olay reklam sol
ufuklar koleji sol
Şanlıurfa
20 Ekim, 2024, Pazar
  • DOLAR
    34.07
  • EURO
    37.74
  • ALTIN
    2733.2
  • BIST
    9833.22
  • BTC
    57623.74$
Ufuklar

İşte Urfa’nın Milli Davulcusu: Kado

İşte Urfa’nın Milli Davulcusu: Kado
Davulcu Kado namı diğer Kadir Eğlence, “Ben davulu çalarken kendimden geçiyorum, aşkla yapıyorum, kendimi ritme kaptırıyorum, bu yüzden gittiğimiz bir çok ülke de şehir de yaptığım figürlerden dolayı çok ilgi görüyordum.Bir çok yer de bana gel buralarda çalış büyük paralar kazan teklifinde bulundular; fakat hiçbirini kabul etmedim” dedi.

Urfalı Davulcu Kado. Namı diğer Kadir Eğlence Şanlıurfa Olay Gazetesi'ne konuştu.Davulcu Kado, “Babamlar bize davul çalmayı yasaklamışlardı, 15-16 yaşına kadar da öğretmezlerdi.Evli veya nişanlı olmayanları düğünlere götürmezlerdi.Ben su satardım ayakkabı boyardım. Amcam oğulları kendi kendilerine bir davul bulmuştu Topdağı tarafına çıkar çalarlardı, ben de onları izlemeye giderdim izlerken çalmayı öğrendim” dedi.

Kadir Eğlence, “Ben davulu çalarken kendimden geçiyorum, aşkla yapıyorum, kendimi ritme kaptırıyorum. Bu yüzden gittiğimiz bir çok ülke de şehir de yaptığım figürlerden dolayı çok ilgi görüyordum.Bir çok yer de bana gel buralarda çalış büyük paralar kazan teklifinde bulundular; fakat hiçbirini kabul etmedim.Ben memleketime aşığım. Para ne kadar önemli olsa da her şey para değil.Eğer ben para için bazı şeyleri yapmış olsaydım, şimdi ben malı mülkü çok olan biri olurdum ve bu kadar sevilmezdim” ifadelerini kullandı.

SÖYLEŞİ:SADIK ALİCAN

1980’li yıllar. Eyyübiye de Gavur Abdo’yun çay bahçesinin önünde 11 Nisan çete bayramı hazırlıkları..Davulcular, zurnacılar, marş çala çala yürüyerek çeşitli mahallelerden gelip toplanmış çete olmaya namzed gençlerin ve bayram yeri kalabalığının ortasında dururlar.Üstünde kırmızımsı kahverengi gabardin şalvar, kırk düğme yelek, boynunda hışvalı puşisi, ayağında yumurta topuk, sivri burun, ökçesi kırık kundurası ve göğsünde kalbinin üstünde daire şeklinde armaya benzer Türk bayrağı !

Kendini çaldığı davulun ritmine kaptırmış, orta da döne döne davula vuran, vurdukça da oyun bilmeyenleri bile oynatan davulcunun neşeli hareketleri figürleri, gururlu ortama neşe verip coşkuya coşku katıyor, yine davulcu Kado orta da.  Binlerce yıl öncesine dayanan müzik geçmişi olan şehrin eski sokaklarındaki hayatlı bir evde süphe yemeği yenilmiş. Güveği, zeytin dallarıyla parlak, ipek yüzlü minderlerle yastıklarla bezenmiş taht’ta kirve ile birlikte oturuyor. Elindeki çubuk sayılamayacak hızla davulun bir tarafına titreşime tutulmuşçasına ritim tutarken diğer elinde ki tokmak belirli aralıklarla davulun diğer tarafına güm güm usulca kalkıp iniyor, her ne kadar zurnanın peşrevi olmasa da gümüş süslemeli zurnasıyla zurnacı ince tiz bir tonda giriş yaptıktan sonra

“Çağırın Hakkoyu

Giydirin sakkoyu

Mübarek olsun ağabegim

Gelinden güvegi” türküsü davul zurna eşliğinde düğün evinin coşkusunu olabildiğince arttırdığında;

Davul sesinin, ustası elinde olduğunda yakından da hoş geldiği anlaşılır;

İşte tam o an bir Urfa düğününde olduğunu fark edersin ve davulcunun Kado olduğunu anlarsın… Urfalının hafızasında böyledir Davulcu Kado namı diğer Kadir Eğlence.

