Şanlıurfa’da intihar vakaları ciddi boyutta...

Aziz Çiftçi/Ahmet Meral/Şanlıurfa OLAY

 KİMİ işsiz kaldığı için, kimi hastalıklara karşı çaresizlik, yasal sorunlar, başarısızlık, terk edilme, reddedilme yüzünden intihar kalkışıyor. Uzmanlar kişiyi intihara sürükleyen nedenlerin başında iletişimin geldiğini söylüyor. İntihar vakalarının son günlerde artış yaşandığı illerden biride Şanlıurfa.  Son olarak 29 Martta Şanlıurfa'nın Viranşehir İlçesi'nde, 38 yaşındaki Şeyda Akelci iple kendini asarak, 19 yaşındaki Gülsüm Al ise tabancayı kalbine ateşleyerek yaşamlarına son verdi.   2 kadının neden intihar ettiği ile ilgili kafaları karıştıran birçok soru olmasına rağmen, sosyal, toplumsal, psikolojik, şiddet ve ekonomik bir çok etkenin intihar vakalarında başrolü oynadığı biliniyor.

 İşte intihar nedenleri

OLAY’a konuşan Uzm. Psikolojik Danışmanı İbrahim Karatüme, Tüm intiharlar olmasa bile çoğunluğunun önlenebileceğini belirtti. Genel şiddetin artması, ekonomik nedenler ve mesleki sıkıntıların intiharı tetiklediğini belirten Uzm. Psikolojik Danışmanı İbrahim Karatüme, Bunların başında; Stres yaratan olaylar, ailede intiharın varlığı ve gençte psikiyatrik sorunların bulunması, ailede ilişki yokluğu, olumsuz ilişkiler ve krizler. Aile içi sorunlar, duygusal ilişkilerde hayal kırıklığı, duyguların zayıf kontrolü, cinsel uyum zorlukları, sorunları çözmede başarısız çabalar, güvensizlik olduğuna dikkat çekti.

 İntihar birinci sağlık sorunu oldu

Uzm. Psikolojik Danışmanı İbrahim Karatüme, “İntihara teşebbüs olaylarında son zamanların en yüksek olduğu dönem yaşanıyor. İntihar olaylarının, ülkelerin gelişmişlik düzeyi ile ters orantılı bir tablo çizdiğini görüyoruz, "Modernleşme ve aydınlanma ile insanlık ilerleme ve gelişmeyi çok hızlandırdı. Fakat buna paralel olarak mutluluk, doğru orantılı gitmedi. Toplumsal düzenler insanın mutlu olması için oluşturulur. Son yıllarda intihar olaylarında rastlanan artış tesadüfî değildir. Biyolojik, psikolojik ve sosyolojik pek çok nedenleri vardır. İntihar olgularındaki artış sadece Türkiye’de değil bütün dünyada birinci sağlık sorunu olmaya başladı” dedi.

 Kötü yaşam koşulları intihar riskini artırmaktadır

 İntihar kararın alınmasına neden olan etmenlerin çok değişik olduğunu ifade eden Uzm. Psikolojik Danışmanı Karatüme, “ İntihar önlenebilecek bir ölüm nedenidir. Bu kararın alınmasına neden olan etmenler çok değişiktir ve kendini belli edebilir.  Genelde birkaç sebebin bir araya gelmesiyle bir intihar eylemi ortaya çıkar. Kendisini öldüren insanların çoğu depresyon hastasıdır. Depresyon ve diğer ruhsal hastalıklar yanında kötü yaşam olayları da intihar riskini artırmaktadır. İntiharlarda pek çok etken söz konusudur. Bunların başında; Stres yaratan olaylar, ailede intiharın varlığı ve gençte psikiyatrik sorunların bulunması, ailede ilişki yokluğu, olumsuz ilişkiler ve krizler. Aile içi sorunlar, duygusal ilişkilerde hayal kırıklığı, duyguların zayıf kontrolü, cinsel uyum zorlukları, sorunları çözmede başarısız çabalar, güvensizlik diye düşünülebilir” şeklinde konuştu.

 Ailedeki ortamında büyük bir payı var

Bütün bunların yanında intihar eden gençlerde ailenin de tutumunun önemine dikkat çeken Karatüme, “ Sevecen olmayan, sevgi göstermeyen ilgisiz ailelerde çocuklar güvensiz yetişiyor. Güvensiz olan çocuğun gençlik döneminde karşılaştığı stresle başa çıkması çok zor hale geliyor ve bu intihara yol açıyor. Bunun örneklerini hem ilimizde hem de ülkemizde çok görüyoruz. Çocuk ailede şiddeti görmüşse, anne babanın devamlı kavga ettiği, birbirlerine şiddet uyguladığı bir ortamda büyümüşse bu tür davranışları benimsiyor. Bu çocuklarda ya dışa dönük ya da kendilerine yönelik şiddet örnekleri görülüyor” ifadelerini kullandı.

  Ekonomik sıkıntılar karamsarlığa sürüklüyor 

Artan intihar oranları en temel nedenlerinden ekonomik sıkıntılar olduğunu vurgulayan Karatüme, “Genel şiddetin artması, ekonomik nedenler ve mesleki sıkıntıların intiharı tetiklemektedir. İflas eden şirketler, kapanan işyerleri karamsarlığa neden oluyor. Resmi kişilerin, kurumların ilgisizliği, şefkatsizliği ve karşılaşılan haksızlıkların bıkkınlığı, güven aşınmasını ve endişeyi yaygınlaştırıyor. Kimlik grupları arasında çözümlenemeyen çatışmalar hem siyasal hem de kültürel boyutta yaşanıyor. Uyumsuzluk ve içe kapanma, depresyona yol açıyor bu durumlarda sonuçta bireyleri intihara sürüklüyor. Kişilerin sosyal alandaki aktivitelerinin de etkili olduğunu düşünüyorum. Ama sadece bunu ekonomik  sebeplere bağlamamak gerekir çünkü intiharın sebebi, ekonomik, zorluk ve savaş değildir. Eğer böyle olsaydı bütün Afrika’nın intihar etmesi gerekir ve Kuzey Avrupa ülkelerindeki intiharların bu kadar yüksek olmaması gerekirdi. En büyük neden hayatta ayakta durabilecek yeterli sebebimizin olmamasıdır” dedi.

 Basın, intiharları özendirici yayınlar yapmaması gerekiyor

Bu vakaların bazen basınında istemeyerek katkı sunduğuna dikkat çeken Karatüme,şöyle konuştu: “Bunun için, intihara teşebbüs vakalarının önlenmesi için yazılı ve görsel basında ve sosyal ağlarda intiharı özendirici yayınlardan uzak durulmasının gerekli olduğunu düşünüyorum. Ayrıca intiharları önlemek için ruh sağlığı sorunu yaşayan bireylerin kolayca ulaşabileceği üniteler açılmalı, işsizlik, yoksulluk, baskı, şiddet gibi intihar eğilimlerini artırdığı tespit edilen veya düşünülen toplumsal sorunlar belirlenmeli ve sebepleri yok edilmelidir. Tabii bunlarla birlikte intihara eğilimli kişinin sorunlarına çözüm üretmede yardımcı olma, empatik yaklaşım sergileyebilme, kişiyi ve aileyi güçlü kılma, bu kişilerin toplumsal sorumlulukları yerine getirmelerinde destek olma ve toplumu intiharın neden olacağı zararlardan koruma, intiharı önlemede çok önemli adımlar atılmalı ve bunlar benimsenmelidir.”