ABD; Afganistan’ı Taliban’a altın tepsi içinde teslim etti. Taliban, Afganistan’ı ele geçirdi.
Ama henüz Afganistan’da bir yönetim kurulamadı. ABD Başkanı Biden, “Afganistan’da kaos kaçınılmazdı” sözüyle yeni dönemin kodlarını verdi. Tam da Trump’ın “Ortadoğu’yu mahvettik” dediği gibi, ABD nereye girdiyse orayı mahvedip çıktı.
KAOS SÜRÜYOR
Afganistan’da yeni yönetim kurulamadığı sürece kaos derinleşiyor. Ülkede kritik eşik henüz aşılmış değil. Afganistan tam bir bıçak sırtında. Ya hükümet kurulması sağlanacak ya da ülke on yıllarca sürecek yeni bir iç savaşın içine sürüklenecek.
TALİBAN’DAN GELEN SİNYALLER
Taliban geçmişte de Afganistan’ı yönetmişti. Ancak akıllarda kadınlara ve muhaliflere yönelik zulümler nedeniyle karanlık bir tablo bırakmıştı. 20 yıl aradan sonra dünya Taliban’ı izliyor, Taliban da ilk kez dünyayı izliyor. Ama henüz yeni bir Taliban’la mı karşı karşıyayız sorusuna cevap verecek noktada değiliz.
1- Taliban geçmişten farklı olarak geçiş sürecinin şekillendirilmesi için Abdullah Abdullah, Hamit Karzai ve Hikmetyar’dan oluşan bir ekibin devreye girmesini kabul etti.
2- Taliban geçmişte olduğu gibi dünyaya meydan okumak yerine ılımlı yüzünü öne çıkarmayı tercih etti.
3- Ama bu henüz Taliban’ın gerçek yüzünü görmemizi sağlamadı. Taliban’ın nasıl bir yönetim hedeflediği ortaya çıkmadı.
4- ABD başta olmak üzere Batı dünyası, baştan itibaren ılımlı yönünü devam ettirdiği sürece Taliban yönetiminin tanınması yönünde sinyaller veriyor. Rusya ve Çin ise Taliban’a ılımlı yaklaşıyor.
5- Karşılıklı olarak bir test süreci yaşanıyor. Bundan sonraki süreci Taliban’ın uygulamaları ile uluslararası camianın yaklaşımı belirleyecek.
TÜRKİYE’NİN POZİSYONU
6- Türkiye, Taliban gerçeğinin farkında. Afganistan’daki yönetim boşluğunun giderilmesi için çaba gösteriyor. Taliban’ı uluslararası camia ile diyaloğu tercih eden bir yönetim kurması için teşvik ediyor.
7- Afganistan’da yeni hükümetin kuruluşu için yürütülen temaslarda ilerleme sağlandığı yönünde olumlu sinyaller geliyor ancak yeni hükümetin kuruluşunun zaman alacağı ifade ediliyor.
8- Afganistan’da yönetim boşluğunun giderilmesi ve uluslararası camianın tanıyacağı bir hükümet modelinin oluşturulmasını destekleyen Türkiye, yeni Afganistan’ın kurumlarının oluşturulması konusunda da katkı yapmaya hazırlanıyor.
9- Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Putin, Merkel ve Miçotakis ile görüşmelerinde Afganistan göçünün yaşanmaması amacıyla, ülkede yönetim boşluğunun kısa sürede giderilmesi için çaba gösterilmesi gerektiğini savunuyor.
10- Türkiye, Taliban için değil Afganistan için çaba gösteriyor. Afganistan’a hâkim güç olarak Taliban’la diyalog kurmayı tercih ediyor. Ama Taliban’la anılmaktan imtina ediyor. Taliban’ın nereye evrileceğinden emin olmadığı için ihtiyatlı hareket ediyor. Taliban’la anılmamak için aradaki mesafeyi korumaya özen gösteriyor.