Aşağı çarşı da bir dükkan da iki usta halk oyunu oyuncusu ile oturmuş, Urfa’dan , Urfa kültürü üzerine sohbet ediyoruz.. Selam aleyküm diyerek Kadir abi içeri girdi, iki usta oyuncu da adeta babalarını görmüşçesine sevinç içinde ehlen ehlen Kadir baba şöyle gel böyle yukarı başa geç gibi ağırlayarak Kadir abiyi karşıladılar. Merhabalar verilip hal hatır sorulduktan sonra konu halk oyunlarına geldi.

--Urfa’nın kaç oyunu var ?

1.Usta: 33

2.Usta: 35

Kadir abe; 67, ikisi çıharıldı kaldı 65, 35 oyunu çalmışam diğer 30 oyunun ise isimlerini sayabilirem !

--Kadir abe bunları sölesey yazıp kayıt altına alsak iyi olmaz mı ?

Kadir abe ; Telefon numaramı yaz, müsait bi vakitte oturup ne sorursay bildiğim kadarıyla cevap veririm!

--Abi numaranı yazdım Kadir Eğlence diye kaydediyorum.

Kadir abe ; Milli Davulcu Kado diye kaydetmiyorsan, sil numaramı !

--Tamam abe Milli Davulcu Kado diye düzeltiyorum. 

Aradan bir zaman geçti. Başka dostlarımızla sohbet ediyoruz, Urfa kültürü üzerine Urfa’nın oyunlarına dair karşılıklı konuşmalar sırasında, Kadir abinin ismi geçiyor, bir ağabegimiz Ankara da Kadir abiyle ilgili bir anısını paylaşıyor bizimle;

  “Arkadaşlarımızla 7 veya 8 kişi bir lokantaya gittik, Kadir de bizden önce lokanta da oturmuş yemek yiyiyordu, selam verdik kendi masamızda oturduk, Kadir masasından kalkıp geldi bizlere merhaba etti, buyur ettik kibarca müsaade istedi gitti masasına yemeğini yedi kalktı çıkarken tekrar bize eyvallah ederek çıktı gitti.

Biz de yemeğimizi yedik kalktık hesap istedik, garson hesabımızı Kadir’in ödediğini söyleyince mahcup olduk, işin doğrusu maalesef ki davulculara “mutrup” deyip, toplumda aşağılanmalarının utancını yaşıyorduk.” !!!

Kadir abi ile ilgili yazı yazacağımı onu tanıyan bilen birkaç kişi ile konuşuyorum.Kadir abinin çaldığı ekipten oyuncu üç kişiyle konuşuyorum;

“Kadir abi, hiçbir düğünde para pazarlığı yapmaz. Kadir abi, düğünde bahşiş olarak veya düğün sahibinden aldığı parayı asla düğün sahiplerinin ve başkalarının yanında saymaz!

Kadir abi yanında ki iş arkadaşı kimse, ona para verirken bölüşürken sadece parayı sayar.!

Kadir abi oyuncuların müzisyenlerin, arkadaşlarının düğünlerinden asla para almaz, bahşiş dahi almaz! “

Kadir abe bize kendini anlatır mısın ? 

Kadir Eğlence namı diğer Davulcu Kado;  Nüfus cüzdanına göre 1953 doğumluyum ama aslında 1950’de Hilvan’ın hoşoş(huşhışk) köyünde doğmuşum. 1968’de Urfa merkeze Kalaboynu mahallesine geldik.

köyde geçim zorlaşınca babam gil şehre göç etti. Ailemiz yaklaşık 250 sene evvel Malatya ‘dan Adıyaman’a Adıyaman ‘dan da kendi aralarında bir problemden dolayı Urfa ya göç etmiş.

