Bir anı: Sene 1964. O yıllarda ben Vatan İlkokulu’nda okuyordum. O dönemlerde okulumuzun faal öğretmenlerinden Behzat Hoca, Urfa’da ilk mehter takımını kurmuştu. O sene ben de çete olarak bayrama katıldım. Babam terzi olduğundan bana kahverengi gabardin kumaştan bir şalvar dikti. Bir de kahverengi kırk düğme bir yelek yaptı. Bel kuşağı olarak nenemden almış olduğum hakiki ipek bir poşuyu belime sardım. Başıma beyaz bir neçek, siyah bir igal taktım. Ayaklarıma kahverengi bir Urfa postalı giydim. Rahmetli Hacı Alloş Öztop da bana kırmalı bir tüfekle bir takım raht verince oldum dört dörtlük bir çete.
Önümüzde Türk Bayrağı ve okul flaması arkasında mehteran takımı onların bir boy gerisinde çeteler, köylü kızları, trampetler… Devamında siyah önlüklü beyaz yakalı çocuklar. Kaldırımlarda halktan alkış tufanı, tezahüratlar. Büyük bir gururla bayram yerine geldik. Okullar için belirlenen yerlerimizde durduk. O zamanlar çete bayramları, şu anki Topçu Meydanı’nın arkasındaki Şehitlik-Çamlıkta kutlanıyordu. Kütüphanenin yan tarafında tribünler vardı.
Urfa’daki bayrama iştirak eden tüm okullar, merasim alanındaki yerini alınca Topçu Meydanı Camisi’nin damına kurulan makineli tüfekten ateş başlardı. Silahlı ve tam çete kıyafeti giymiş temsili çetelerle Fransız askeri askeri elbisesi giymiş olanlar arasında büyük bir çatışma başlardı. Atılan el bombaları renkli sis bombalarının yaymış olduğu barut kokusu halkı o günlere götürürdü. Yarım saat kırk beş dakika süren çatışmalardan sonra temsili Urfa Kalesi’ne beyaz bayrak çekilirdi. Bayrak çekimi ile birlikte çatışmalar durur, iki kuvvet arasında görüşmeler başlardı. Karşılıklı mesajlar elden ele gidip gelir. Anlaşma sağlanamayınca, kaleye tekrar Fransız Bayrağı çekilir ve çatışma tekrar bütün şiddetiyle başlar, uzun bir süre devam ederdi. Epey bir zaman sonra birçok şehit veren Urfa çeteleri umumi bir taarruza kalkardı. Temsili kalenin Türk kuvvetlerince alınmasından sonra kaleye şehitlerimizin kanıyla yoğrulmuş Ay Yıldızlı Bayrağımız çekilirdi. İşte o zaman kıyamet kopar, yer yerinden oynardı. Zılgıtlar, naralar, alkış ve silah sesleriyle halk coşar, kendinden geçerdi. Zafer elde edilince ve halk da sakinleşince, Urfa’ya komşu illerden Antep, Maraş, Hatay’dan gelen Kuvay-ı Milliye ekipleri, resmi geçide başlardı. Daha sonra okullar, köylerden gelen atlı guruplar milli kıyafetleriyle geçerlerdi. En sonunda değişik meslek gurupları tutmuş oldukları kamyonların içinde meslekleri ile ilgili çalışmaları sergiler, davul zurna eşliğinde bayram yerini terk ederlerdi.
Urfa’nın kurtuluşu kutlamaları bayramdan bir hafta önce başlar, çarşı ve dükkanla Türk Bayraları ile donatılırdı. Belediye hoparlörlerinden sabahtan akşama kadar kahramanlık türküleri çalınır, şarkılar, hoyratlar eşliğinde esnafımız doya doya bayramı kutlama coşkusuyla tanışırdı. Mahalli ekiplerin okumuş olduğu ‘Kolumu salladım toplar oynadı’ Çanakkale, rahmetli Seyfettin Sucu’nun okumuş olduğu ‘Harpten döndüm yurda ben’ parçaları ile halkımız o günleri yeniden yaşardı.
Bayram, Çamlıktan Koşu Meydanı’na, oradan 11 Nisan stadına, oradan Halepli Bahçe’ye, oradan da kapalı spor salonuna, oradan da bilmem nereye gitti.
Sahi Urfa’da 11 Nisan Kurtuluş (ÇETE) Bayramı kutlanıyor mu?