İŞTE BENİM DEVLETİM
Afganistan’dan zorlu koşullar altında ülkemize getirilen vatandaşlarımızın, “Devletimin büyüklüğünü bir daha anladım. Devletim beni aldı vatanıma getirdi” diyorlar ya. İçim sızlıyor. Tam da devlet bugünler için lazım diyorum. Devlet odur zaten. Savaşın, kaosun, salgın hastalığın ortasından seni çekip kurtarıp, anavatanına getiriyorsa, o devlet büyük devlettir. Afganistan’dan şu ana kadar 1395 vatandaşımız Türkiye’ye getirildi. Aralarında Almanya, Avusturya, Japonya ve İtalya’nın da bulunduğu 23 ülke ve 9 uluslararası kuruluştan yardım talebi gelmiş. Pandemi sürecinde ise 142 ülkeden 100 bini aşkın vatandaşımız ülkemize getirilmişti.
Ama henüz Afganistan’da bir yönetim kurulamadı. ABD Başkanı Biden, “Afganistan’da kaos kaçınılmazdı” sözüyle yeni dönemin kodlarını verdi. Tam da Trump’ın “Ortadoğu’yu mahvettik” dediği gibi, ABD nereye girdiyse orayı mahvedip çıktı.
KAOS SÜRÜYOR
Afganistan’da yeni yönetim kurulamadığı sürece kaos derinleşiyor. Ülkede kritik eşik henüz aşılmış değil. Afganistan tam bir bıçak sırtında. Ya hükümet kurulması sağlanacak ya da ülke on yıllarca sürecek yeni bir iç savaşın içine sürüklenecek.
TALİBAN’DAN GELEN SİNYALLER
Taliban geçmişte de Afganistan’ı yönetmişti. Ancak akıllarda kadınlara ve muhaliflere yönelik zulümler nedeniyle karanlık bir tablo bırakmıştı. 20 yıl aradan sonra dünya Taliban’ı izliyor, Taliban da ilk kez dünyayı izliyor. Ama henüz yeni bir Taliban’la mı karşı karşıyayız sorusuna cevap verecek noktada değiliz.
1- Taliban geçmişten farklı olarak geçiş sürecinin şekillendirilmesi için Abdullah Abdullah, Hamit Karzai ve Hikmetyar’dan oluşan bir ekibin devreye girmesini kabul etti.
2- Taliban geçmişte olduğu gibi dünyaya meydan okumak yerine ılımlı yüzünü öne çıkarmayı tercih etti.
3- Ama bu henüz Taliban’ın gerçek yüzünü görmemizi sağlamadı. Taliban’ın nasıl bir yönetim hedeflediği ortaya çıkmadı.
4- ABD başta olmak üzere Batı dünyası, baştan itibaren ılımlı yönünü devam ettirdiği sürece Taliban yönetiminin tanınması yönünde sinyaller veriyor. Rusya ve Çin ise Taliban’a ılımlı yaklaşıyor.
5- Karşılıklı olarak bir test süreci yaşanıyor. Bundan sonraki süreci Taliban’ın uygulamaları ile uluslararası camianın yaklaşımı belirleyecek.
TÜRKİYE’NİN POZİSYONU
6- Türkiye, Taliban gerçeğinin farkında. Afganistan’daki yönetim boşluğunun giderilmesi için çaba gösteriyor. Taliban’ı uluslararası camia ile diyaloğu tercih eden bir yönetim kurması için teşvik ediyor.
7- Afganistan’da yeni hükümetin kuruluşu için yürütülen temaslarda ilerleme sağlandığı yönünde olumlu sinyaller geliyor ancak yeni hükümetin kuruluşunun zaman alacağı ifade ediliyor.
8- Afganistan’da yönetim boşluğunun giderilmesi ve uluslararası camianın tanıyacağı bir hükümet modelinin oluşturulmasını destekleyen Türkiye, yeni Afganistan’ın kurumlarının oluşturulması konusunda da katkı yapmaya hazırlanıyor.
9- Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Putin, Merkel ve Miçotakis ile görüşmelerinde Afganistan göçünün yaşanmaması amacıyla, ülkede yönetim boşluğunun kısa sürede giderilmesi için çaba gösterilmesi gerektiğini savunuyor.
10- Türkiye, Taliban için değil Afganistan için çaba gösteriyor. Afganistan’a hâkim güç olarak Taliban’la diyalog kurmayı tercih ediyor. Ama Taliban’la anılmaktan imtina ediyor. Taliban’ın nereye evrileceğinden emin olmadığı için ihtiyatlı hareket ediyor. Taliban’la anılmamak için aradaki mesafeyi korumaya özen gösteriyor.
İŞTE BENİM DEVLETİM
Afganistan’dan zorlu koşullar altında ülkemize getirilen vatandaşlarımızın, “Devletimin büyüklüğünü bir daha anladım. Devletim beni aldı vatanıma getirdi” diyorlar ya. İçim sızlıyor. Tam da devlet bugünler için lazım diyorum. Devlet odur zaten. Savaşın, kaosun, salgın hastalığın ortasından seni çekip kurtarıp, anavatanına getiriyorsa, o devlet büyük devlettir. Afganistan’dan şu ana kadar 1395 vatandaşımız Türkiye’ye getirildi. Aralarında Almanya, Avusturya, Japonya ve İtalya’nın da bulunduğu 23 ülke ve 9 uluslararası kuruluştan yardım talebi gelmiş. Pandemi sürecinde ise 142 ülkeden 100 bini aşkın vatandaşımız ülkemize getirilmişti.
SAHRAA KARİMİ NASIL KURTARILDI?
Ünlü Afgan yönetmen Sahraa Karimi, Taliban’ın Kabil’e girmesi üzerine şehirden kaçarken bir yandan da araç içinde çektiği videoda, dünyaya “Bizi öldürmeye geliyorlar” diye seslenmişti. Karimi’nin, “Taliban şehre girdi ve biz kaçıyoruz. Herkes korkuyor” sözlerinin duyulduğu video dünyayı şoke etmişti. Bir süre hayatından endişe edilen ünlü yönetmen sosyal medya hesabından açıklama yaparak 11 kişiyle birlikte Afganistan’dan çıkarıldıklarını belirterek Türkiye ve Ukrayna’ya teşekkür etmişti.
SAĞDUYU VE KUCAKLAYICI SİYASET
İYİ Parti İstanbul İl başkanı Buğra Kavuncu’ya yapılan saldırıya üzüldüm. Ama saldırgan Sinan Oral’ın kısa sürede yakalanmasına sevindim.
Ama bu kaygılarımı, endişelerimi gidermeye yetmedi. Hatta daha çok arttırdı. İktidar da muhalefet de demokrasinin bir gereği. Hepimiz bu ülkenin evlatlarıyız.
Çok tehlikeli bir kutuplaşmanın içine girdik. Nefret dili düdüklünün altındaki ateşin açılması gibi bu kutuplaşmayı körüklüyor. Bunun tehlikeli bir provasını Altındağ’da Suriyelilerin ev ve işyerlerine yapılan saldırıyla gördük. O yeni bir 6-7 Eylül planlayanların güçlerini test ettiği bir provaydı. Etki ajanlarının fitilini ateşlediği tehlikeli bir provokasyondu.
ORGANİZE YAPILAR
Bunlar hayra alamet şeyler değil. Biz geçmişte bu filmi çok gördük. Ama filmin sonu bizim açımızdan hep felaket oldu.
