Adli kolluk teşkilatının Adalet Bakanlığına bağlanması; bu kolluk teşkilatının içinde görev yapacak olan Adli Polis ve Adli Jandarmanın da Adalet Bakanlığına bağlı akademiler de özel olarak adli kolluk ve suç/muhakeme bilimi çerçevesinde eğitilmesi gerekir. Şu anda Türkiye kolluk teşkilatı bir bütün olarak İçişleri Bakanlığına bağlı olarak örgütlenmiştir. Şehir ve ilçe merkezlerinde polis kolluk görevini yaparken, kırsalda ise kolluk vazifesini İçişleri Bakanlığına bağlı Jandarma yapmaktadır.
Türkiye idari yapılanma sisteminde, yani kanunlar ve diğer mevzuat açısından kolluk; Adalet Teşkilatına bağlı adli kolluk, devlet genel idaresine bağlı olan idari kolluk ve devlet istihbarat hizmetlerini yerine getiren siyasi kolluk şeklinde bir yapılanma mevcuttur. Her ne kadar kanunlar ile diğer mevzuatta adli kolluk teşkilatından bahsedilse de halen fiili olarak adliyeye bağlı bir adli kolluk teşkilatı somut olarak bulunmamaktadır. Devletin genel idaresine bağlı idari kolluk teşkilatının bir bölümü adliyenin taleplerini de yerine getirmektedir. Bu kısımda çalışan polis ve jandarma, soruşturmayı yürüten savcıların da talimatları çerçevesinde adli olaylarda soruşturma işlemleri yapmaktadırlar. Dolayısıyla ortada hem adli kolluk görevini, hem de idari kolluk görevini aynı emniyet teşkilatı bünyesinde çalışan polis ve jandarma tarafından yapılmaktadır. Bunun nedeni ise 100. yılını dolduran Cumhuriyette halen adli teşkilata bağlı, müstakil, adli soruşturmalarda yetkili bir adli kolluk teşkilatının kurulmamış olmasıdır. Böylece adli vakalarda soruşturma işlemlerini yapan kolluk büyük oranda idarenin, bir başka ifade ile yürütme organının memurlarıdır.
Diğer taraftan devlet istihbarat hizmetlerini ifa etmek üzere kurtulan Milli İstihbarat Teşkilatına bağlı siyasi kollukta dikkate alındığında; bu şekildeki kolluk ve polis teşkilatındaki 3’lü ayırımın dayanağı Emniyet Teşkilatı kanunudur. Esasında bu şekilde adli kolluk-idari kolluk tartışmasının temel kaynağı Anayasa’daki kuvvetler ayrılığından gelmektedir. Anayasa; yasama, yürütme ve yargı güçlerinden bahseder. İşte yargılama faaliyetini yargı erki yerine getirir iken, yargılama işlemlerin olan soruşturma işlemlerinin bir kısmı yürütme organına bağlı kolluk tarafından yerine getirilmesi tam da tartışmanın başladığı noktadır. Zira şu anda gerek idari kolluk gerekse adli kolluk tamamen İçişleri Bakanlığına bağlı olarak örgütlenmiş kurumlardır. Polis ve Jandarma hiyerarşik yapılanmada İçişleri Bakanlığına bağlıdır.
Mevcut durumda İçişleri Bakanlığına bağlı kolluk teşkilatlarının idari/önleyici kolluk faaliyetlerinin yanında, tüm memuriyet ve özlük hakları yönünden de genel idare bağlılığı söz konusudur. Bu yapılanma içinde mevcut kolluk gücü aynı zamanda suç/adli kolluk görevi ifa etmeleri birçok sakıncayı da beraberinde getirmektedir. Bir defa adli olayların soruşturulmasında uzmanlaşma sağlanamamaktadır. Hukuk kuralları yapılan soruşturmalarda, işlenen suçlarda tam olarak uygulanamamaktadır. Bazen soruşturmanın gizliliği ihlal edilmektedir. İdari ve özlük yönünden genel idareye bağlı olan mevcut kolluk, adli görevlerde ihmal davranabilmektedir.
Yukarıda izah etmeye çalıştığımız sakıncaları ortadan kaldırmak için Cumhuriyet Savcısının gözetim ve denetiminde, siyasi otoritenin ve idarenin etkileyemeyeceği, tam anlamıyla adalet mekanizmasına hizmet edecek, adli konularda uzmanlaşmış, nitelikli eğitimden geçen, adliyelerde kendilerine ayrılan bölümde mesailerinin tamamını burada yapan Savcılık makamına direkt bağlı bir Adli Kolluk Teşkilatının kurulması gerekmektedir. Nitekim gelişmiş dünya, hukukun iyi işlediği Avrupa Ülkelerinde büyük oranda sistem bu şekilde gelişmiştir, gelişmektedir.
Türkiye’de de hukuk sisteminin geldiği aşama itibariyle artık Adli kolluk-İdari Kolluk karmaşasına son verip, adalet teşkilatına bağlı ayrı bir adli kolluk teşkilatının kurulmasını zamanı gelmiştir. Böylece kurulacak müstakil bir adli kolluk teşkilatı; suçun işlenmesinden itibaren göreve başlayıp, yetki kullanacak, delil toplama ve topladığı delilleri değerlendirme de uzmanlaşması, beraberinde adalet erişimi ve adil yargılanmayı sağlayacak, hak aramayı kolaylaştıracaktır. Cumhuriyetin 2.yüzyılına girerken, hukuka ve adalet hizmet edecek bir adli kolluk teşkilatı ertelenemez bir zarurettir.
