TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Uygulamalarımız appstore googleplay
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Adam dediğin Ekim'de belli olur...

Yazının Giriş Tarihi: 09.10.2024 22:46
Yazının Güncellenme Tarihi: 14.10.2024 11:05

Aradan geçen dört yıl..

Değişen sadece sonuçları gören insan sayısının artması-

                                                        Ekim yalnızlık ayı lakin çay yalnızlığı sevmezmiş. Senin çayın da beni ister mi yanında Dayı? Dedim. Közü karıştırdığı antika maşayı yere bıraktı. Hafif çeyrek yürüyüşüyle uyumlu başını kaldırdı. Ünlem işareti halini almış kaşı düştü. “Her kırışığı sorulacak bir hesabı, her çizgisi tarihten bir yaprağı anlatan” bilge yüzünde bir acı tebessüm belirdi sonra:

 

-Çay deyince, demlik ve bardaktan ötesini görenlere, selâm olsun. Acaba diyorum, çay tadını senden mi alıyor yeğen? Ekim yağmur gibi bir bereket, çay umut getirir. Hoş geldin.

 

-Ben pek umutlu gelmedim ama. Gök ekini biçmiş ekim gibiyim.

 

-Ekim yalnızlık dedin ya yeğen. Yalnızlık ilk gelene bileti keser. Ben çayı doldurayım güzelim ince belli İstanbuli bardağa. Ben çay dökeyim sen içini. Sen konuş ki bileyim fikrini Yeğen.

 

-Çözemedim bazılarını Dayı. Uzaktan mı adamlar, adamlıktan mı uzaklar? İnsan adam olmayınca, adamlık insana zor gelir! Çıktım sokağa selam verecek adam kalmamış, gittim mekâna güdülecek dava kalmamış, kulak verdim ortama boş teneke kıyl-u kâl, delikanlı laf, söz, ilim kalmamış, girdim meclise baktım çakallardan oturacak yer kalmamış, oturdum düşündüm sabaha kadar. Birkaç dostla birkaç itten gayrı nem kalmış? Fakirlerin çoğu "adalet" istemiyor. Zengin olmak istiyor. Adalet diye çığırtanlar yalnızca hükmü verecek elin kendisinde olmasını istiyor. Çıkamadım işin içinden Dayı. Kalktım sana geldim.

 

-Eylül sonbaharın hüznünü getirir bize ama Ekim öyle değildir yeğen! Ekim hüzünden sıyrılış, sakinliğe, dinginliğe doğru yol alıştır. “ İnsan, alışkanlıklarının çocuğudur “ der İbn-i Haldun. Eylül ve Ekim adam olanların evrensel alışkanlığıdır.

 

İnsan sosyal bir varlıktır diye bir şeyler söylüyor sosyologlar. Oysa hayat tek kişilik müsameredir dünyada. Çıkar rolünü oynar vakti gelince de göçüp gidersin. Hesap günü sana yardım edecek hiç kimse yoktur. Gelirken dünyaya sen ağlarsın, diğerleri sevinç naraları atar. Hak vaki olup göçtüğünde diğerlerini ağlatırsın. Doğarken bir beze sararlar seni. Giderken bir bezle uğurlarlar seni. Diğer insanlar senin hesabını kolaylaştırmak için vesiledir.

 

İnsanlık, adamlık dediğin; Merhamet, adalet hakkaniyet gibi ahlaki erdemler toplum olunca test edilebilir. Bu yüzden Adamlık toplum olunca öğrenilecek bir şeydir yeğen. Kumaşının kalitesi senin dışındakilere olan yaklaşımında ortaya çıkar. Ve diğerleri ile olan münasebetin senin bu dünyadaki imtihanındır.