Bir süredir eski kaos ortamının yeniden yaratılmak istendiğini görüyorum. Bu tür ortamlar her zaman gayri nizami yapılara bekledikleri fırsatı verir. Bu tür iklimlerden her zaman uluslararası istihbarat servisleriyle onların içimizdeki aparatları yararlanır. Geçmişte hep böyle oldu. Şimdi de göz göre göre bir istikamete doğru savrulmak isteniyoruz. Kutuplaşma ve gerginlikleri siyasi saldırılar hatta suikastlar takip etti. Bu süreçlerin sonunda demokratik rejim tehlikeye girdi. Ağır bedeller ödedik, gençlerimizi, geleceğimizi kaybettik. Gerilim ortamını körükleyenlerin bir siyasi hedefi olduğunu gördük. Kutuplaşmayı kaosa çevirip, organize yapıları sahaya sürüp, kardeşi kardeşe kırdırıp, tehlikeli bir oyun oynadılar. Benim kaygım ondan.
Belli ki eski oyunlar yeniden sahnelenmek isteniyor. Bu tuzağa düşmemek, bu oyunları boşa çıkarmak gerekiyor. Bu tür zamanlarda sağduyulu olmak gerekiyor. Kutuplaşmanın körüklendiği dönemlerde kucaklayıcı olmak gerekir.
NEFRET DEĞİL SEVGİ DİLİ
Bizim nefret diline değil, sevgi diline ihtiyacımız var. Mevlana’yı, Yunus Emre’yi, Hacı Bektaş-ı Veli’yi yetiştiren bu topraklarda gönülleri kazanmaya ihtiyacımız var. Bunu bir naiflik olması için söylemiyorum. Milletimizin DNA’sı nefret üzerine değil, muhabbet üzerine kuruludur.
Bu tehlikeli kutuplaşmanın önünü almak için kucaklayıcı bir siyasete, kucaklayıcı liderliğe ihtiyacımız var. Kim kucaklayıcı bir siyaseti tercih eder, kim kucaklayıcı bir dili kullanır; o kazanır.
O nedenle diyorum ki sağduyu ve kucaklaşma bizim yeni kutup yıldızımız gibi olmalı. Bize nefret dili değil gönül dili yol göstermeli.
Netice itibarıyla hepimiz bu ülkenin çocuklarıyız. Başkalarının çocuklarının oyunlarına niye alet olalım.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
Abdulkadir SELVİ
Afganistan’da Taliban yönetimi kuruluyor mu?
ABD; Afganistan’ı Taliban’a altın tepsi içinde teslim etti. Taliban, Afganistan’ı ele geçirdi.
Ama henüz Afganistan’da bir yönetim kurulamadı. ABD Başkanı Biden, “Afganistan’da kaos kaçınılmazdı” sözüyle yeni dönemin kodlarını verdi. Tam da Trump’ın “Ortadoğu’yu mahvettik” dediği gibi, ABD nereye girdiyse orayı mahvedip çıktı.
KAOS SÜRÜYOR
Afganistan’da yeni yönetim kurulamadığı sürece kaos derinleşiyor. Ülkede kritik eşik henüz aşılmış değil. Afganistan tam bir bıçak sırtında. Ya hükümet kurulması sağlanacak ya da ülke on yıllarca sürecek yeni bir iç savaşın içine sürüklenecek.
TALİBAN’DAN GELEN SİNYALLER
Taliban geçmişte de Afganistan’ı yönetmişti. Ancak akıllarda kadınlara ve muhaliflere yönelik zulümler nedeniyle karanlık bir tablo bırakmıştı. 20 yıl aradan sonra dünya Taliban’ı izliyor, Taliban da ilk kez dünyayı izliyor. Ama henüz yeni bir Taliban’la mı karşı karşıyayız sorusuna cevap verecek noktada değiliz.
1- Taliban geçmişten farklı olarak geçiş sürecinin şekillendirilmesi için Abdullah Abdullah, Hamit Karzai ve Hikmetyar’dan oluşan bir ekibin devreye girmesini kabul etti.
2- Taliban geçmişte olduğu gibi dünyaya meydan okumak yerine ılımlı yüzünü öne çıkarmayı tercih etti.
3- Ama bu henüz Taliban’ın gerçek yüzünü görmemizi sağlamadı. Taliban’ın nasıl bir yönetim hedeflediği ortaya çıkmadı.
