Röportaj: Hasan Ray
Şanlıurfa Olay Gazetesini ziyaret eden Şanlıurfa’nın tanınan sanatçılarından birisi olan Serap Can, Şanlıurfa’dan kadın sanatçı olarak çıkmanın zorluklarını anlattı. Serap Can hayallerinin peşinden koştuğunu belirterek, kadınları içine hapsedildikleri kalıplardan kurtulmaları için mücadele etmeleri gerektiğini ve kadının hizmet eden bir robot değil insanlığın devamını sağlayan anne olduğunu söyledi.
Şanlıurfa’da bir kadın olarak sanatçı olmak nasıl bir durum; bu anlamda ne gibi tepkiler aldınız?
Şanlıurfa’da ve Doğunun belli bölgelerinde bir kadının sanatçı olmak istediğini söylemesi bile ciddi tepkiler alırken benim bu işi yapmam çok ağır süreçler geçirmeme sebep oldu. Ama ben biraz savaşçı bir insan olduğum için savaştım. Bu savaş elbette kolay bir savaş olmadı. Ben de birçok kadının çektiği o ağır süreci çektim. Hatta ben bu süreci çok daha ağır geçirdim. Sanatçı olmak isteyişim bu süreci daha ağır geçirmeme ve bedeller ödememe sebep oldu.
Şanlıurfa’da kadınların içerisinde olduğu bir kalıp var. Siz nu kalıba girmek yerine mücadele etmeyi tercih ettiğinizi söylediniz; bu anlamda Şanlıurfa’da ve Doğunun diğer bölgelerinde veya batıda kadınların ne yapması gerekiyor?
Kalkıp bütün kadınların ‘ben sanatçı olacağım’ demesi gerekmiyor. İnsanın önce kendisini keşfetmesi gerekiyor. Ben neler yapabilirim neler başarabilirim. Mesela ben okul okuduğum dönemlerde iyi bir doktor ya da bir öğretmen olabileceğimi düşünüyordum. Daha bu sanatçı kısmımı keşfetmeden önce onun için çabalıyordum. Ama malum işte kadınız belli bir sınıftan sonra okuyamadık. Çünkü özellikle kırsal kesimlerde belli bir sınıfa kadar okutuluyordu. Ben lise ikinci sınıftan sonra okuyamadım.
Kendilerini keşfetmeleri gerekiyor
Ben sanatçı olabilmeyi ancak boşanabildikten sonra başarabildim. Boşandıktan sonra ailemle yaklaşık iki yıl kadar görüşmedim. Bu süre zarfında sanatçı oldum. Zaten ailem beni bulduğumda zaten bu işi icra ediyordum. Artık önüne geçemediler. Kadınlar önce kendini keşfetmelidir. Kendini keşfettikten sonra ‘ben en iyi ne yapabilirim?’ demeliler. Kendilerine buna göre bir hedef koymalı ve bu hedefe doğru gitmeliler.
Tamda bu noktada şunu sormak istiyorum. Şanlıurfa’da kadınlarda bir özgüven eksikliği var mı?
Var… Çünkü bu bastırılmış. Ben çocukken ve daha genç yaşlarımdayken kendimi ifade edemezdim. Acaba nerede susturulurum, acaba konuşmamda hata yapar mıyım? Gibi korkularla kendi fikirlerimi açıklayamazdım. Ama ben pes etmedim. Kırılma noktası vardır. Bu noktada ya pes edersin ya da artık o çizgiyi kırmış olur ve başarıya yani hedefine ulaşmış olursunuz. Tam bitti dedikleri anda bile hedefleri üzerine gitmeliler.
Çocukken öğretmen ya da doktor olmak istiyordunuz, bu fikrinizi değiştiren ne oldu?.
