussa da iddialara muhatap olan Hiranur Vakfı’nın bu işin aydınlatılması için çaba göstermesi gerekir. Olay yargıya intikal ettiği için Türk adaletinin bunu aydınlatması gerekiyor.
KARDEŞLERİNİN AÇIKLAMASI
6 yaşında evlendirildiği iddia edilen H.K.G.’nin kardeşlerinin açıklamalarını izleyince kafamda soru işaretleri oluşmaya başladı.
Abisi ve iki kız kardeşi H.K.G.’nin Kuran-ı Kerim’i okumaya geçtiğinde ya da hafızlık merasimi öncesinde kendi ısrarı üzerine gelinlik giyip fotoğraf çektirdiğini anlattılar. Kendileri de gelinlik giymişler. İki kız kardeş o fotoğrafları paylaştılar. Ayrıca bu olayı gündem yapanların siciline bakınca kuşkularım artmaya başladı.
28 ŞUBAT BENZERİ
Çünkü 28 Şubat sürecinde biz bunları çok yaşadık. Fadime Şahin, Müslüm Gündüz olayını unutmadık. Ali Kalkancı manşetleri dün gibi hafızamızda duruyor. 28 Şubat Fadime Şahin üzerinden kurgulandı.
O günler aktif bir gazeteci olan CHP İzmir Milletvekili Tuncay Özkan isimler vererek Müslüm Gündüz-Fadime Şahin olayının FETÖ’cü polisler Recep Güven ile Ali Fuat Yılmazer’in kumpası olduğunu anlattılar.
Bu olay için aynı şeyi söylemiyorum. Ama bunun üzerinden muhafazakâr insanları töhmet altında bırakmaya çalışmayalım. Eğer birileri bunun üzerinden yeni bir Fadime Şahin-Müslüm Gündüz komplosu hazırlıyorsa ortaya çıkaralım.
ADALET BAKANI’NA ÇAĞRI
Ama bu işin aydınlatılması için sonuna kadar çalışalım. Gerçeği ama sadece çıplak gerçeği ortaya çıkarmak için çalışalım. Aile Bakanlığı davaya müdahil oldu. Derya Yanık’ın tavrını destekliyorum. Buradan Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’a çağrıda bulunuyorum. “Sayın Bakan’ım, bu olayın aydınlatılması için gerekirse birkaç savcı daha görevlendirin. Hiçbir şey karanlıkta kalmasın. Hakikat neyse ortaya çıksın. Sorumluları neyse hesabını versin.”
İMAMOĞLU, KILIÇDAROĞLU İLE CUMHURBAŞKANI ADAYLIĞINI KONUŞTU MU
ÇOK önemli bir aşama. Çünkü artık cumhurbaşkanı adayının belirleneceği noktaya doğru gidiyoruz. Ayrıca Ekrem İmamoğlu, İstanbul’dan hareket etmeden önce Kılıçdaroğlu ile bu konuyu konuşacağını söylemiş. O nedenle başbaşa görüşme talep etmiş.
Cumhurbaşkanı adaylığı konusunda iddialı iki isim başbaşa veriyor ve bir karara varıyorlar. Bu siyasetin akışını değiştirecek bir gelişme olur. Düşünsenize, Kılıçdaroğlu “Ekrem, ben cumhurbaşkanı adayı olacağım. Sen bir dönem daha İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na devam et” diyor. O da kabul ediyor. Ya da tam tersi. Ekrem İmamoğlu, “Müsaade ederseniz ben cumhurbaşkanı adayı olacağım. Sizden izin istemeye geldim” diyor. Kılıçdaroğlu, kabul ediyor.
Ya da üçüncü bir şık, Kılıçdaroğlu, Ekrem İmamoğlu’na, “Ben de adayım o zaman, yarışırız” karşılığını veriyor.
Her şıkkı siyasette ayrı kulvar açacak cinsten gelişmeler.
ANKARA’DA GÖRÜŞMEK İSTEMİŞ
Ama bunlar hakkında kesin bir bilgimiz yok. Bu ileride olmayacağı anlamına gelmez. Sadece bu aşamada yok diyorum.