4- ABD başta olmak üzere Batı dünyası, baştan itibaren ılımlı yönünü devam ettirdiği sürece Taliban yönetiminin tanınması yönünde sinyaller veriyor. Rusya ve Çin ise Taliban’a ılımlı yaklaşıyor.
5- Karşılıklı olarak bir test süreci yaşanıyor. Bundan sonraki süreci Taliban’ın uygulamaları ile uluslararası camianın yaklaşımı belirleyecek.
TÜRKİYE’NİN POZİSYONU
6- Türkiye, Taliban gerçeğinin farkında. Afganistan’daki yönetim boşluğunun giderilmesi için çaba gösteriyor. Taliban’ı uluslararası camia ile diyaloğu tercih eden bir yönetim kurması için teşvik ediyor.
7- Afganistan’da yeni hükümetin kuruluşu için yürütülen temaslarda ilerleme sağlandığı yönünde olumlu sinyaller geliyor ancak yeni hükümetin kuruluşunun zaman alacağı ifade ediliyor.
8- Afganistan’da yönetim boşluğunun giderilmesi ve uluslararası camianın tanıyacağı bir hükümet modelinin oluşturulmasını destekleyen Türkiye, yeni Afganistan’ın kurumlarının oluşturulması konusunda da katkı yapmaya hazırlanıyor.
9- Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Putin, Merkel ve Miçotakis ile görüşmelerinde Afganistan göçünün yaşanmaması amacıyla, ülkede yönetim boşluğunun kısa sürede giderilmesi için çaba gösterilmesi gerektiğini savunuyor.
10- Türkiye, Taliban için değil Afganistan için çaba gösteriyor. Afganistan’a hâkim güç olarak Taliban’la diyalog kurmayı tercih ediyor. Ama Taliban’la anılmaktan imtina ediyor. Taliban’ın nereye evrileceğinden emin olmadığı için ihtiyatlı hareket ediyor. Taliban’la anılmamak için aradaki mesafeyi korumaya özen gösteriyor.
İŞTE BENİM DEVLETİM
Afganistan’dan zorlu koşullar altında ülkemize getirilen vatandaşlarımızın, “Devletimin büyüklüğünü bir daha anladım. Devletim beni aldı vatanıma getirdi” diyorlar ya. İçim sızlıyor. Tam da devlet bugünler için lazım diyorum. Devlet odur zaten. Savaşın, kaosun, salgın hastalığın ortasından seni çekip kurtarıp, anavatanına getiriyorsa, o devlet büyük devlettir. Afganistan’dan şu ana kadar 1395 vatandaşımız Türkiye’ye getirildi. Aralarında Almanya, Avusturya, Japonya ve İtalya’nın da bulunduğu 23 ülke ve 9 uluslararası kuruluştan yardım talebi gelmiş. Pandemi sürecinde ise 142 ülkeden 100 bini aşkın vatandaşımız ülkemize getirilmişti.
Ama henüz Afganistan’da bir yönetim kurulamadı. ABD Başkanı Biden, “Afganistan’da kaos kaçınılmazdı” sözüyle yeni dönemin kodlarını verdi. Tam da Trump’ın “Ortadoğu’yu mahvettik” dediği gibi, ABD nereye girdiyse orayı mahvedip çıktı.
KAOS SÜRÜYOR
Afganistan’da yeni yönetim kurulamadığı sürece kaos derinleşiyor. Ülkede kritik eşik henüz aşılmış değil. Afganistan tam bir bıçak sırtında. Ya hükümet kurulması sağlanacak ya da ülke on yıllarca sürecek yeni bir iç savaşın içine sürüklenecek.
TALİBAN’DAN GELEN SİNYALLER
Taliban geçmişte de Afganistan’ı yönetmişti. Ancak akıllarda kadınlara ve muhaliflere yönelik zulümler nedeniyle karanlık bir tablo bırakmıştı. 20 yıl aradan sonra dünya Taliban’ı izliyor, Taliban da ilk kez dünyayı izliyor. Ama henüz yeni bir Taliban’la mı karşı karşıyayız sorusuna cevap verecek noktada değiliz.
