Uygarlığın filizlendiği köşe taşı bir yerdir Anadolu. Uygarlığın temelinde demirinden bakırına, altınına kadar onlarca maden var, bunlar da Anadolu’da pek bol. Beş bin yıldır çıkarılıyor ve bitmiyor. Üstü kadar altı da bereketli topraklarda yaşıyoruz.
Ülkemizde 20 bin dolayında maden ocağı var. Ruhsatsız taş ocaklarını da eklersek işin içinden zor çıkarız. Devletin uzmanları denetime çıksa bir yılda bunların üç binini kontrol edebiliyor.
Maden ocaklarının en büyük sorunu atıkları. Yüzlerce ağacı kesen, ormanları, yaylaları, meraları bitiren maden ocaklarından kalan atıklar büyük tehlike yaratıyor.
Maden çıkarılmasına karşı değiliz. Gelişmiş ülkelerdeki gibi çevre tahribatını en aza indirecek metotları bizlerde görmek istiyoruz ama nafile. ‘Yeraltında bırakmayalım para kazanalım’ anlayışı son 20 yılda o kadar yaygınlaştı ki; çoğu maden ocağı için artık çevresel Etki Değerlendirmesi(ÇED) raporu bile istenmiyor. İstense bile diğer önlemler kağıt üzerinde kalıyor.
GİRESUN KİRLENDİ, SIRADA NERESİ VAR?
Giresun’da maden atıklarını doğaya bırakan, vahşi depolamayla kurduğu atık barajı yıkılan şirkete, bu kez arama izni ve atık depolama tesisi kurma izni veriliyor.
Giresun Valiliği tesisini kapatmış, bakanlık 12 milyon lira para cezası vermiş ama şirket madencilikten vazgeçmiyor.
Şebinkarahisar’ın Yedikardeş köyü sınırlarında, firmaya ait madencilik şirketinin ikinci atık barajındaki iç set, geçen yılın Kasım ayında yıkılmıştı. İşletmede kullanılan ve zehirli olduğu belirtilen atıklar, Darabul Deresi yoluyla bölgenin önemli su kaynağı olan Kılıçkaya Barajı’na karışmıştı.
Sonuç; Giresun bitti, sıradaki gelsin.
SIRADA BALIKESİR VAR
Balıkesir meralarına yetişen koyunun kuzunun eti pek ünlüdür. İstanbul’un ünlü kasapları ‘etimiz Balıkesir yöresinden’ falan derler.
İşte Giresun derelerini batıran şirket, Balıkesir İvrindi’de bulunan kurşun-çinko-bakır madeninin kapasite artışı için ÇED olumlu raporu aldı. Şirket üretim kapasitesinde artış gerçekleştirecek ve ‘tarım alanına yeni bir ilave atık depolama alanı açacak. Atık depolama tesislerinin toplam kapladığı alan ise dört hektardan dokuz hektara yükselecek.
Şimdi bu yörede 60 yıl önce kapanan ama hala tehlike saçan bir maden ocağına dikkat çekelim.
BALYA’NIN SIRTINDAKİ BALYA
Tereyağı ve peyniriyle ünlü Balıkesir’in Balya ilçesi yakınlarında terkedilmiş bir maden sahası var. Gümüş, kurşun, çinko çıkarılan ve 65 yıldır kapalı bir ocak burası. İlk kazmayı 1878 yılında Fransızlar vurmuşlar ve 1940 yılına kadar 400 bin ton kurşunu Fransa’ya yollamışlar. Sonra millileştirilmiş, 60 yıl önce de kapanmış.
BİANET Haber Sitesi’nden aldığım bilgiye göre, maden atıkları hala yöreyi kirletmeye devam ediyor. Bölgede daha önce Maden Tetkik Arama ve İstanbul Teknik Üniversitesi yetkilileri de ölçümler yapmış ve ağır metallerin yüksek düzeyde bulunduğunu saptamış. İncelemelerde, bakır, çinko, simli kurşun ve kaynağı belli olmayan siyanür bulunmuş; toprağın asbestli olduğu da ortaya çıkmıştı.
Maden alanındaki, sulardan için hayvanların telef olması üzerine Balya Belediyesi de devlete başvurmuş, yapılan ölçümlerde, kadminyum, arsenik, kurşun, çinko gibi ağır metal atıklarının bulunduğu ve zehirli atıkların toplam miktarının milyon tonla ifade edilebileceği raporlara geçmiş.
Maden bitti derdi bitmiyor, buradaki atıklar sahipsiz, sahipsiz atıklara da ne yapılacağı mevzuatta yazmıyor. Mevzuat hazretleri çözüm bulamayınca, atıklar yerinde kalıyor.