Ama Kılıçdaroğlu-İmamoğlu görüşmesine ilişkin bir şeyi biliyoruz. O da Ekrem İmamoğlu’nun, Kılıçdaroğlu’ndan talebi.
Ekrem İmamoğlu özellikle Ankara’da görüşmek istemiş.
“İstanbul’da etrafı çok kalabalık oluyor. Konuşamıyorum” demiş. Tabii bir de Canan Kaftancıoğlu faktörü var. Kılıçdaroğlu’nun İstanbul’daki temaslarına İstanbul İl Başkanı olarak Kaftancıoğlu eşlik ediyor. Ekrem İmamoğlu, Canan Kaftancıoğlu’nun yanındayken onu şikâyet edemeyeceğine göre, Ankara’da görüşmeyi tercih etmiş. Ayrıca, “Başbaşa görüşmek istiyorum” diye talepte bulunmuş.
İSTANBUL’DA GÖRÜŞMEDİ
Tabii bunda Kılıçdaroğlu’nun İstanbul’da 3 gün kaldığı halde Ekrem İmamoğlu ile görüşmemesinin de payı var. Yoksa Kılıçdaroğlu istese görüşürlerdi. Vizyon toplantısında Canan Kaftancıoğlu’nun elini sıkmaması, Kılıçdaroğlu’nun mesafeli tavrı da Ekrem İmamoğlu açısından bu görüşmeyi gerekli kılmış.
Ekrem İmamoğlu, Kılıçdaroğlu’na mektup yazarak kendisine “Şizofren” dediği iddia edilen Canan Kaftancıoğlu ile yüzleştirilmeyi istemişti. Ama Kılıçdaroğlu ona yanaşmadı. Tam aksine Canan Kaftancıoğlu’na destek veren bir görüntü çizdi.
GÜNDEM KAFTANCIOĞLU
Ankara’daki görüşmede Ekrem İmamoğlu, Canan Kaftancıoğlu ile yaşadığı sorunları anlatmış. Kendisine yakın isimlerin il yönetiminden alındığını, Kaftancıoğlu’nun arkasından hakaret içeren ifadeler kullandığını ve il başkanlığına gittiğinde kendisiyle görüşmemek için binayı terk ettiğini anlatmış.
İsimler vermiş.
İMAMOĞLU’NUN TALEBİ
İmamoğlu’nun, Kaftancıoğlu ile aralarındaki sorunları paylaştıktan sonra bir talebi olmuş mu? Olmuş. Kılıçdaroğlu’ndan Canan Kaftancıoğlu’na yaptırımda bulunulmasını istemiş.
Peki Kılıçdaroğlu bir yaptırımda bulunacak mı? Hayır.
1- Çünkü Canan Kaftancıoğlu, Kılıçdaroğlu’ndan aldığı güçle Ekrem İmamoğlu’yla mücadele ediyor.
2- Mahkemenin siyasi yasak getirmesi nedeniyle Canan Kaftancıoğlu’nun yasal bir statüsü yok.
Ama daha önemlisi Kılıçdaroğlu’nun böyle bir niyeti yok. Çünkü Ekrem İmamoğlu’nu kendisine rakip olarak görüyor. Cumhurbaşkanı adaylığı kesinleşene kadar Ekrem İmamoğlu çölde kavrulsa bir bardak su vermez.
CUMHURBAŞKANI ADAYLIĞI
Ekrem İmamoğlu, İstanbul’dan hareket etmeden önce “Cumhurbaşkanı adaylığı konusunu da görüşmek istiyorum” demiş. Peki görüştü mü? O bilinmiyor.
Çünkü Ekrem İmamoğlu’nun talebi üzerine başbaşa görüşmüşler. Pek ihtimal verilmiyor ama önümüzdeki günlerde cumhurbaşkanlığı işinin görüşülüp görüşülmediği belli olur.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
Abdulkadir SELVİ
‘Bebek gelin’ olayında soru işaretleri
“6 yaşındaki kızı evlendirdiler” haberini okuyunca bir an soluk alamadığımı hissettim. İddianameyi okumak istedim. Ama midem kaldırmadı.