Aslında şuan ki fikrim bile olsaydı yine doktor olmak isterdim. Ama maalesef okutulmadım. Fakat sanatçılığı da çok seviyorum. Sanatçı olduktan sonra kendimi burada bulduğumu fark ettim. Ki, sanatçı olduğumda zaten artık raylar da oturmuştu. İkinci bir konu ise çocuğum vardı. Her şeye yetişme imkanım yoktu. Şimdi de yarım bırakmak istemiyorum. Başarılı olduğum bu alanda ilerlemek istiyorum.
Anladığımız kadarıyla sanatçı olmak adına baya bedeller ödemişsiniz, bu bedellerin sebebi de genelde köstek olan insanlardır. Size bu hayalinizde destek olan var mıydı, En çok kimden destek aldınız?
Destek aldım dersem yalan olur. Tam aksine insanlar bir şeyler başarmak istediğinde önüne engebeler, tümsekler çıkar. Ben de maalesef o şanssız insanlardan birisiydim. Fazlasıyla engellerle karşılaştım. Hatta bir zaman geldi, ‘Tamam atık pes, bu işi yapmayacağım’ dedim. Ama o anda biraz düşündüm. ‘Pes etmek bana göre değil’ dedim mücadele ettim ve başardım. Zaten belli bir süre sonra o engeller arkanızda kalıyor.
Özellikle kız çocuğu annesi olan kadınlara seslenmek isterseniz, çocuklarına hedeflerine ulaşma noktasına ne yapmalarını önerirsiniz?.
Anne ve baba evladını etüt etmelidir. O çocukta belli bir alanda yatkınlık var mı yok mu önce bunu keşfetmelidirler. Çocuklar keşfedilmemiş mücevher gibidir. O mücevherler muhakkak işlenmelidir. Benim öyle bir şansım olmadı. Aksine hep zorluk yaşadım. Aileler çocuklarını başarıya yönelmeleri ve ulaşmaları noktasında desteklemeli ve başkalarına yem etmemelidir. Çocuklarını harcamasınlar. Hedefleri konusunda destekleyin ve kendi istedikleri meslek üzerinde başarılı olması konusunda çalışsınlar.
Zamanında size bu saydığınız destekler sunulmuş olsaydı, şimdiki Serap ile çok farklı bir Serap olur muydu?.
Çok farklı olurdu. Mesela ben çok şeyle savaşmamış olurdum. Belki de içimde bastırdığım engeller vardı. Belki bunlar daha kolay aşılacaktı. Sanatçı dendiği zaman dışarıdan çok kolay görülüyor. Biz bu mesleğin içerisinde nelerle karşılaşıyor. Bunları tek tek aşmak için çabalıyorsun. Ama arkanda bir ailen olsa daha kolay bir şekilde atlatırsınız. Dışarıdan gelecek olan zararlı kimse göze alamazdı. Çünkü ailesi arkasında olan bir kişiye kimse kolay kolay zarar vermeyi göze alamaz.
Şanlıurfa’ya dışarıdan bir sanatçı ya da bir vatandaş olarak baktığınızda gerek sanatsal gerek kültürel çalışmalar alanında neler görüyorsunuz, bir de tanıtım ve reklamı yeterli görüyor musunuz?
Şanlıurfa’da o kadar mücevher var ki, dışarıda Urfa dediğiniz zaman herkes gıpta ile bahsediyor. Öncelikle Urfa Peygamberler şehridir. Urfa’da gerçekten doğan her çocuk sanatçı olarak doğuyor ve yeryüzünde olmayacak kadar müthiş sesler var. Rabbim Urfa’yı ses konusunda kayırmış. Dışarıda Urfalı olmayan insanlarımız da bizimle aynı fikirde…
Tam bu noktada ilgili kurumlar bunu dışarıya yansıtabiliyor muyuz?
Tam anlamıyla yansıtılamıyor. Örneğin demin bahsettiğimiz ciddi sesler var ama bastırılan bazı duygular var ve bundan dolayı bu sesler medyaya yansımıyor. Halbuki duyulsa yer yerinden oynayacak… Ancak yetkili birimlerin bu konuda daha çok çalışması gerekiyor. Değerlerimizin harcanmaması gerekiyor.