TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Uygulamalarımız appstore googleplay
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Barış sürecine atılan nifak tohumları…

Yazının Giriş Tarihi:
Yazının Güncellenme Tarihi: 12.10.2024 08:34

Kürt sorunuyla ilgili çözüm sürecinde barış adına ciddi adımlar atan AKP ve BDP’nin İmralı’da yapılan görüşmelere ilişkin tutanakların basına sızmasıyla araya nifak tohumları atıldı.

 

 Sayın Başbakanın sağduyulu davranması ve barış sürecini baltalayacak söz ve davranışlardan kendisinin ve partisinin uzak durması, sürece verdiği önemi ve barışa olan desteği gözler önüne sermiştir.

 

 “Baldıran zehri içmeye hazırım.”

 

BDP Eş Başkanı: “Tutanakları biz sızdırmadık. ‘Ben baldıran zehri içmeye hazırım’ diyen bir Başbakan’a karşı komplo içinde olmayacağımızı bilmelidir. Sayın Başbakan’ın içi rahat olsun. Bizim cephemizden kendisini, partisini ve süreci zora sokacak komplo vaki ve gayri ahlaki duruşumuz söz konusu olamaz.”  diye ifade ettiği sözleri siyasi Kürt hareketinin çözümü noktasında barış için yakılan tarihi bir meşale niteliğindedir.

 

AKP ve BDP’nin bu kritik dönemeçte barış adına ve Türkiye’nin aydınlık geleceği için bu istikrarlı duruşları yüreklerimize su serperken, Türkiye'nin büyümesini, gelişmesini istemeyenler ve yine Türkiye’nin istikrarlı politikasından, iç barış, huzur ve refaha doğru gidilen yolda atılan adımlardan rahatsız olanlar spekülasyonlarla bir kaos ortamı hazırlamışlardır.

 

 Birlik ve beraberlik içinde sağduyulu davranalım

 

Türkiye’nin gelişimini, kendi rantları için tehlike olarak gören gizli eller ve gizli güç odakları, barış sürecine çomak sokmakla kalmamış, İmralı’ya giden heyetin görüşme tutanaklarını basına sızdırmakla oluşan güven ortamını sarsmış, barış süreci için atılan adımları BDP’nin zaferiymiş gibi lanse ederek oluşan samimiyete gölge düşürmek istemişlerdir. Kısacası yapılan bu sabotajla olumlu ortamı gergin hale getirerek psikolojik bir savaş başlatılmak istenmiştir. Bize düşen bu kaos ortamına bizleri sürüklemeye çalışan zihniyetin kötü emellerine alet olmamak, birlik ve beraberlik içinde sağduyulu davranmaktır.

 

 Muhalefet barış sürecinde de muhalefetlik yaptı.

 

Yalnız bu durum kimlerin işine yaradı derseniz, yangına körükle giden Muhalefet kanadının işine yaradığı kanaatindeyim. AKP hükümetini barış sürecine verdiği destekten dolayı ihanetle suçlamış ve barışa sekte vurucu sözlerle her zaman ki gibi muhalefet iktidara yine muhalefetlik yapmıştır. Muhalefetin bu yaptığı, Türkiye’nin aydınlık geleceğine kurşun sıkmaktır. Köklü bir barış sürecinde çözüm üzerinde yoğunlaşıp “Akan kanlara dur!” Denmesi ve bu sancılı süreci sorunların çözümü ve barışın doğuşuyla karşılamak gerekirken sadece ortamı germek ve bu süreci destek verenler yargılamak ne kadar doğrudur. Oysa muhalefetin iktidarla birlikte bir araya gelerek Kürt sorununu çözecek veya çözüm üretecek siyasi birlik kurması gerekmez miydi?

 

Türkiye'de, vatandaşların tümünü kucaklamayanlar iktidar olamazlar

 

Görüyoruz ki muhalefet temsilcileri sadece kendi oy tabanlarına hitap etmekle yetiniyor. Ne yazıktır ki, ayrım yaparak bağrınıza basmadığınız ve sorunlarına kulak tıkayıp yüz çevirdiğiniz bu halk ,tutumunuzdan dolayı sizi bağrına basmayacaktır. Bunun neticesin de Türkiye’nin sorununu kucaklamayanlar iktidarda da olamayacaktır. Bugün muhalefetteyseniz ve iktidar olamadıysanız bağrınıza basamadığınız halkınızın sizi bağrına basmadığından dolayıdır. Unutmayalım ki Kürt sorunu Türkiye’nin sorunudur. Türkiye’nin sorunu ise sizlerin sorunudur. Doğu ve Güneydoğu’da akan kan da hepimizin kanıdır. Terör ise 45 yıldır bu ülkenin kanayan yarasıdır. Artık buna bir dur deyin.

 

 Ağıt her dilde aynıdır

 

Bizler ağıtlar, ağlayan analar, gözü yaşlı yavrular, yaralı eşler, çilekeş babalar ve birbirine kurşun sıkan kardeşler, toprağa düşen canlar görmek istemiyoruz. Ateş düştüğü yeri yakar. Evladını kaybeden annenin acısını da evladını kaybeden anne anlar. İki anneden, biri oğlunu askerde, diğeri de dağda kaybetse her iki annenin ortak acısı evlat acısıdır. Her ikisi de ağıt yakar. Biri Türkçe, diğeri de Kürtçe. Oysa ağıtın dili yoktur. Her dilde aynıdır ağıt.  Ağıt, yaralı yüreklerden çıkar. Dedik ya ateş düştüğü yeri yakar. Artık hanelerde, gönüllerde ve vatanımızın bir karış toprağın da kardeşkanı akmasın ve annelerin ciğerleri yanmasın.

 

 45 yıldır süre gelen bu kardeş kavgası dileriz Allahın izniyle kesin bir barışla sonuçlansın.

 

Selam ve dua ile…

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
google-site-verification=17JdBYTmCkOQ47__lWfiskKil_Sy4SbKNeDzgk4fPXs
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.