Maden deyip geçme, sorunları pek çok.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Cengiz ERDİL
MADEN BİTİNCE SORUN BİTMİYOR…
Uygarlığın filizlendiği köşe taşı bir yerdir Anadolu. Uygarlığın temelinde demirinden bakırına, altınına kadar onlarca maden var, bunlar da Anadolu’da pek bol. Beş bin yıldır çıkarılıyor ve bitmiyor. Üstü kadar altı da bereketli topraklarda yaşıyoruz.
Ülkemizde 20 bin dolayında maden ocağı var. Ruhsatsız taş ocaklarını da eklersek işin içinden zor çıkarız. Devletin uzmanları denetime çıksa bir yılda bunların üç binini kontrol edebiliyor.
Maden ocaklarının en büyük sorunu atıkları. Yüzlerce ağacı kesen, ormanları, yaylaları, meraları bitiren maden ocaklarından kalan atıklar büyük tehlike yaratıyor.
Maden çıkarılmasına karşı değiliz. Gelişmiş ülkelerdeki gibi çevre tahribatını en aza indirecek metotları bizlerde görmek istiyoruz ama nafile. ‘Yeraltında bırakmayalım para kazanalım’ anlayışı son 20 yılda o kadar yaygınlaştı ki; çoğu maden ocağı için artık çevresel Etki Değerlendirmesi(ÇED) raporu bile istenmiyor. İstense bile diğer önlemler kağıt üzerinde kalıyor.
GİRESUN KİRLENDİ, SIRADA NERESİ VAR?
Giresun’da maden atıklarını doğaya bırakan, vahşi depolamayla kurduğu atık barajı yıkılan şirkete, bu kez arama izni ve atık depolama tesisi kurma izni veriliyor.
Giresun Valiliği tesisini kapatmış, bakanlık 12 milyon lira para cezası vermiş ama şirket madencilikten vazgeçmiyor.
Şebinkarahisar’ın Yedikardeş köyü sınırlarında, firmaya ait madencilik şirketinin ikinci atık barajındaki iç set, geçen yılın Kasım ayında yıkılmıştı. İşletmede kullanılan ve zehirli olduğu belirtilen atıklar, Darabul Deresi yoluyla bölgenin önemli su kaynağı olan Kılıçkaya Barajı’na karışmıştı.
Sonuç; Giresun bitti, sıradaki gelsin.
SIRADA BALIKESİR VAR
Balıkesir meralarına yetişen koyunun kuzunun eti pek ünlüdür. İstanbul’un ünlü kasapları ‘etimiz Balıkesir yöresinden’ falan derler.
İşte Giresun derelerini batıran şirket, Balıkesir İvrindi’de bulunan kurşun-çinko-bakır madeninin kapasite artışı için ÇED olumlu raporu aldı. Şirket üretim kapasitesinde artış gerçekleştirecek ve ‘tarım alanına yeni bir ilave atık depolama alanı açacak. Atık depolama tesislerinin toplam kapladığı alan ise dört hektardan dokuz hektara yükselecek.
Şimdi bu yörede 60 yıl önce kapanan ama hala tehlike saçan bir maden ocağına dikkat çekelim.
BALYA’NIN SIRTINDAKİ BALYA
Tereyağı ve peyniriyle ünlü Balıkesir’in Balya ilçesi yakınlarında terkedilmiş bir maden sahası var. Gümüş, kurşun, çinko çıkarılan ve 65 yıldır kapalı bir ocak burası. İlk kazmayı 1878 yılında Fransızlar vurmuşlar ve 1940 yılına kadar 400 bin ton kurşunu Fransa’ya yollamışlar. Sonra millileştirilmiş, 60 yıl önce de kapanmış.
BİANET Haber Sitesi’nden aldığım bilgiye göre, maden atıkları hala yöreyi kirletmeye devam ediyor. Bölgede daha önce Maden Tetkik Arama ve İstanbul Teknik Üniversitesi yetkilileri de ölçümler yapmış ve ağır metallerin yüksek düzeyde bulunduğunu saptamış. İncelemelerde, bakır, çinko, simli kurşun ve kaynağı belli olmayan siyanür bulunmuş; toprağın asbestli olduğu da ortaya çıkmıştı.
Maden alanındaki, sulardan için hayvanların telef olması üzerine Balya Belediyesi de devlete başvurmuş, yapılan ölçümlerde, kadminyum, arsenik, kurşun, çinko gibi ağır metal atıklarının bulunduğu ve zehirli atıkların toplam miktarının milyon tonla ifade edilebileceği raporlara geçmiş.
Maden bitti derdi bitmiyor, buradaki atıklar sahipsiz, sahipsiz atıklara da ne yapılacağı mevzuatta yazmıyor. Mevzuat hazretleri çözüm bulamayınca, atıklar yerinde kalıyor.
Maden deyip geçme, sorunları pek çok.