Babam davulcu Bıyıklı Mıstafa diye bilinir, tanınırdı. Ailece bizlere Tefşo gil derler. Dedelerim Osse Osseyi Tefşo, Hemme Tefşo, Miçe Tefşo.. Babam ve amcalarımda aynen benim gibi davulculuk yaparlardı.Babamlar kendi çaldıkları davullarını kendileri imal ederdi. Kasnakları Malatya’dan getirirlerdi deriyi çemberi kendileri yaparlardı.

Babam amcalarım davul zurna çalarlardı, akrabalarımızdan Gavur Hecci vardı halamın oğludur, kemancıydı, Halamın eşi, Osse Ali eyyi bi zurnacıydı, bunların yanı sıra çok eyyi müzisyenler vardı, Avde emmi, Memi emmi gibi. onlar Urfa’nın esas yerlileriydiler bizden çok önce bu meslekte söz sahibiydiler.Babamlar bize davul çalmayı yasaklamışlardı, 15-16 yaşına kadar da öğretmezlerdi.Evli veya nişanlı olmayanları düğünlere götürmezlerdi.Ben su satardım ayakkabı boyardım. Amcam oğulları kendi kendilerine bir davul bulmuştu Top dağı tarafına çıkar çalarlardı, ben de onları izlemeye giderdim izlerken çalmayı da öğrendim.Bir gün Harran kapı tarafında boyahçılık ederken baktım davul sesi geliyor gittim baktım, Avde emmi gil çalıyor ben de dinledim..

Avde emmi dedi sen davul çalmak biliyor musun ? Dedim biliyorum, al çal bakayım dedi, davulu aldım çaldım, baktılar dörtlü degenek oyununu da mahalli oyunları da çalıyorum, Avde emmi dedi ohho sen eyyi çalisan bundan sonra bizimle gel çal.. Kabul ettim. O zaman kadınlara çalıyorduk, büyükler perdenin arkasından çalıyorlardı.. O şekilde babamlardan gizli bir buçuk yıl davul çaldım. Eve 5 kağıt 7 kağıt 10 kağıt gibi bir çocuk için büyük paralar götürüyordum, babam diyordu bak oğlum senin mesleğin bizimkinden daha iyi kazandırıyor..

Bilmiyordu düğünlere gidip davuldan para kazandığımı..

BABAMIN DAVUL ÇALDIĞIMI ÖĞRENMESİ

Kadri Barut vardı o zamanlar Demirkolların yanında katiplik yapıyordu, sonra belediye başkanlığı yaptı ondan beraber Ahuy Hüssen vardı hakem Serdar Tatlı’nın babası, Beg kapısında bir düğünde davul çaldığımı görmüşler, Ahuy Hüssen bana dedi sen kimin oğlusan? Dedim Bıyıklı Miçeyin oğluyam. Babam işi olmadığında arkadaşlarıyla çardaklı kahvede otururdu, Ahuy Hüssen kahveye gitmiş oğullarının sünneti var diye babama demiş iki hafta sonra düğünümüz var düğüne gelirken oğlunu da getir!  Eve gittim amcamlar bide eniştemiz bizdelerdi. Babam dedi oğlum sen davul çalmağını biliyor musun? Dedim öğretmediniz bize davulu yasakladınız nerden bileceğim.. Babam dedi bi tane bankacı var Ahuy Hüssenin oğlularının sünnet düğünü varmış davul çalmak için seni neden çağırıyor? Dedim benim müşterimdir, bankaya gidip ayakkabılarını boyuyorum ordan tanıyor beni, o yüzden çağırmıştır. Büyük amcam alay ederek dedi nerden bilsin, bu davul çalmak mı bilir, çalamaz… Gibi şeyler söyleyerek dalga geçti benim çok zoruma gitti. Babam dedi o davulu al çal bakayım.. Dedim, baba eeyi mi çalım,kötü mü çalım, dedi tev ben siye deyyem davul çalmak bili misen, sen deyisen bilmiyem şimdi de deyisen eyyi mi çalım kötü mü çalım..Dedim babo böyük emmimin sözleri zoruma getti, ayrıca nişanlı da değilem evli de değilem düğünlere götürmüyorsunuz!