Av. Murat TOPRAK
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
Murat Toprak
Adli kolluk teşkilatı meselesi
Adli kolluk teşkilatının Adalet Bakanlığına bağlanması; bu kolluk teşkilatının içinde görev yapacak olan Adli Polis ve Adli Jandarmanın da Adalet Bakanlığına bağlı akademiler de özel olarak adli kolluk ve suç/muhakeme bilimi çerçevesinde eğitilmesi gerekir. Şu anda Türkiye kolluk teşkilatı bir bütün olarak İçişleri Bakanlığına bağlı olarak örgütlenmiştir. Şehir ve ilçe merkezlerinde polis kolluk görevini yaparken, kırsalda ise kolluk vazifesini İçişleri Bakanlığına bağlı Jandarma yapmaktadır.
Türkiye idari yapılanma sisteminde, yani kanunlar ve diğer mevzuat açısından kolluk; Adalet Teşkilatına bağlı adli kolluk, devlet genel idaresine bağlı olan idari kolluk ve devlet istihbarat hizmetlerini yerine getiren siyasi kolluk şeklinde bir yapılanma mevcuttur. Her ne kadar kanunlar ile diğer mevzuatta adli kolluk teşkilatından bahsedilse de halen fiili olarak adliyeye bağlı bir adli kolluk teşkilatı somut olarak bulunmamaktadır. Devletin genel idaresine bağlı idari kolluk teşkilatının bir bölümü adliyenin taleplerini de yerine getirmektedir. Bu kısımda çalışan polis ve jandarma, soruşturmayı yürüten savcıların da talimatları çerçevesinde adli olaylarda soruşturma işlemleri yapmaktadırlar. Dolayısıyla ortada hem adli kolluk görevini, hem de idari kolluk görevini aynı emniyet teşkilatı bünyesinde çalışan polis ve jandarma tarafından yapılmaktadır. Bunun nedeni ise 100. yılını dolduran Cumhuriyette halen adli teşkilata bağlı, müstakil, adli soruşturmalarda yetkili bir adli kolluk teşkilatının kurulmamış olmasıdır. Böylece adli vakalarda soruşturma işlemlerini yapan kolluk büyük oranda idarenin, bir başka ifade ile yürütme organının memurlarıdır.
Diğer taraftan devlet istihbarat hizmetlerini ifa etmek üzere kurtulan Milli İstihbarat Teşkilatına bağlı siyasi kollukta dikkate alındığında; bu şekildeki kolluk ve polis teşkilatındaki 3’lü ayırımın dayanağı Emniyet Teşkilatı kanunudur. Esasında bu şekilde adli kolluk-idari kolluk tartışmasının temel kaynağı Anayasa’daki kuvvetler ayrılığından gelmektedir. Anayasa; yasama, yürütme ve yargı güçlerinden bahseder. İşte yargılama faaliyetini yargı erki yerine getirir iken, yargılama işlemlerin olan soruşturma işlemlerinin bir kısmı yürütme organına bağlı kolluk tarafından yerine getirilmesi tam da tartışmanın başladığı noktadır. Zira şu anda gerek idari kolluk gerekse adli kolluk tamamen İçişleri Bakanlığına bağlı olarak örgütlenmiş kurumlardır. Polis ve Jandarma hiyerarşik yapılanmada İçişleri Bakanlığına bağlıdır.
Mevcut durumda İçişleri Bakanlığına bağlı kolluk teşkilatlarının idari/önleyici kolluk faaliyetlerinin yanında, tüm memuriyet ve özlük hakları yönünden de genel idare bağlılığı söz konusudur. Bu yapılanma içinde mevcut kolluk gücü aynı zamanda suç/adli kolluk görevi ifa etmeleri birçok sakıncayı da beraberinde getirmektedir. Bir defa adli olayların soruşturulmasında uzmanlaşma sağlanamamaktadır. Hukuk kuralları yapılan soruşturmalarda, işlenen suçlarda tam olarak uygulanamamaktadır. Bazen soruşturmanın gizliliği ihlal edilmektedir. İdari ve özlük yönünden genel idareye bağlı olan mevcut kolluk, adli görevlerde ihmal davranabilmektedir.
Yukarıda izah etmeye çalıştığımız sakıncaları ortadan kaldırmak için Cumhuriyet Savcısının gözetim ve denetiminde, siyasi otoritenin ve idarenin etkileyemeyeceği, tam anlamıyla adalet mekanizmasına hizmet edecek, adli konularda uzmanlaşmış, nitelikli eğitimden geçen, adliyelerde kendilerine ayrılan bölümde mesailerinin tamamını burada yapan Savcılık makamına direkt bağlı bir Adli Kolluk Teşkilatının kurulması gerekmektedir. Nitekim gelişmiş dünya, hukukun iyi işlediği Avrupa Ülkelerinde büyük oranda sistem bu şekilde gelişmiştir, gelişmektedir.
Türkiye’de de hukuk sisteminin geldiği aşama itibariyle artık Adli kolluk-İdari Kolluk karmaşasına son verip, adalet teşkilatına bağlı ayrı bir adli kolluk teşkilatının kurulmasını zamanı gelmiştir. Böylece kurulacak müstakil bir adli kolluk teşkilatı; suçun işlenmesinden itibaren göreve başlayıp, yetki kullanacak, delil toplama ve topladığı delilleri değerlendirme de uzmanlaşması, beraberinde adalet erişimi ve adil yargılanmayı sağlayacak, hak aramayı kolaylaştıracaktır. Cumhuriyetin 2.yüzyılına girerken, hukuka ve adalet hizmet edecek bir adli kolluk teşkilatı ertelenemez bir zarurettir.
Av. Murat TOPRAK