Bunun ne insanlığa ne İslam’a sığacak bir yanı yok. Hele hele bunun dini bir kisve taşıyan bir cemaat ya da tarikat tarafından yapılması daha vahim. Çünkü süt leke kaldırır ama bu işler leke kaldırmaz. Bunun üzerinden İslam’a, dindarlara saldırmak isteyenlere gün doğmuş olur.
Herkes sussa da dini cemaatlerin bunun üzerine gitmesi gerekir. Herkes sussa da iddialara muhatap olan Hiranur Vakfı’nın bu işin aydınlatılması için çaba göstermesi gerekir. Olay yargıya intikal ettiği için Türk adaletinin bunu aydınlatması gerekiyor.
KARDEŞLERİNİN AÇIKLAMASI
6 yaşında evlendirildiği iddia edilen H.K.G.’nin kardeşlerinin açıklamalarını izleyince kafamda soru işaretleri oluşmaya başladı.
Abisi ve iki kız kardeşi H.K.G.’nin Kuran-ı Kerim’i okumaya geçtiğinde ya da hafızlık merasimi öncesinde kendi ısrarı üzerine gelinlik giyip fotoğraf çektirdiğini anlattılar. Kendileri de gelinlik giymişler. İki kız kardeş o fotoğrafları paylaştılar. Ayrıca bu olayı gündem yapanların siciline bakınca kuşkularım artmaya başladı.
28 ŞUBAT BENZERİ
Çünkü 28 Şubat sürecinde biz bunları çok yaşadık. Fadime Şahin, Müslüm Gündüz olayını unutmadık. Ali Kalkancı manşetleri dün gibi hafızamızda duruyor. 28 Şubat Fadime Şahin üzerinden kurgulandı.
O günler aktif bir gazeteci olan CHP İzmir Milletvekili Tuncay Özkan isimler vererek Müslüm Gündüz-Fadime Şahin olayının FETÖ’cü polisler Recep Güven ile Ali Fuat Yılmazer’in kumpası olduğunu anlattılar.
Bu olay için aynı şeyi söylemiyorum. Ama bunun üzerinden muhafazakâr insanları töhmet altında bırakmaya çalışmayalım. Eğer birileri bunun üzerinden yeni bir Fadime Şahin-Müslüm Gündüz komplosu hazırlıyorsa ortaya çıkaralım.
ADALET BAKANI’NA ÇAĞRI
Ama bu işin aydınlatılması için sonuna kadar çalışalım. Gerçeği ama sadece çıplak gerçeği ortaya çıkarmak için çalışalım. Aile Bakanlığı davaya müdahil oldu. Derya Yanık’ın tavrını destekliyorum. Buradan Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’a çağrıda bulunuyorum. “Sayın Bakan’ım, bu olayın aydınlatılması için gerekirse birkaç savcı daha görevlendirin. Hiçbir şey karanlıkta kalmasın. Hakikat neyse ortaya çıksın. Sorumluları neyse hesabını versin.”
İMAMOĞLU, KILIÇDAROĞLU İLE CUMHURBAŞKANI ADAYLIĞINI KONUŞTU MU
ÇOK önemli bir aşama. Çünkü artık cumhurbaşkanı adayının belirleneceği noktaya doğru gidiyoruz. Ayrıca Ekrem İmamoğlu, İstanbul’dan hareket etmeden önce Kılıçdaroğlu ile bu konuyu konuşacağını söylemiş. O nedenle başbaşa görüşme talep etmiş.
Cumhurbaşkanı adaylığı konusunda iddialı iki isim başbaşa veriyor ve bir karara varıyorlar. Bu siyasetin akışını değiştirecek bir gelişme olur. Düşünsenize, Kılıçdaroğlu “Ekrem, ben cumhurbaşkanı adayı olacağım. Sen bir dönem daha İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na devam et” diyor. O da kabul ediyor. Ya da tam tersi. Ekrem İmamoğlu, “Müsaade ederseniz ben cumhurbaşkanı adayı olacağım. Sizden izin istemeye geldim” diyor. Kılıçdaroğlu, kabul ediyor.
Ya da üçüncü bir şık, Kılıçdaroğlu, Ekrem İmamoğlu’na, “Ben de adayım o zaman, yarışırız” karşılığını veriyor.
