TABU 10.Bölüm.
16 Mayıs 2022, Pazartesi 08:57Zehra teyze biraz soluklandıktan sonra sözlerine kaldığı yerden devam etti... "Bu Hasan'ın bir oğlu daha vardı; ilk karısından... Yani Ayşe'nin kendisinden altı, yedi yaş büyük abisi. Adı Faruk’tu... Çocuk annesi ölünce Antebe; dayısının yanına gitti. O zaman on, on iki yaşlarında falan vardı... Belli ki o da babasından pek ilgi, sevgi görmemişti. Yoksa durup dururken kimse evinden ayrılıp; başka yerde kalamaz.
Köye çok az gelirdi... Geldiği vakitte, en fazla bir iki gün kalır, sonra tekrar giderdi... Beraber büyüdükleri bir amcasının oğlu vardı. Köyde bulunduğu süre içinde onların evinde, onunla vakit geçirirdi. Öyle sessiz sedasız bir çocuktu.
Faruk delikanlılık yaşına erdiği vakit, dayısı yeğenine iplik fabrikasında güzel bir iş buldu, çocuk orada işe başladı...
Neyse biz yine konumuza dönelim. Neden bahsedecektim, ha, o malum geceden, Ayşe'nin içine atılacağı o malum felaketten...
Bir gün evde şeker bitmişti... Fatma'da, yani Ayşe’nin anası evlerine yakın olan bakkala şeker almak için gidip; dönüşte kapı komşusu Hayriye’ye rastlamış; biraz oradan buradan konuşup, dertleşirken, farkına varmadan geç kalmıştı. Eve gidince, kocası; annesiyle, babasının gözleri önünde sen misin geç kalan... Zavallı kadını tekme tokat bayıltıncaya kadar dövüp, sonrada bir şey olmamış gibi kahveye gitmişti.
Annesiyle babası korkularından müdahale edemeyip, selameti odalarına gitmekte bulmuşlar... Hasan'dan çekiniyorlardı besbelli... Tüm bunlar, bir köşede korku içinde titreyerek bakan zavallı Ayşe'nin gözleri önünde cereyan etmişti.
Hasan yine her zamanki gibi geç kalmış, o gelmeyince, herkes kendi odalarına istirahate çekilmişti...
Ayşe de öyle yapmış, odasında, yatmadan önce Kur'anını okuyup, sonrada da yatmıştı...
Gece'nin epey ileri bir saatinde Hasan gelip, karısını uykusundan kaldırdıktan sonra; elinde tuttuğu baltayla kendisini öldüreceğini söylemiş...
Fatma korku ve dehşet içinde ne kadar yalvarsa da; kocası ona bakıp, 'Bana gökten emir geldi, seni kurban etmem gerek' diye deli deli etrafına bakınıp durmuş ..."
Zehra teyze, derin bir iç geçirişinden sonra; kendi kendine söylenip, ağzından ağıt gibi şu sözler dökülüverdi.
"Mersin'in kenar semtlerinden birinde bulunan eski bir evin penceresinden sızan sarımtırak ışıklardan perdeye yansıyan bir insan siluetinin, elinde baltaya benzer bir cismi iki kez kaldırıp, indirdiği görülür... Akabinde bir kadın'ın canhıraş feryatları, kör gecenin bağrına bir hançer gibi saplanıp; matemi sessizliğine karışıp, kaybolur..."
Bir saat sonra.
Nöbetçi polis, bir adamın, elinde tuttuğu kanlı bir baltayı yerlere sürterek karakola yaklaştığını görünce, silahını doğrultup, ona dizlerinin üstüne çökmesini emreder... Olayı gören Başka polisler de yardıma koşup, adamı karakol amirinin odasına sokarlar...
Karakol amiri ,"Elinde kanlı bir baltayla gecenin bir vaktinde ne işin vardı sokaklarda” diye sorunca, Hasan, az önce elinde tuttuğu baltayı göstererek; “Karımı bununla öldürdüm " diyerek başlamış kahkahalar atmaya...
Hasan geceyi nezarethanede geçirdikten sonra, ertesi sabah mahkemeye sevk edilip; arkasından tutuklanarak Gaziantep cezaevine gönderilmiş...
Gittiği koğuşta da rahat duramayıp, vukuat işlemeye devam edince, cezaevi doktoru, onun Diyarbakır Ruh ve sinir hastanesine sevkini istemiş...
Hatta bir gün koğuşta, genç bir çocuğu kendisiyle güreşmeye zorlamış; yenilince de; gece herkes uykuda iken çocuğun kulağını ısırıp koparmış..."
Hatice teyze, konuşmasına biraz ara verip, gözlerinden yanaklarına yürüyen iki damla gözyaşını eliyle sildikten sonra, “Şimdi dönelim o uğursuz gece'nin ertesi sabahına..." deyip, tam konuşmasına devam edecekken; doktor Feridun, "Lütfen Beni mazur görün Hatice teyze. Sahi bu kadar bilgiyi nasıl öğrenebildin böyle?” diye sorunca, Hatice teyze? “Ayşe’nin halasından..." diyerek cevap verdi. “Köyde iken evimiz yan yanaydı . Onunla. Birbirimize gider gelirdik. Ayşe’yi çok severdi rahmetli... Yeğenine bir kötülük yapmasınlar diye çok çabalamış ama dinleyen kim..!
"Neyse, akıl hastanesinde yapılan bir takım psikolojik testler sonucu, Hasan'ın akli dengesinin yerinde olmadığına; tedavi için hastanede kalmasına karar verilmiş...
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.
Facebook Yorum