 

Bu dünyada bireyci olamazsın aman bireysin. Yapıp ettiklerin diğerlerini de ilgilendirir. Onun için insan toplumsaldır. Bu ikisi arasında şeytan mengeneye alır insanı. Kimi vardır sadece kendine yontan bir bireyci olur. Sadece kendine var olduğunu sanır, imtihanı kaybeder. Kimisi vardır toplum zindanında mapus yatar. Bireysel tüm cüzlerini partisine, kulübüne, cemaatine, tarikatına, örgütüne, ideolojisine, STK sına kiraya verir, toplumsal yapıda erir gider.

 

İlmin erdem ve fazileti ile donanmış bir birey, bireyci olamayınca herhangi bir yapı üzerinden suiistimal yaparak cennet vaat etmez. Alıcısının az olacağını bile bile cehennem gibi sözlerle uyarıcı olur. Farzı mahal, bir münevver bir cemaat gibi dünyalık vaat edecek güce sahip olamaz. Olmaz. Cemaat kalıpları da münevveri avam sınıfına bir türlü sokamaz. O nedenle cemaattekiler münevveri kabullenemez. Ve münevver dediğin bizim coğrafyada; toplumsal SSK’sı olmayan, güvenliksiz, korunaksız ve barınaksız kimsedir. Münevver dilerse geleneksel yapıların ilke denilen saplantılı ‘avam’ salonunda oturur SSK kartını kapar, dünyada keyfine bakabilir ama bunu bildiği için yapmaz. Yaptığı gün münevver olmaktan çıkar. Yani yeğenim adam olmaktan çıkar.

 

Bugün birçok yapıda öğrenmeye susamak, düşünmek, aramak ve araştırmak suç olarak telakki edilir. Bu suçu bile bile işleyen insan sayısı azdır.

 

Önüne konulanla yetinmeyen basiretli bir aklı kimse dizginleyemez. Taşlanmayı ve dışlanmayı göze alabilen, kınayıcının kınamasından korkmayan cesaret, adamlık damarıdır işte. Bugün kabul etmeseler de inkâr etseler de cemaat, tarikat, STK, kulüp, vb. toplumsal oluşumların çatısına sığınanların çoğunluğu dünyalık kazançlar peşindeler. Aidiyet kimlik kartı, hamili kart yakınımdır hükmündedir. Eğer toplum zindanı şubelerinden birine dâhil olmayanları bir makamda göremiyorsan şaşırmayasın. Ekim gibi yalnızlığa tercihi şuurlu bir tercih saymak gerek.

 

Düşün Yeğen toplum zindanın vaizleri bizi hassas yerlerimizden vurup görünür olan ibadetlere teşvik ederken neden derinleşmemizi, sorular sormamızı ve hakikati arayan bir yolcu olmamızı istemezler dersin yeğen? Düşün…

 

Son olarak bendeki cevabını versem de bir soru sana yeğen. Üzerinde düşün iyice.

 

Siyah ve beyaz renklerin asaleti nedendir bilir misin yeğen?

 

Kendilerini göstermek için gökkuşağına ihtiyaçları yoktur da ondan. Renkten renge girmek bukalemun karakteridir. Reklamlar ondan renklidir.

Siyahın gökkuşağına ihtiyacı yok, gece tamamen onun asaletidir.

 

Beyaz aydınlıktır, katışıksızdır. Zulasında yedek ilah gibi renkler taşımaz. Asaleti ondandır.

 

Ekim dediğin, gazel döker toprağa ki toprak beslensin. Ekim dediğin, yağmurla toprağı besler ki yarınlara fideler yetişsin. Rüzgârın ıslığı, sur ıslığına benzer ki sana öteleri hatırlatsın. Sıkıntın adamlığınadır. Müsterih olasın. Hay de, bir çay daha iç demlisinden.

 

- Eyvallah … Berhudar olasın Dayı. 09 Ekim 2020

Hüseyin Acarlar

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
google-site-verification=17JdBYTmCkOQ47__lWfiskKil_Sy4SbKNeDzgk4fPXs
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.