Her şıkkı siyasette ayrı kulvar açacak cinsten gelişmeler.
ANKARA’DA GÖRÜŞMEK İSTEMİŞ
Ama bunlar hakkında kesin bir bilgimiz yok. Bu ileride olmayacağı anlamına gelmez. Sadece bu aşamada yok diyorum.
Ama Kılıçdaroğlu-İmamoğlu görüşmesine ilişkin bir şeyi biliyoruz. O da Ekrem İmamoğlu’nun, Kılıçdaroğlu’ndan talebi.
Ekrem İmamoğlu özellikle Ankara’da görüşmek istemiş.
“İstanbul’da etrafı çok kalabalık oluyor. Konuşamıyorum” demiş. Tabii bir de Canan Kaftancıoğlu faktörü var. Kılıçdaroğlu’nun İstanbul’daki temaslarına İstanbul İl Başkanı olarak Kaftancıoğlu eşlik ediyor. Ekrem İmamoğlu, Canan Kaftancıoğlu’nun yanındayken onu şikâyet edemeyeceğine göre, Ankara’da görüşmeyi tercih etmiş. Ayrıca, “Başbaşa görüşmek istiyorum” diye talepte bulunmuş.
İSTANBUL’DA GÖRÜŞMEDİ
Tabii bunda Kılıçdaroğlu’nun İstanbul’da 3 gün kaldığı halde Ekrem İmamoğlu ile görüşmemesinin de payı var. Yoksa Kılıçdaroğlu istese görüşürlerdi. Vizyon toplantısında Canan Kaftancıoğlu’nun elini sıkmaması, Kılıçdaroğlu’nun mesafeli tavrı da Ekrem İmamoğlu açısından bu görüşmeyi gerekli kılmış.
Ekrem İmamoğlu, Kılıçdaroğlu’na mektup yazarak kendisine “Şizofren” dediği iddia edilen Canan Kaftancıoğlu ile yüzleştirilmeyi istemişti. Ama Kılıçdaroğlu ona yanaşmadı. Tam aksine Canan Kaftancıoğlu’na destek veren bir görüntü çizdi.
GÜNDEM KAFTANCIOĞLU
Ankara’daki görüşmede Ekrem İmamoğlu, Canan Kaftancıoğlu ile yaşadığı sorunları anlatmış. Kendisine yakın isimlerin il yönetiminden alındığını, Kaftancıoğlu’nun arkasından hakaret içeren ifadeler kullandığını ve il başkanlığına gittiğinde kendisiyle görüşmemek için binayı terk ettiğini anlatmış.
İsimler vermiş.
İMAMOĞLU’NUN TALEBİ
İmamoğlu’nun, Kaftancıoğlu ile aralarındaki sorunları paylaştıktan sonra bir talebi olmuş mu? Olmuş. Kılıçdaroğlu’ndan Canan Kaftancıoğlu’na yaptırımda bulunulmasını istemiş.
Peki Kılıçdaroğlu bir yaptırımda bulunacak mı? Hayır.
1- Çünkü Canan Kaftancıoğlu, Kılıçdaroğlu’ndan aldığı güçle Ekrem İmamoğlu’yla mücadele ediyor.
2- Mahkemenin siyasi yasak getirmesi nedeniyle Canan Kaftancıoğlu’nun yasal bir statüsü yok.
Ama daha önemlisi Kılıçdaroğlu’nun böyle bir niyeti yok. Çünkü Ekrem İmamoğlu’nu kendisine rakip olarak görüyor. Cumhurbaşkanı adaylığı kesinleşene kadar Ekrem İmamoğlu çölde kavrulsa bir bardak su vermez.
CUMHURBAŞKANI ADAYLIĞI
Ekrem İmamoğlu, İstanbul’dan hareket etmeden önce “Cumhurbaşkanı adaylığı konusunu da görüşmek istiyorum” demiş. Peki görüştü mü? O bilinmiyor.
Çünkü Ekrem İmamoğlu’nun talebi üzerine başbaşa görüşmüşler. Pek ihtimal verilmiyor ama önümüzdeki günlerde cumhurbaşkanlığı işinin görüşülüp görüşülmediği belli olur.