1 Mayıs işçinin emekçinin bayramı… Aslında insanoğlu varolduğundan beri emek sömürüsü hep oldu ve kapitalizmin bu kadar güçlü olduğu bir dünyada da emek sömürüsü vebuna karşı yürütülen mücadelelerin var olmaya devam edeceğinden hiç kuşkumuz bulunmamaktadır.
1 Mayıs’ı doğuran sebeplerin insanoğlunun var oluşundan bu yana varlığından şüphemiz olmazsa bile,ilk resmi tarihi 1856’da Avustralya’nın Melbourne kentinde inşaat ve taş işçilerinin günlük çalışma süresinin 8 saate indirilmesi amacıyla Melbourne Üniversitesi’nden Parlamento Evi’ne kadar yürüyüş düzenlemesiyle bilinmektedir.
1 Mayıs’ın işçinin emekçinin bayramı olmasının temeli ise kapitalizmin beşiği olarak bilinen Amerika Birleşik Devletleri’nde 1886 yılında Amerika İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun öncülüğünde günde 12 saat ve haftada 6 gün olan zor çalışma koşullarına karşı yüzbinlerce kişinin yürümesiyle atıldı. Bu yürüyüşün önemli kılan nedenlerden biri de farklı kentlerdeki eylemlerde binlerce beyaz ve siyahın ilk kez birlikte yürümesidir.
Dünde, bugünde işçi eylemlerinin çoğu baskılar ve kanla bastırıldı. Birçok işçinin ölümüyle sonuçlandı. Tıpkı Türkiye’de 1 Mayıs 1977’de İstanbul Taksim Meydanı’nda olduğu gibi…
Tarihe kanlı 1 Mayıs olarak geçen ve halende iktidarlar tarafından Taksim Meydanı’nın işçi ve emekçiye kapatılmasına neden olarak gösterilen o kanlı 1 Mayıs’ta, resmi rakamlara göre 34 kişi yaşamını yitirdi, 136 kişi ise yaralandı. Yüzlerce kişinin gözaltına alındığı olayda ilk ateşi kimin açtığı halen karanlıkta kalırken,birçok kesim tarafından ise bu olayın kontrgerilla tarafından darbe hazırlığı için yapıldığı yönündeki güçlü kanaat mevcuttur.
1 Mayıs’ın dünyada işçi bayramı olması ise, 1889’da 2’nci Enternasyonal toplantısında bir Fransız işçi temsilcisinin teklifi ile kabul gördü ve ‘Birlik Mücadele ve Dayanışma Günü’ olarak kutlanmasına karar verildi.
Türkiye’de ilk kez 1923’de kutlanan 1 Mayıs, dünyanın birçok ülkesinde tatil olarak kabul edilmektedir. Türkiye’de 2008 Nisan ayında ‘Emek ve Dayanışma Günü’ olarak kabul edilen 1 Mayıs, 22 Nisan 2009’da ise Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından resmi tatil olarak ilan edilmiştir.
Yine 1 Mayıs’tayız.
-Dünya’da işçilerin-emekçilerin hakları halen kapitalist sistemler tarafından sömürülüyor.
-İşçilerin-emekçilerin örgütlenmesinin önüne setler çekiliyor.
-Yandaş sendikalar ve sendika baronları türetiliyor.
-Taksim Meydanı’nda sadece birkaç kişinin sembolik girişine izin veriliyor.
-Halen ülkemizde en fazla vergiyi işveren değil, işçiler ödüyor.
-İşçi ve emekçi hakları çıkartılan torba yasalarla her geçen gün karmaşıklaştırılarak, tırpanlanıyor. (Kıdem tazminatının kaldırılması, mesai ücreti gibi)
-Kadrosuz işçi ve emekçiler, kadro vaadiyle her seçim dönemi umutlandırılıyor.
-Adaletsiz gelir dağılımı nedeniyle zaten zor koşullarda yaşayan işçi-emekçi ve emeklilerin yaşam koşulları her geçen gün daha da zorlaşıyor.
1 Mayıs…
İşçinin emekçinin bayramı… Dünyanın birçok ülkesinde gerçekten bayram gibi kutlanan 1 Mayıs, ülkemizde ise maalesef sokağa çıkma yasaklarının gölgesinde ve de Gaziantep’te IŞİD’in düzenlediği bombalı saldırı nedeniyle ilk bilgilere göre 2 güvenlik görevlisinin yaşamını yitirmesi ve çoğu güvenlik görevlisi 22 kişinin yaralanması nedeniyle 1 Mayıs kutlamalarının bombalı saldırının gölge düştü.
Yazıyı kaleme aldığım sırada ‘canlı bomba’ ihbarları nedeniyle Adana ve Şanlıurfa’da kutlamalar iptal edilirken, yine ‘canlı bomba’ korkusu nedeniyle birçok yerdeki kutlamalar etkilendi.