1- Taliban geçmişten farklı olarak geçiş sürecinin şekillendirilmesi için Abdullah Abdullah, Hamit Karzai ve Hikmetyar’dan oluşan bir ekibin devreye girmesini kabul etti.
2- Taliban geçmişte olduğu gibi dünyaya meydan okumak yerine ılımlı yüzünü öne çıkarmayı tercih etti.
3- Ama bu henüz Taliban’ın gerçek yüzünü görmemizi sağlamadı. Taliban’ın nasıl bir yönetim hedeflediği ortaya çıkmadı.
4- ABD başta olmak üzere Batı dünyası, baştan itibaren ılımlı yönünü devam ettirdiği sürece Taliban yönetiminin tanınması yönünde sinyaller veriyor. Rusya ve Çin ise Taliban’a ılımlı yaklaşıyor.
5- Karşılıklı olarak bir test süreci yaşanıyor. Bundan sonraki süreci Taliban’ın uygulamaları ile uluslararası camianın yaklaşımı belirleyecek.
TÜRKİYE’NİN POZİSYONU
6- Türkiye, Taliban gerçeğinin farkında. Afganistan’daki yönetim boşluğunun giderilmesi için çaba gösteriyor. Taliban’ı uluslararası camia ile diyaloğu tercih eden bir yönetim kurması için teşvik ediyor.
7- Afganistan’da yeni hükümetin kuruluşu için yürütülen temaslarda ilerleme sağlandığı yönünde olumlu sinyaller geliyor ancak yeni hükümetin kuruluşunun zaman alacağı ifade ediliyor.
8- Afganistan’da yönetim boşluğunun giderilmesi ve uluslararası camianın tanıyacağı bir hükümet modelinin oluşturulmasını destekleyen Türkiye, yeni Afganistan’ın kurumlarının oluşturulması konusunda da katkı yapmaya hazırlanıyor.
9- Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Putin, Merkel ve Miçotakis ile görüşmelerinde Afganistan göçünün yaşanmaması amacıyla, ülkede yönetim boşluğunun kısa sürede giderilmesi için çaba gösterilmesi gerektiğini savunuyor.
10- Türkiye, Taliban için değil Afganistan için çaba gösteriyor. Afganistan’a hâkim güç olarak Taliban’la diyalog kurmayı tercih ediyor. Ama Taliban’la anılmaktan imtina ediyor. Taliban’ın nereye evrileceğinden emin olmadığı için ihtiyatlı hareket ediyor. Taliban’la anılmamak için aradaki mesafeyi korumaya özen gösteriyor.
İŞTE BENİM DEVLETİM
Afganistan’dan zorlu koşullar altında ülkemize getirilen vatandaşlarımızın, “Devletimin büyüklüğünü bir daha anladım. Devletim beni aldı vatanıma getirdi” diyorlar ya. İçim sızlıyor. Tam da devlet bugünler için lazım diyorum. Devlet odur zaten. Savaşın, kaosun, salgın hastalığın ortasından seni çekip kurtarıp, anavatanına getiriyorsa, o devlet büyük devlettir. Afganistan’dan şu ana kadar 1395 vatandaşımız Türkiye’ye getirildi. Aralarında Almanya, Avusturya, Japonya ve İtalya’nın da bulunduğu 23 ülke ve 9 uluslararası kuruluştan yardım talebi gelmiş. Pandemi sürecinde ise 142 ülkeden 100 bini aşkın vatandaşımız ülkemize getirilmişti.
SAHRAA KARİMİ NASIL KURTARILDI?