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
Mehmet Fethi Göktepe
11 Nisan Urfa’nın kurtuluşu Veya Çete bayramı
Bir anı: Sene 1964. O yıllarda ben Vatan İlkokulu’nda okuyordum. O dönemlerde okulumuzun faal öğretmenlerinden Behzat Hoca, Urfa’da ilk mehter takımını kurmuştu. O sene ben de çete olarak bayrama katıldım. Babam terzi olduğundan bana kahverengi gabardin kumaştan bir şalvar dikti. Bir de kahverengi kırk düğme bir yelek yaptı. Bel kuşağı olarak nenemden almış olduğum hakiki ipek bir poşuyu belime sardım. Başıma beyaz bir neçek, siyah bir igal taktım. Ayaklarıma kahverengi bir Urfa postalı giydim. Rahmetli Hacı Alloş Öztop da bana kırmalı bir tüfekle bir takım raht verince oldum dört dörtlük bir çete.
Önümüzde Türk Bayrağı ve okul flaması arkasında mehteran takımı onların bir boy gerisinde çeteler, köylü kızları, trampetler… Devamında siyah önlüklü beyaz yakalı çocuklar. Kaldırımlarda halktan alkış tufanı, tezahüratlar. Büyük bir gururla bayram yerine geldik. Okullar için belirlenen yerlerimizde durduk. O zamanlar çete bayramları, şu anki Topçu Meydanı’nın arkasındaki Şehitlik-Çamlıkta kutlanıyordu. Kütüphanenin yan tarafında tribünler vardı.
Urfa’daki bayrama iştirak eden tüm okullar, merasim alanındaki yerini alınca Topçu Meydanı Camisi’nin damına kurulan makineli tüfekten ateş başlardı. Silahlı ve tam çete kıyafeti giymiş temsili çetelerle Fransız askeri askeri elbisesi giymiş olanlar arasında büyük bir çatışma başlardı. Atılan el bombaları renkli sis bombalarının yaymış olduğu barut kokusu halkı o günlere götürürdü. Yarım saat kırk beş dakika süren çatışmalardan sonra temsili Urfa Kalesi’ne beyaz bayrak çekilirdi. Bayrak çekimi ile birlikte çatışmalar durur, iki kuvvet arasında görüşmeler başlardı. Karşılıklı mesajlar elden ele gidip gelir. Anlaşma sağlanamayınca, kaleye tekrar Fransız Bayrağı çekilir ve çatışma tekrar bütün şiddetiyle başlar, uzun bir süre devam ederdi. Epey bir zaman sonra birçok şehit veren Urfa çeteleri umumi bir taarruza kalkardı. Temsili kalenin Türk kuvvetlerince alınmasından sonra kaleye şehitlerimizin kanıyla yoğrulmuş Ay Yıldızlı Bayrağımız çekilirdi. İşte o zaman kıyamet kopar, yer yerinden oynardı. Zılgıtlar, naralar, alkış ve silah sesleriyle halk coşar, kendinden geçerdi. Zafer elde edilince ve halk da sakinleşince, Urfa’ya komşu illerden Antep, Maraş, Hatay’dan gelen Kuvay-ı Milliye ekipleri, resmi geçide başlardı. Daha sonra okullar, köylerden gelen atlı guruplar milli kıyafetleriyle geçerlerdi. En sonunda değişik meslek gurupları tutmuş oldukları kamyonların içinde meslekleri ile ilgili çalışmaları sergiler, davul zurna eşliğinde bayram yerini terk ederlerdi.
Urfa’nın kurtuluşu kutlamaları bayramdan bir hafta önce başlar, çarşı ve dükkanla Türk Bayraları ile donatılırdı. Belediye hoparlörlerinden sabahtan akşama kadar kahramanlık türküleri çalınır, şarkılar, hoyratlar eşliğinde esnafımız doya doya bayramı kutlama coşkusuyla tanışırdı. Mahalli ekiplerin okumuş olduğu ‘Kolumu salladım toplar oynadı’ Çanakkale, rahmetli Seyfettin Sucu’nun okumuş olduğu ‘Harpten döndüm yurda ben’ parçaları ile halkımız o günleri yeniden yaşardı.
Bayram, Çamlıktan Koşu Meydanı’na, oradan 11 Nisan stadına, oradan Halepli Bahçe’ye, oradan da kapalı spor salonuna, oradan da bilmem nereye gitti.
Sahi Urfa’da 11 Nisan Kurtuluş (ÇETE) Bayramı kutlanıyor mu?