© Şanlıurfa Olay 2021

Başarılı Doktor – Akademisyen Kurtuluş’un Doçentlik Dosyası Kabul Edildi

Harran Üniversitesi Hastanesi Göğüs Hastalıkları Bölümünde görev yapan ve aynı zamanda Şanlıurfa OLAY Gazetesi Köşe Yazarı da olan Dr. Şerif Kurtuluş’un doçentlik dosyası kabul edildi.

Dr. Şerif Kurtuluş, başarı hikayesini şu sözcüklerle ifade etti:

“TEŞEKKÜR EDERİM”

İlkokuldaki sınavdan bugüne kadar bir ömür geçti. Bugün Doçentlik dosyamın kabul edildiğini öğrendim.

Mutluyum…Benim bu seviyeye kadar gelmem de katkısı olan hocalarıma,

mesai arkadaşlarıma, bilimsel alandaki çalışma arkadaşlarıma, hastalarıma,

Elleri öpülesi Annem ve Babam’a,

Abla, abilerim ve kardeşlerime,

Ve zamanından çaldığım çocuklarıma,

Ve tabiiki bana katlanan, her anını bana göre planlayan sevgili eşim’e…

Teşekkür ederim…

Daha altı yaşından gün almamıştım. Annem beni okula götürüp kaydımı yapmak istedi ancak okul müdürü daha küçük olduğumu düşünüyordu. İlk sınavımı orada vermiştim. Müdür oturduğu koltuktan kalkarak yanıma kadar geldi ve benimle aynı boy olacak şekilde durdu. Elini uzattı ve ‘benim adım Garip Musa Emir’ dedi. Annem elimle karşılık vermemi istedi. Merhabalaştık. Müdür ‘adımı söyle bakalım’ dedi. Ben ‘ Gayip Musa Emiy’ dedim. Tabii ne oldu anlamadım. Müdür cevabıma çok güldü. Bir müddet sonra odadaki öğretmene bakıp ‘bu çocuk zeki kaydını alalım’ dedi. Diğer öğretmene baktım ve sert bakışlarından korktum. Korktuğum başıma gelmişti. O öğretmen 5 yıl boyunca sert bakışlarıyla bana çok şey katacaktı. Gelişmekte olan ülkemizin bizler sayesinde gelişmiş olacağını anlatıyordu. Sınıfta temizlik kolu başkanı seçilmiştim. Çıkış ders zili çalınca bir kaç arkadaşla kalıp sınıf temizliği yapardık. Süpürgenin nasıl tutulduğuna kadar müdür bana öğretmişti. Ben de günlük değişen arkadaşlarıma…

Şirin bir tatil köyü ilkokulunda geçti çocukluğum. Resmi bayramlarda Kemal Sunal filmlerinden tiyatrolar canlandırılır, şiirler okunur, yumurta taşımaktan - çuval yarışına kadar nice akılda kalan güzel günler oldu.

İlkokul okumak önemliydi. Sonrasında kızlar bir kenara erkekler bile okumaya nadir gönderiliyordu. Tarla işi, yurt dışına çalışmak için gitmek ya da zanaat öğrenmek ön plandaydı. Ben ortaokul’a kayıt yaptım. Bu sefer kayıt hakkım vardı. Okul kayıt ücreti (bağış) verilmesi de gerekiyordu. Siyah önlük yerini kravat’a bıraktı. Ortaokul’da öğretmen eksiği olmasına rağmen nice güzel öğretmenimiz oldu. İki defa öğrencilerle sahili temizleme kampanyasına gitmiştik. Bir defa öğrenci arkadaşımızın önderliğinde başta okul bahçesi olmak üzere ağaç dikme ve büyümesini takip etme kampanyalarına katıldık. Ortaokulda sınıf öğretmeni uygulaması vardı. Öğretmenimiz çok bilgili ve güzeldi. Sanırım erkek öğrencilerin yarısı (buna ben de dahil) O’na aşıktık. Çocukluk aşkı insana sorumluluk katıyor. En azından bizim dönemde böyleydi. Ortaokul ve sonrası lise eğitimi esnasında okulun bando takımında yer aldım. Çok gurur vericiydi. Bayramlarda resmi geçit törenleri olurdu. Kaymakam, belediye başkanı, garnizon komutanı ve daha niceleri… Caddelerde trampet ve borozan sesleri, üzerimizde güzel bir forma…

