Gazetecilik ahlaklı olmayı gerektirir, erdemli olmayı gerektirir. Hepsinden önemlisi kalemini her ne şartlar altında olursa olsun haktan ve halktan yana kullanır!

Eski adıyla 'Babı Âli'yeni adı ile Gazetecilik jargonunda "Kırk katır mı kırk satır mı" diye bir tabir vardı. Bu tabir gazeteciliğin ne kadar ağır ve vebal isteyen bir meslek olduğunu anlatan bir sözdür.

1800'lü yılların sonunda başlayarak günümüze kadar Türk gazetecilik tarihinde Truva atı ve Provokatörlük görevi üstlenmiş hem sağ ve hem sol cenahta gazeteciler her daim mevcuttu ve olmaya da devam edecektir.

İşin garip olan tarafı sağcı bilinen bazı gazeteciler sol cenahın Truva atı ve maaşlı elemanı idiler sağ cenahta gözüken bazı gazeteciler ise sol cenah hesabına görev yapan paralı Truva atı idi.

Sol ve sağ her iki grupta Truva vazifesi gören bu gazeteciler kendilerine verilen görev çerçevesinde Türkiye'nin yumuşak karnı olan laik- anti laik, Kürt-Türk ve Alevi-Sünni gibi hassas noktalar üzerinde eğitilmiş ve habire yumruğu o bölgelere vurmak için ustalıkla eğitilmişlerdi!

27 Mayıs 1960 ve 12 Eylül 1980 Askeri darbesi ve 28 Şubat Post-modern darbe girişimi ve Madımak olayında BUJİ görevi üstlenen gazetecilerin arkasındaki mahfilleri bu toplum hiçbir zaman bilemedi.

En büyük hobileri masa başında yalan ve infiale yönelik haberleri servis etmek idi. Bugün bazı o dönemin akredite gazetecileri bu tezgâhları kimin nasıl tertiplediklerini itiraf etmek zorunda kalıyorlar!

Sağcı ve Solcu diye bildiğimiz bu Truva atlarının beslendikleri damarda aynı Saiklerdi. ABD- NATO- TELAVİV. 1950'den buyana Ortadoğu ve Türkiye masasında gizli görevli bazı gazetecilere her yıl için Pentagon tarafından hatırı sayılır paraların ayrıldığını ve bu gazetecilerin kimler olduğunu bu mesleğin şerefli duayenleri iyi bilirler. Siz şimdi bu gazetecilerin bir kısmı AKPARTİ içerisinde bir kısmı CHP içerisinde ve diğer partiler içerisinde mevzilenmişler!

Özellikle AK parti içerisinde çok etkin konumdalar ve görünürde Erdoğan'ın yanında görüntüsü oluşturuyorlar! Çünkü Erdoğan 2012'den itibaren akıllı bir politika uygulayarak basının kontrolünü ele aldı ve Erdoğan bunları bir süreliğini de olsa baskıladı. Ancak bu gazeteciler yarın öbür gün iktidarın yavaş yavaş gideceğinin işaretini alır almaz hemen 180 derece tornistan yapacaklar. Bundan kimsenin şüphesiz olmasın.

İktidar olmak, şanlı, şöhretli olmak belki bugün için insana hoş gelebilir ancak siyaset ateşten bir gömlektir. Siyasetçinin kaderinde de karşısına her zaman için bir brütüs çıkar.

Son yıllarda ve son aylarda ve hatta son günlerde provokasyon haberler yapan solcu gözüken Gazeteciler ve bilhassa AK partiye yakın bazı televizyon kanallarında görev yapan bu provokatör gazetecilere herkesten çok Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın dikkat etmesi gerekir. Bunlar "Fair-manlik" görevi üstlenerek puslu havayı bekliyorlar! Bu türden "TRUVATÖRLERE" prim vermemek ve bilmeden trollük yapmamak lazım.

Bu ülke hepimizin ve kullanacağımız dil ve üslup da son derece önemli!

Unutmayalım ki Türkiye tüm katmanlarıyla birlikte güçlü hale gelir!