Burada bir not düşelim. Eskiden davulcularda evli veya nişanlı olmayanı düğünlere götürmezlerdi. Sebebi ise davulcu genç her hangi bir cahillik yapabilir sorumluluğu yok diye büyükleri laf söz gelmesin diye bazı kurallar ( raconlar ) getirmişler.Babam dedi çal bakayım, küçük emmim beni çok severdi, dedim emmo sen zurnayı al, emmim zurnayı aldı.Dedim Hesan dağını sen çal, gerisine karışma. Amcam çalmaya başlayınca ben çubuğu tokmağı elime aldım dönerek çalmaya başladım, Hesan dağını, arkasına giraniyi devamında yaklaşık 10 tane daha çaldık, baktım ki babamın gözleri yaşardı.Davulu bıraktım babam, Mehemet amcama döndü dedi abe kusura bakma bundan sonra oğlum bizden beraberdir. Zaten bu düğüne götürmezsek Ahuy Hüssen’e ayıp olur adam görmüş ille gelecek diye de bize şart koşmuş… Neyse düğün günü geldi sabah gittik, eskiden düğün sabah kadınlara öğleden sonra erkeklere çalınırdı! Kadınlar beni görür görmez babama dediler; Emmi size icap etmez siz perdenin arkasında çalın çuço da yanımızda çalsın. Çaldık kadınların faslı bitti, erkekler geldi baktık degenekleri ortaya attılar, ee kim çalacak şimdi ?

O zaman zurnaçı Ali Butto vardı, Memmi gilin zurnacısı o da düğündeydi, dörtlükte o zurnayı çaldı ben de davulu çaldım. ( Derviş emmi dörtlükte çok namlı bi zurnaçıdı, Avde emmi Memmi emmigilde çok eyyilerdi, ben dörtlüğü onlardan aldım..) Velhasıl çok hoş bi düğün oldu..

Hüssen emmi düğünden sonra biye dedi, Pazartesi Ak banka gelecağsan.

DÜĞÜN DAVULCULUĞUNDAN HALK OYUNLARINA GEÇMESİ

Pazartesi bankaya gittim, Ahuy Hüssen den Kadri Barut beni bir jipe bindirdiler, birlikte Öğretmen okuluna gittik.Okul müdürünün yanına vardığımızda Hüssen abe müdüre dedi müdür beg sana öyle bi davulcu getirdim ki hem oyunçı hem eyyi çali halk oyunlarında hiç çalmamış ama çaldıkları da hep bizim oyunlarımız!Neyse ekip toplandı, o zaman da Memi emmigil Öğretmen okulunda çalilar, başladılar çalmağa.Memi emmigil çaldılar müdür dedi Memi emmi hele davulu Kadir’ e de verin bakalım nasıl çalıyor.. Aldım çaldım beğendiler, iki hafta devam ettim, müdür dedi bundan sonra sen bize çalacaksın.1969 da halk oyunlarına çalmaya başlamam ilk Öğretmen okulunda başladı..

HALK OYUNLARIYLA YARIŞMALAR-DERECELER BAŞLADI

1970 de öğretmen okuluyla İstanbul’a yarışmaya gittik, Türkiye birincisi olduk..1971 de Adana Millet yarışmasına gittik, yine Öğretmen okuluyla tekrar birinci olduk.1973 te tekrar aynı yarışmalara katılarak dereceler aldık.Bu dereceleri aldık diye Urfa ya geldiğimizde, dediler ki Tunus’a gideceksiniz, ama benim askerliğim gelmişti, Öğretmen okulunda müdür yardımcısı ismi şimdi aklıma gelmiyor bir hanım efendi dedi sen merak etme askeriyeden senin izin işini ben çözerim.Birlikte tuğay’a gittik, müdür yardımcısı hanım efendi paşa’nın eşiymiş bana 35 gün izin aldı.Tunus’ gittik Tunus ta yarışmada dünya birincisi olduk altın madalya ve altın yaprak ödülü aldık.Türkiye ye döndük 10 gün rapor aldım dinlendim askere gittim, Ankara Çankaya ordu evine aldılar yedek subaylara ve subay çocuklarına bizim yörenin halk oyunlarını öğrettim.Askerliğimin 5. Ayında komutan beni çağırdı dedi 10 gün izin kullan Urfa ya git, niye diye soramadım, Urfa ya geldim, öğretmen okulunda 1 hafta halk oyuncularıyla çalışmalar yaptık.Ben tekrar Ankara ya kışlama döndüm, ekip de benden sonra İstanbul’a yarışmaya gitti, ben de hem askerdim hem de gittim ekiple yarışmada çaldım, yine birinci olduk.Ekip dedi sen askersin sana bi jest yapalım, bizde seninle Ankara ya gelelim askerlere bir gösteri yapalım, ben komutanlarımla görüştüm, ekiple hep beraber Ankara gelip ordu evinde gösteri yaptık. Komutanlarımız çok memnun oldular bizleri ekiple birlikte davet ettiler ağırladılar, yani askerliğimde çok güzel geçti, son 20 günüm kala Urfa ya döndüm teskeremi Urfa da aldım.Askerden sonra rahmetli Abdullah Balak hoca, Sağlık Meslek Lisesini çalıştırıyordu. Benle babam Sağlık Meslek Lisesini çalıştırmaya başladık 4-5 sene Sağlık Meslek Lisesini çalıştırdık. Sonra sırasıyla, Kız Meslek Lisesi, Ticaret Lisesi, amcamla oğlu Urfa Lisesini çalıştırıyorlardı, Mehmet Oymak hoca ile Urfa lisesini 4-5 sene çalıştırdık, Turan İlkokulu, Şehit Nusret İlkokulu Urfa da yavaş, yavaş bir çok okulda çalıştık..Bu arada, 1974 te Fransaya gittik, Urfa karna halk oyunu ekibiyle. Sanat okuluyla1978 de Polonya ya gittik dünya 1. si olduk .. Polonya da altın balta, altın yaprak ödülü aldık, ekipte Abdülkadir Karakeçili,  Mehmet Dörtkardeş, İbrahim Ergüven, Halil Aba gibi isimler vardı, yaşlanmışam diye çoğunun ismini unutmuşum veya şimdi aklıma gelmiyor bağışlasınlar.1979 da İzmir Fuarına İbrahim Tatlıses’in Akasyalar gazinosuna gittim dört sene çalıştım.Daha sonraları ŞURKAV ile birlikte 3 defa Bağdat’a Babil festivaline gittik.1994 te ilk olarak o zaman Kanal 6 da yayınlanan sıra gecesine Bedih emmi, Mehmet Nacak, Abdullah Uyanık, Yusuf Oktay, Naci den beraber katıldık, sonra bir çok ulusal kanal da programlara çıktık.

Kimlerle çalıştın?

Mehmet Dörtkardeş, Hamdi İpek, Cemal Akbaş, Fahri Mekik, Mehmet Çoban, Sedat Mekik, Sait Çelik, Emin Arkat, Selami Yıldız, Şükrü Üzümcü, 1976 da Belediye ye girdim, belediye ekibinde bir çok oyuncu yetiştirdik, bir çok hocayla birlikte çalıştık 1999 da belediyeden emekli oldum..Emeğimiz çok oldu, şu anda da halen emek veriyorum ve sıra gecelerinde çalışıyorum.

Urfa oyunları kaç tanedir?