Ünlü Afgan yönetmen Sahraa Karimi, Taliban’ın Kabil’e girmesi üzerine şehirden kaçarken bir yandan da araç içinde çektiği videoda, dünyaya “Bizi öldürmeye geliyorlar” diye seslenmişti. Karimi’nin, “Taliban şehre girdi ve biz kaçıyoruz. Herkes korkuyor” sözlerinin duyulduğu video dünyayı şoke etmişti. Bir süre hayatından endişe edilen ünlü yönetmen sosyal medya hesabından açıklama yaparak 11 kişiyle birlikte Afganistan’dan çıkarıldıklarını belirterek Türkiye ve Ukrayna’ya teşekkür etmişti.
SAĞDUYU VE KUCAKLAYICI SİYASET
İYİ Parti İstanbul İl başkanı Buğra Kavuncu’ya yapılan saldırıya üzüldüm. Ama saldırgan Sinan Oral’ın kısa sürede yakalanmasına sevindim.
Ama bu kaygılarımı, endişelerimi gidermeye yetmedi. Hatta daha çok arttırdı. İktidar da muhalefet de demokrasinin bir gereği. Hepimiz bu ülkenin evlatlarıyız.
Çok tehlikeli bir kutuplaşmanın içine girdik. Nefret dili düdüklünün altındaki ateşin açılması gibi bu kutuplaşmayı körüklüyor. Bunun tehlikeli bir provasını Altındağ’da Suriyelilerin ev ve işyerlerine yapılan saldırıyla gördük. O yeni bir 6-7 Eylül planlayanların güçlerini test ettiği bir provaydı. Etki ajanlarının fitilini ateşlediği tehlikeli bir provokasyondu.
ORGANİZE YAPILAR
Bunlar hayra alamet şeyler değil. Biz geçmişte bu filmi çok gördük. Ama filmin sonu bizim açımızdan hep felaket oldu.
Bir süredir eski kaos ortamının yeniden yaratılmak istendiğini görüyorum. Bu tür ortamlar her zaman gayri nizami yapılara bekledikleri fırsatı verir. Bu tür iklimlerden her zaman uluslararası istihbarat servisleriyle onların içimizdeki aparatları yararlanır. Geçmişte hep böyle oldu. Şimdi de göz göre göre bir istikamete doğru savrulmak isteniyoruz. Kutuplaşma ve gerginlikleri siyasi saldırılar hatta suikastlar takip etti. Bu süreçlerin sonunda demokratik rejim tehlikeye girdi. Ağır bedeller ödedik, gençlerimizi, geleceğimizi kaybettik. Gerilim ortamını körükleyenlerin bir siyasi hedefi olduğunu gördük. Kutuplaşmayı kaosa çevirip, organize yapıları sahaya sürüp, kardeşi kardeşe kırdırıp, tehlikeli bir oyun oynadılar. Benim kaygım ondan.
Belli ki eski oyunlar yeniden sahnelenmek isteniyor. Bu tuzağa düşmemek, bu oyunları boşa çıkarmak gerekiyor. Bu tür zamanlarda sağduyulu olmak gerekiyor. Kutuplaşmanın körüklendiği dönemlerde kucaklayıcı olmak gerekir.
NEFRET DEĞİL SEVGİ DİLİ
Bizim nefret diline değil, sevgi diline ihtiyacımız var. Mevlana’yı, Yunus Emre’yi, Hacı Bektaş-ı Veli’yi yetiştiren bu topraklarda gönülleri kazanmaya ihtiyacımız var. Bunu bir naiflik olması için söylemiyorum. Milletimizin DNA’sı nefret üzerine değil, muhabbet üzerine kuruludur.
Bu tehlikeli kutuplaşmanın önünü almak için kucaklayıcı bir siyasete, kucaklayıcı liderliğe ihtiyacımız var. Kim kucaklayıcı bir siyaseti tercih eder, kim kucaklayıcı bir dili kullanır; o kazanır.
O nedenle diyorum ki sağduyu ve kucaklaşma bizim yeni kutup yıldızımız gibi olmalı. Bize nefret dili değil gönül dili yol göstermeli.
Netice itibarıyla hepimiz bu ülkenin çocuklarıyız. Başkalarının çocuklarının oyunlarına niye alet olalım.