Kent genelinde yaşanan anız yangınlarının zararlarına dikkat çekiliyor. Hasat sonrası oluşan anızı yakmak yerine, samanları toprakla karıştırarak verimin yükseltilmesi öneriliyor. Anızlı topraklar, rutubet kaybını önleyerek verimi arttırıyor.
Gelecekte nüfus artarken, aynı besinleri tüketmek, aynı havayı solumak, aynı su kaynaklarından yararlanmak istiyorsak, bugün çevreye daha duyarlı olmak zorundayız. Türkiye'de anız yakma sonucunda yüzlerce canlı ve bitki türü yok olma tehlikesinde. Ayrıca, milyonlarca hektar arazide erozyon şiddetleniyor, organik madde oranı düşüyor, haberleşme ve elektrik hatlarında milyarlarca lira hasar meydana geliyor ve milyonlarca ton kağıt hammaddesi ağacımız yok oluyor.
Ülkemizde buğday üretiminin %8'i, mercimek üretiminin %36'sı ve arpa üretiminin %11'i ilimizde gerçekleşiyor. İlimizde arpa üretim alanı 1.060.000 dekar, buğday toplam üretim alanı 2.920.000 dekar ve mercimek toplam üretim alanı 1.350.000 dekar. Toplamda ilimizde 5.330.000 dekar alanda hububat tarımı yapılıyor. Hububat tarımı yapılan alanların yarısında ikinci ürün yapıldığı varsayılırsa, ilimizde en az 2.665.000 dekar alanda anız yakma tehlikesi söz konusu.
Anız yakmanın olumsuz etkilerine bakarsak; anızlar yakıldığında birçok faydalı mikroorganizma ve solucan gibi küçük canlıları öldürüyor, topraktaki organik maddeyi yakıyor, bazı mikroelementleri bitkilerin faydalanamayacağı forma dönüştürüyor ve makro-mikro besin maddesi noksanlıkları oluşuyor. Kurak bölge tarlalarında anız yakılması ile tarım topraklarında organik madde azalıyor, C/N (karbon/azot) oranı olumsuz etkileniyor, bitki besin maddelerinin alınımındaki katyon değişim kapasitesi, alınabilir potasyum, toprağın kireç muhteviyatı, suya doymuşluğu, toprak asitliği ve alınabilir toplam azot miktarı olumsuz etkileniyor.
Anız yakılması sonucu toprağın bünyesindeki organik maddenin azalmasından dolayı su tutma kapasitesi ve havalanma özellikleri olumsuz etkileniyor. Anız yangınları, tarla yüzeyini bitki örtüsüz bırakacağından, en değerli üst katmanları su ve rüzgar erozyonu sonucu taşınarak yok oluyor.
Anızların, soklu pulluk gibi uygun aletlerle tarla toprağına karıştırılmasına anızlı toprak işleme denir. Anızlı toprak işleme, toprağın fiziksel, kimyasal ve biyolojik dengesini düzenlemek amacıyla toprağın organik madde oranını korumak, su tutma kapasitesini artırmak ve verimliliğini sürdürmek için yapılıyor. Anızlı toprak işlemede, tarla toprağı anız sapları ile bir malç oluşturduğundan yağışlı dönemlerde düşen suyun toprak içerisine girmesini ve tutulmasını sağlıyor. Oluşacak rutubetli ortam, sap artıklarının mikroorganizmalar tarafından parçalanarak organik maddeye ve bitki besin maddelerine dönüşmesini sağlıyor. Anızlardan oluşan bu organik madde, su tutma yeteneği sayesinde toprağın içerisinde bitkiler için gerekli suyu ve besin maddelerini depoluyor.
Anızların her yıl yakıldığı tarım alanlarında ise organik madde kaybı olduğundan yavaş yavaş geçen yıllar içerisinde toprak zerrelerini birbirine bağlayan doku ile su tutma kapasitesi zayıflıyor, verim düşüyor, rüzgar ve su erozyonu oluyor, çoraklaşma başlıyor.
Hububat anızlarını yakmayarak, tarımsal zararlı böcekleri yiyen, yumurtalarına zarar veren ve onları hastalandıran doğal biyolojik mücadele canlıları korunmalıdır. Ülkemiz topraklarının şimdiki ve gelecekteki nesilleri doyuracak ürünü vermesi ve bu nesillere güzel yeşil bir çevre, doğa bırakılması bu bilince bağlıdır.
Ülkemizde her noktada 2872 sayılı kanun gereği tarlada bulunan anızı yakan köylülere uydu ile tespit edilerek dekara cezai işlemler uygulanıyor. Bazı illerimizde ise anız yakılmış alanlara müdahale edilerek yasal süreç başlatılıyor.
İlimizin tarım alanlarında 2. Ürün ekimi için masraftan kaçmak, hızlı şekilde toprağı işlemek ve az emek harcamak adına her gün tarım alanları yakılıyor. Bu yangınlarla ilimizde çevre ve hava kirliliği artıyor, tarım alanlarındaki organik madde miktarı azalıyor ya da yok olup topraklar daha verimsiz ve erozyona daha hassas duruma geliyor. Topraktaki mikro organizmaların yüzde 80‘nin zarar görmesi sonucu verimde de azalmalar olduğu bilimsel olarak ortaya konulmuştur. Anız yangınları komşu tarlalardaki hasat edilmemiş ürünlere, traktörlere meyve bahçelerine, bunların etrafındaki çitlere, telefon direklerine, civardaki yerleşim yerlerine, özellikte de ormanlarımıza telafisi mümkün olmayan zararlar veriyor. Bu da devlete milyonlarca dolara mal oluyor.
Çiftçilerimiz hububat hasadı yapan biçerdöver operatörlerinin mümkün olduğu kadar alçaktan (10-15 cm) yapmasını denetlemeli, anızları gölge tavında veya sonbahar yağışlarından sonra ayarlı uygun bir soklu pullukla sürüp toprağın altına karıştırmalıdırlar. Günümüz şartlarında anıza ekim yapan tarım aletlerinin olması, güçlü traktörlere ve kombine tarım işleme makinelerine sahip olunması anız yakılması gibi ilkel metoda başvurulması bu şehirde yaşayan herkesin ayıbıdır.