Kutlamalara ‘bomba gölgesi’ düşmesine rağmen işçiler-emekçiler yine de Diyarbakır’dan İstanbul’a, Van’dan Aydın’a kadar meydanlarda emek sömürüsüne karşı tek yürek olup haykırdı.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
Ercan AKKAR
1 Mayıs’a‘bomba’ gölgesi…
1 Mayıs işçinin emekçinin bayramı… Aslında insanoğlu varolduğundan beri emek sömürüsü hep oldu ve kapitalizmin bu kadar güçlü olduğu bir dünyada da emek sömürüsü vebuna karşı yürütülen mücadelelerin var olmaya devam edeceğinden hiç kuşkumuz bulunmamaktadır.
1 Mayıs’ı doğuran sebeplerin insanoğlunun var oluşundan bu yana varlığından şüphemiz olmazsa bile,ilk resmi tarihi 1856’da Avustralya’nın Melbourne kentinde inşaat ve taş işçilerinin günlük çalışma süresinin 8 saate indirilmesi amacıyla Melbourne Üniversitesi’nden Parlamento Evi’ne kadar yürüyüş düzenlemesiyle bilinmektedir.
1 Mayıs’ın işçinin emekçinin bayramı olmasının temeli ise kapitalizmin beşiği olarak bilinen Amerika Birleşik Devletleri’nde 1886 yılında Amerika İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun öncülüğünde günde 12 saat ve haftada 6 gün olan zor çalışma koşullarına karşı yüzbinlerce kişinin yürümesiyle atıldı. Bu yürüyüşün önemli kılan nedenlerden biri de farklı kentlerdeki eylemlerde binlerce beyaz ve siyahın ilk kez birlikte yürümesidir.
Dünde, bugünde işçi eylemlerinin çoğu baskılar ve kanla bastırıldı. Birçok işçinin ölümüyle sonuçlandı. Tıpkı Türkiye’de 1 Mayıs 1977’de İstanbul Taksim Meydanı’nda olduğu gibi…
Tarihe kanlı 1 Mayıs olarak geçen ve halende iktidarlar tarafından Taksim Meydanı’nın işçi ve emekçiye kapatılmasına neden olarak gösterilen o kanlı 1 Mayıs’ta, resmi rakamlara göre 34 kişi yaşamını yitirdi, 136 kişi ise yaralandı. Yüzlerce kişinin gözaltına alındığı olayda ilk ateşi kimin açtığı halen karanlıkta kalırken,birçok kesim tarafından ise bu olayın kontrgerilla tarafından darbe hazırlığı için yapıldığı yönündeki güçlü kanaat mevcuttur.
1 Mayıs’ın dünyada işçi bayramı olması ise, 1889’da 2’nci Enternasyonal toplantısında bir Fransız işçi temsilcisinin teklifi ile kabul gördü ve ‘Birlik Mücadele ve Dayanışma Günü’ olarak kutlanmasına karar verildi.
Türkiye’de ilk kez 1923’de kutlanan 1 Mayıs, dünyanın birçok ülkesinde tatil olarak kabul edilmektedir. Türkiye’de 2008 Nisan ayında ‘Emek ve Dayanışma Günü’ olarak kabul edilen 1 Mayıs, 22 Nisan 2009’da ise Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından resmi tatil olarak ilan edilmiştir.
Yine 1 Mayıs’tayız.
-Dünya’da işçilerin-emekçilerin hakları halen kapitalist sistemler tarafından sömürülüyor.
-İşçilerin-emekçilerin örgütlenmesinin önüne setler çekiliyor.
-Yandaş sendikalar ve sendika baronları türetiliyor.
-Emek sömürüsünde taşeronlaşma alabildiğince artıyor.
-Taksim Meydanı’nda sadece birkaç kişinin sembolik girişine izin veriliyor.
-Halen ülkemizde en fazla vergiyi işveren değil, işçiler ödüyor.
-İşçi ve emekçi hakları çıkartılan torba yasalarla her geçen gün karmaşıklaştırılarak, tırpanlanıyor. (Kıdem tazminatının kaldırılması, mesai ücreti gibi)
-Kadrosuz işçi ve emekçiler, kadro vaadiyle her seçim dönemi umutlandırılıyor.
-Adaletsiz gelir dağılımı nedeniyle zaten zor koşullarda yaşayan işçi-emekçi ve emeklilerin yaşam koşulları her geçen gün daha da zorlaşıyor.
1 Mayıs…
İşçinin emekçinin bayramı… Dünyanın birçok ülkesinde gerçekten bayram gibi kutlanan 1 Mayıs, ülkemizde ise maalesef sokağa çıkma yasaklarının gölgesinde ve de Gaziantep’te IŞİD’in düzenlediği bombalı saldırı nedeniyle ilk bilgilere göre 2 güvenlik görevlisinin yaşamını yitirmesi ve çoğu güvenlik görevlisi 22 kişinin yaralanması nedeniyle 1 Mayıs kutlamalarının bombalı saldırının gölge düştü.
Yazıyı kaleme aldığım sırada ‘canlı bomba’ ihbarları nedeniyle Adana ve Şanlıurfa’da kutlamalar iptal edilirken, yine ‘canlı bomba’ korkusu nedeniyle birçok yerdeki kutlamalar etkilendi.
Kutlamalara ‘bomba gölgesi’ düşmesine rağmen işçiler-emekçiler yine de Diyarbakır’dan İstanbul’a, Van’dan Aydın’a kadar meydanlarda emek sömürüsüne karşı tek yürek olup haykırdı.