olay reklam sol
ufuklar koleji sol
Şanlıurfa
18 Ekim, 2024, Cuma
  • DOLAR
    34.07
  • EURO
    37.74
  • ALTIN
    2733.2
  • BIST
    9833.22
  • BTC
    57623.74$
olay köşe yazısı üstü

Urfalılar isot tarlası için mi savaştı?

01 Temmuz 2021, Perşembe 12:29

    1985 yılı olsa gerek. Urfa Y.S.E de mühendis olarak  görev  yapan ve  Karadenizli   olan Selim  Ak  isimli bir şahıs Urfa ile ilgili bir kitap yazdı o kitap şu anda bildiğim kadarıyla  piyasada bulunmuyor. Bu kitap piyasada tutunmadı amma Urfa'nın kurtuluşu ile ilgili yazdığı   yalan ve iftira  bir çok insanın  zihnine yerleşti.

O kitapta Urfa'nın kurtuluş savaşı basitleştiriliyor,400 kadar şehidin verildiği o savaş ı şöyle anlatıyor Fransızlar Urfa'ya girdiğinde işte  Urfa'nın orası burası işgal edildi denilirken kimse umursamıyor.  Efendim camiler kilise oldu deseler de yine Urfalılardan bir tepki yok. Birisi  Fransızlar İsot tarlasına girdi deyince Urfalılar bu gün namus günüdür diye  ayağa kalkıyor ve  Fransızlara karşı savaşıyorlar. Urfa'nın o harika ve cansiparane mücadelesini  maalesef  böylesine son derece basit   bir yalan ve iftiraya kurban eden  Urfa düşmanı bir  ahlaksızın yazdığını  bir çok insanımız bilmiyor ve bu yalanın Urfalıları nasıl küçülttüğünün farkında bile değiller.

         Fransızların Urfa’ya gelişi 5 ocak yani kış mevsimidir. Defolup gittikleri tarih ise 11 nisandır; yani bahardır. O mevsimde hiç bir tarlada asla ve asla isot yoktur; zira isot yaz  aylarında olur. Tarih itibarıyla olaya baktığımızda o sahtekar adamın ne kadar büyük bir yalan söylediği ve iftirada bulunduğu son derece açıktır.

         Allah Rahmet  Halil Tuğcu isimli bir akrabam Fransızlar Urfa'yı işgal ettiklerinde  “Sanki anamın koynuna bir yabancı girmiş gibi zoruma gidiyordu” demişti . Urfalılar dışarıdan hiçbir yardım almadan kendi imkanları ile Fransızları tarumar etmişlerdi. “Kolumu salladım toplar oynadı. Zalim Fransız'ın bomba atışı” türküsünü  Urfalılar bestelemiş ve bu savaşın destanını müzikle bezemişlerdi.

           Rahmetli babam 13 yaşında iken Birecik cephesinde Fransızlara karşı  yapılan  savaşa iştirak etmişti. Küçük çocuklarını bile cephelere çekinmeden gönderen imanlı ve vatansever bir halkımız vardı .Bu savaşlar öyle kolay kazanılmadı. Nice nice genç , çocuk, kadın  yaşlı insanlarımızın  cansiperane mücadelesiyle bu gün göğsümüzü gere gere ve iftiharla o savaşları anlatıyoruz. Her imkansızlığa rağmen asla ve asla DÜŞMANA TESLİM OLMADILAR.

       Bir gün Ankara hava alanında idim. Yanıma bir Iraklı geldi oturdu Kürtçe sohbet ettik. Bir ara bana nerelisin dedi Urfalı olduğumu söyledim. Adam bana demez mi Fransızlar Urfa ya girerken Urfalılar hiçbir şeye aldırış etmedi , ne zaman ki İsot tarlasına girdiler işte o zaman Urfalılar ayağa kalktı Hayretler içersin de kaldım o ahlaksızın yazdığı yalan ve iftira ta nerelere kadar ulaşmıştı.

       Bu anlatıma göre Urfalılar için vatan namus ve bütün bunlardan daha değerli olan bir isot varmış,

    25.06.2019 günü gecesi saat 2.30 sıralarında Ülke Televizyonunu açmıştım. Çok değerli bir ağabeyimiz olan aynı zamanda Melle ve yazar Vahdettin İnce yukarıda arz ettiğim o yalancıdan alıntı yapıldığını bilmeden Urfa'nın kurtuluşu ile ilgili İsot bölümünü  anlattı ve  bunun altında yatan  niyeti bilmeden aktardı. Yukarıda arz ettiğim kitaptan Urfalılara hakaret içeren ve savaşı bir isot tarlasına bağlayan bölümü ekonominin önemine bağlayarak  farkında olmadan bir fıkra gibi anlattı.

        Ertesi gün Vahdettin İnce beyefendiyi telefonla aradım. Durumu anlattım bunun bir fıkra olduğunu zan ederek bir konuşması sırasında anlattığını kabul etti  ve ilerideki  bir programda durumu tavzih edeceğini bildirdi.

      Ülke TV'nin genel yalın yönetmeni Hasan Öztürk beyefendiye de telefonla  durumu anlattım. Şu anda hava alanında Sayın Reisicumhurla birlikte Japonya ya gideceğini ve döndüğünde durumu bir programda düzelteceğini ve Urfayı çok sevdiğini  ifade etti. O da bunun bir fıkra olduğunu zan ediyormuş.

       İnsanlar elbette hatadan hali değildir. Müminin niyeti amelinden hayırlıdır . Niyet kötü olmayınca durumu düzeltmek çok kolaydır.  Önemli olan yanlışı kabul edip düzeltmektir.  Ancak yazar çizer ve mütefekkir insanlarımızın çok dikkatli olması gerek . Yoksa farkında olmadan bir çok insanımızı incitebilirler."