Esasında Urfa oyunları 65 tanedir, oynanan 29 tanedir, oynanmayan 34 tanedir, iki tanesi Urfa oyunlarından çıkarılmıştır.Oyun isimleri, mesela en başta Hesan dağı, Girani, Abrave, Gezale, Teşi, Dörtlü degenek, Kılıç kalhan, Dinge, Lorke, Cezayir, Çeçen kızı, Dağlar, İki ayak, Tek ayak, Üç ayak, Beş ayak, Terge, Kımıl, Şoseh, Tem’un Düz, Güle, Gul Ahmedan, Keriboz, Çepik, Sebejin, Selman, Urfalıyam ezelden, Gemi, Mirkut..

Eskiye dair neler değişti?

Eskiden 11 Nisan’dan haftalarca önce, hazırlıklar yapardık..15-20 sene öce bazı iller bizim oyunlarımızı alır, kendi oyunları diye gösterirlerdi, şimdi bizde de bazı ekipler başka yerlerin oyunlarından figürleri bizim oyunumuz gibi gösteriyorlar..Eskiden çoğumuz halk oyunlarını memleketimizin tanıtımı için canla başla bir yerlere taşımaya çalışırdık, şimdi maalesef halk oyunlarını bazı arkadaşlar sadece para için yapıyorlar, bu yüzden bu kültürün aslına çok önem verilmiyor bazı şahıslarca..

Yaşamınız boyunca aldığınız ilğinç teklifler nelerdir ?

Ben davulu çalırken kendimden geçiyorum, aşkla yapıyorum, kendimi ritme kaptırıyorum, bu yüzden gittiğimiz bir çok ülke de şehir de yaptığım figürlerden dolayı çok ilgi görüyordum..Bir çok yer de bana gel buralarda çalış büyük paralar kazan teklifinde bulundular; fakat hiçbirini kabul etmedim.

Neden kabul etmedin ?

Ben memleketime aşığım, para ne kadar önemli olsa da her şey para değil, eğer ben para için bazı şeyleri yapmış olsaydım, şimdi ben malı mülkü çok olan biri olurdum ama Urfa için bir şey yapmamış olur ve bu kadar sevilmezdim.Ben bir çok okuldaki alacaklarıma defalarca çizgi çekmişimdir, helal hoş olsun..

Müzik ve sanat aleminde kimlerle çalıştın?

Urfalı ustaların çoğundan çalıştım.. Tenekeci Mahmut emmiye çaldım, Culha hafız’a Dede Osman’a Cevher Hafız’a İzzet Çullu ya çaldım.. Urfalı sanatçıların hemen hemen hepsine çaldım..TRT de ilden ile programında çalıştım..Seyfettin Sucu ile çalıştım. Havar filminde oynadım.İbrahim Tatlıses ile çok çalıştım. Filmlerinde oynadım. Maksim gazinosunda 4 sene çalıştım. İzmir Fuarında çalıştım.İbrahim Tatlıses’in ilk televizyon programında ( daha meşhur değildi o zaman ) Hışhışı hançer, indim gönül bağına, Oy Oy Oy Oy Emine türkülerini çaldım, TRT müdürü dedi 15 gün sonra sana özel bir program yapacağım ve yaptı İbrahim Tatlıses, Türkiye’nin İBO ‘su oldu.    Son sözünüzü alalım dediğimde, bu meslek bana hem maddi hem de manevi çok şey kattı.çok ülke gezdim.çok sanatçıyla çalıştım.Bunlar her davulcunun kolay kolay yaşayacağı şeyler değildir.Ben bu meslekle 6 çocuğumu okuttum.Bu sebeple hem davula hem de mesleğime aşığım diyebilirim.Allah kısmet ederse hac vazifesini de yerine getirmeyi düşünüyorum.Vefanın göz ardı edildiği bu zamanda bana gösterdiğiniz ilgiden alakadan dolayı çok teşekkür ederim.

   

ysd yatay

Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!


  • 0
    SEVDİM
  • 1
    ALKIŞ
  • 0
    KOMİK
  • 0
    İNANILMAZ
  • 0
    ÜZGÜN
  • 0
    KIZGIN

Facebook Yorum

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Başka haber bulunmuyor!