Lise hayatım biraz basketbol biraz ders ile geçti. O yıllarda da eğitim dikiş tutmuyordu. Kredili sistem vardı ve başarılı öğrenciler beş dönemde (yani iki buçuk yıl) mezun oldu. Anlayacağınız matematik trigonometri, matriks determinant, polinomlar, analitik geometri, türkçe, fizik, kimya, biyoloji vs bir dönem eksik mezun edildik. Karşımızda üniversite sınavı ve bu eksik konular sorulacaktı. O önemde ÖSS/ÖYS vardı. O yıllardan günümüze üç harfi barındıran farklı üniversite sınavı isimlendirmesi karşımıza getirildi. Nerdeyse Türkçe 29 harfin tüm kombinasyonları denendi diyebiliriz. Bu arada İngilizce öğrenmemek için kemik iliğimize kadar tense’ler ile zehirlendik…

 Ve üniversite sürecine girdik.

Öncelikle Pamukkale Üniversitesi Fizik bölümüne gittim. Oralarda Prof.Dr.Tekin Dereli ile tanışma fırsatım oldu. CERN nedir. Hızlandırılmış hadron parçaçıkları, Higgs bozonu yani enerjiyi yoktan oluşma ihtimalini öğrendim…

Ama çocukluk aşkı işte tıp istemek, doktorluk yapmak adına Fizik içeriğinden Kızılırmak boylarında bir üniversiteye Sivas Cumhuriyet Üniversitesine gittim. Orada hoca gördüm. Bir doktorun nice sırlar taşıyabileceğini gördüm. Bize ikinci sınıfta EKG ve kalp masajını anlatan hocamızın kalp kriziyle gelişini ve efektif kalp masajı yapabildiğimizi gördüm. Göğüs Hastalıkları’nda atom karınca misali yorulmayı bilmeyen bir hocanın öğrencisi oldum. İlk 20’de bitirme fırsatı buldum adı güzel üniversitemin…

Eskilerin bileceği SSK hastanesinde göreve başladım. Aldığım eğitimin hakkını veren başarılı müdahalelerimiz oldu. Sonrasında ön yargılı olduğum bir konuda Allah’u teala beni Şırnak’a gönderdi. Onbir ay dağlarda gezdim. Nice görevler icra ettim. Saha/sahra doktorluğu yaptım. Ülkemin ve Ortadoğu coğrafyasının gerçekleriyle yüzleşmiş oldum. Artık ön yargıya bile ön yargıyla bakmamayı öğrendim. Biraz bedel ödemiş olsam da…

SSK hastanelerini kapatacak zemin hazırlanmış ve bunun yanında aile hekimliği sistemine geçiş olacak denildi. Pilot bölgelerdeki aile hekimleri arkadaşların dolgun maaşlarına karşın ve aile hekimliği eğitimlerini tamamlamama rağmen yapmak istemedim. Güçlendirilmiş sağlık ocakları yani koruyucu hekimlik çok daha başarılı olacağını düşünüyordum. Altı yıl aradan sonra uzmanlık sınavı yolu göründü ve göğüs hastalıkları asistanlığına başladım.

Göbeklitepe diyarı Urfa’da asistanlık ve Ceylanpinar’da ise 4buçuk yıl süren uzmanlık hizmeti oldu. Bu süreye savaş doktorluğu, mültecilere sağlık hizmeti sunumu, ayrıca sahada mülteciler dahil olmak üzere bir kaç bilimsel araştırma ve uluslararası dergilerde makale de dahil olduğunu belirtmeliyim…

Son dört yıldır Harran Üniversitesine yani evime geri döndüm. Sağlık hizmetlerinde en iyisi olduğumu söyleyemem. Ama hastaların aynı sağlık hizmetini almak için şehir dışına çıkmalarına gerek bırakmayacak seviyede sağlık hizmeti sundum, sunmaya çalıştım. Öğrencilerle faydalı olmaya çalışıyorum. Bilimsel mecralarda nice çalışmalara katkım oldu. Olmaya devam edecek….

İlkokuldaki sınavdan bugüne kadar bir ömür geçti. Bugün doçentlik dosyamın kabul edildiğini öğrendim.

Mutluyum…

Benim bu seviyeye  kadar gelmem de katkısı olan hocalarıma, mesai arkadaşlarıma,

bilimsel alandaki çalışma arkadaşlarıma, hastalarıma,

Elleri öpülesi Annem ve Babam’a, Abla, abilerim ve kardeşlerime,

Ve zamanından çaldığım çocuklarıma, Ve tabiiki bana katlanan, her anını bana göre planlayan sevgili eşim’e…

Teşekkür ederim…Çalışmaya, üretmeye devam…

Sevgi ve Saygılarımla

Doç.Dr.Şerif KURTULUŞ

Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi

Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER