Milletvekili Doğan Bekin: Suriye’de Artık Söylem Değil, Eylem Vaktidir

Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Doğan Bekin, yaptığı basın açıklamasında, “Suriye’de artık söylem değil, eylem vaktidir” dedi. 

Haber Giriş Tarihi: 11.12.2024 16:22
Haber Güncellenme Tarihi: 11.12.2024 16:22
https://www.sanliurfaolay.com/

Bekin, ABD Merkez Kuvvetler Komutanı General Michael Eric Kurilla'nın Suriye'deki hükümet dışı örgütlerle görüşmesini eleştiriyor ve ABD'nin asıl muhatabının, yani görüşmelerin yapıldığı yerin, Suriye hükümeti olması gerektiğini vurguladı. 

Yeniden Refah Partisi, Türkiye'nin çıkarları doğrultusunda, dış güçlerin ve onların desteklediği grupların Suriye'deki içişlerine müdahalesine karşı duruyor. Bekin'in sözleri, aynı zamanda Türkiye'nin Suriye hükümetiyle doğrudan diyalog kurulması gerektiği yönündeki görüşleri de pekiştiriyor.

Bekin'in iddialarına göre, ABD ve İsrail'in (MOSSAD) DEAŞ'ı 1979'dan itibaren bilerek ve planlı bir şekilde oluşturduklarını öne sürüyor. Bu iddia, özellikle 2017 yılında WikiLeaks tarafından yayımlanan ve CIA'nin, MOSSAD'ın ve diğer Batılı güçlerin Orta Doğu'daki stratejik hesaplarına dair gizli belgelerin bir kısmını içeren "Diplomatik Carter Telgrafları" ile destekleniyor. Bu belgelerde, Amerika'nın Orta Doğu'daki çeşitli oyunlarına dair önemli bilgilere ulaşılabiliyor.

Doğan Bekin'in açıklamalarının bir başka boyutu da, ABD'nin uzun süreli müdahalelerinin, Suriye gibi ülkelerdeki siyasi ve askeri durumları daha karmaşık hale getirdiği eleştirisini içeriyor. Bekin, bu tür açıklamalarla Orta Doğu'daki ABD politikalarının daha geniş bir çerçevede sorgulanmasını savundu.

Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Doğan Bekin, konuya ilişkin yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi:

“ABD Merkez Kuvvetler Komutanı General Michael EricKurilla’nın Suriye’de hükümet dışı örgüt mensuplarıyla görüşmesini yadırgadığımızı bundan böyle asıl muhatabının Suriye yetkilileri olması gerektiğini ifade etmek istiyoruz.

Bu arada ABD, Suriye’de kalıcı olmak amacıyla yeniden DEAŞ kartını ortaya koymaya çalışması samimiyetsizliğinin apaçık bir göstergesidir. 

Şöyle ki, JullianAssange, ABD diplomatik kaynakları tarafından 1979’dan itibaren kaleme alınan ve ABD Kamu Diplomasi kütüphanesinde muhafaza altında tutulan 531.525 adet “Diplomatik Carter Telgrafları III”ü  28 Ekim 2017 tarihinde deşifre ederek DEAŞ’ın 1979’dan itibaren CIA-MOSSAD tarafından nasıl oluşturulduğunu tüm çıplaklığıyla WikiLeaks belgeleriyle ortaya koymuştu. Bundan amaç; “Müslüman Kimlikli Ortak Düşman” çabası idi. Şimdi ise ABD,  WikiLeaks belgelerinde kendisi tarafından kurulduğu açıkça ortaya konulan DEAŞ ile mücadele amaçlı Suriye’de kalma isteği samimiyetsizliğin bir göstergesidir.

Bu arada İsrail’in, 1974 yılında imzalanan “Kuvvetlerin Ayrıştırılması Anlaşması”nı ihlal ederek Suriye-İsrail arasındaki ayrıştırma bölgesini işgal etmesini şiddetle kınadığımızı ifade etmek istiyoruz. İsrail, bununla da yetinmeyip, Suriye’nin farklı noktalarını bombalaması ve Suriye’de alan hakimiyeti oluşturmak amacıyla işgal politikası uygulaması son derece tehlikeli bir süreci başlatmış oldu.

Ne yazık ki, İsrail oryantasyonlu yeni “Ortadoğu Projesi”nin şekillenmesi bağlamında “YINON Planlı II. SEVR” hamlesi ile Suriye’nin güçsüzleştirilmesi ve bölünmesi amaçlanmaktadır. Türkiye’nin bu kaotik denklemde nerede ve nasıl duracağı ve nasıl bir politika izleyeceği artık daha büyük önem arz etmektedir.

Şu aşamada Suriye’de birçok bilinmeyenli denklem yaşanırken dış aktörlerin hızlıca hareketle Suriye’yi istikrarsızlaştırmak amacıyla hamleler yaparken bu konuda salt söylemle yetinmek çözümsüzlüğe ve istikrarsızlığa neden olabilir. Özellikle İsrail’in uluslararası toplumun gözü önünde Suriye’de fiili işgal başlatması son derece tehlikeli bir durum ortaya koymaktadır. İsrail üzerinde baskı oluşturulması artık kaçınılmazdır. 

Suriye’de huzur ve istikrarın sağlanması, toprak bütünlüğünün korunması, kalıcı ve adil çözümlerin ortaya konulması büyük önceliğe sahiptir. Bu konuda Müslüman ülkelere büyük görevler düşmektedir.”